YAVUZ BENTÜRK



 
 







‘’6 Kasım 1953’te Cerrahpaşa’da doğdum. Doğma, büyüme bu semtin çocuğuyum. 1927 doğumlu, eski futbolculardan babam Necdet Bentürk, yine bu semtin kızı olan annem, iki kızkardeşim ve benden oluşan beş kişilik bir aileydik.
 
İlkokulu bu semtte, ortaokulu da Davutpaşa Lisesi’nde okudum. Korkak bir öğrenciydim, derslerime çok çalışırdım. Dışarıda çok yaramaz ve gözüpek ama okulda çok çalışkandım.
 
Bir yaz günü mahalle arkadaşlarımla denize inmiştik. 15 yaşlarındaydım. 1968 yılıydı galiba. Üçüncü küme beyaz gurupta mücadele eden Davutpaşa’nın Çukurbostan saha açılışı var, dediler. Çıktık denizden, gittik Çukurbostan sahasına. Toprak saha yapılmış. Müthiş bir kalabalık. Baktım bir sürü ufak çocuk sahaya atlıyor. Biz de atladık.  Atlayan o çocuklardan hatırladığım birkaçı, ben, Tahir, Enver, Behçet, Cumhur Değer. Birkaç dakika sonra,Sen dışarı gel, sen gel, diyerek bizi yanlarına çağırdılar. O gün kurulan genç takımla, hayatımın yönü belli olmuştu. 
 
Jünyör takımımızda Cumhur, ben, Tahir, Enver, Behçet, Cüneyt, Abdül, Ahmet vardı. Muhteşem bir takımdı.  Bu takım sahaların yıldızıydı. Maçlarımızda, sahalar dolar taşardı olurdu. Ali Mortaş döneminde, İstanbul genç takımıyla bile başabaş oynardık.  Şampiyonluklarda başabaş mücadele ederdik.
 
Genç takımda libero ve santrafor, A takımda, libero ve stoper olarak oynadım. Tahir Timur ile yan yana oynardık. İstanbulspor’da da beraber oynama şansımız olmuştu.
 
Tüm hayatımı, çoluğumu, çocuğumu,ekmeğimiDavutpaşa’ya, kulüp başkanı Müfit Değer’e, her hareketimizden, her yaptığımızdan kendini sorumlu tutan, kendini, bizlerin ahlaklı ve iyi futbol oynayan birer birey olmamız için adamış Rıdvan Şumlulu’ya ve tabi kulübün şimdiki kalbi Davut Kılıç’aborçluyum. Zaten o takımdan da çok fazla yıldız oyuncu çıkmıştır. Çok iyi kulüplerde, birinci ligde oynayan oyuncular yetişmiştir. Enver Balıkesir’e, ben Adana Demirspor’a, Tahir Mersin’e, Muharrem Beşiktaş’a transfer olmuştu.
 
1968-70 arası çok anılarım oldu Davutpaşa kulübünde. Mesela, sezon sonunda, 0-0 biten Düzce maçımızı hiç unutamam.  Davut abi sağ bek, ben libero oynuyordum o maçta. Aynı gün ve saatlerde de Almanya-Türkiye maçı vardı Mithatpaşa Stadında. Cemil birinci dakikada yüzde yüz bir gol kaçırdı. Milli maçı radyodan takip eden türbünler heyecanla ve büyük bir homurtuyla ayağa kalktı. Hakem,Ne oldu, diye maçı durdurmuştu.
 
Her iki ayağımı da kullanırdım. Futbol tekniğim çok iyiydi. Sertlikten çok top becerimle oynadım savunmada.
 
1970 yılında, 17 yaşında İstanbulspor’a transfer oldum.1970-75 yılları arasında İstanbulspor’da oynadım.  Hem genç takımında, hem de A takımında. A takımı birinci kümedeydi. Kasapoğlu, Arap Yılmaz, Cemil, Alpaslan,Küçük Ahmet falan vardı kadroda. Müthiş bir takımdı. Dört futbolcumuz A milli takımdaydı. Cemil, Alpaslan, Türker, Arap Yılmaz. Müjdat ümit milli, ben, Dimitri, Tahir genç milli takımdaydık. Fahri Somer zamanıydı. Libero oynardım.
 
1975-80 arasında beş sene boyunca birinci kümede mücadele eden Adana Demirspor’da oynadım. Aynı sene Müjdat ve Tahir Mersin’deydi. Adana’da idmanlarımızı gece yapardık, malum sıcaklık nedeniyle. Sabahattin Erman ve Doğan Emültay ile çalıştım. Sonra da Coşkun Özarı geldi. Aynı dönemde İskenderun’da askerliğimi yaptım. Oradan Mersin’e geldim.
 
Döndüğümde İstanbulspor camiasına yakınlığımdan, 1980-92 yılları arasında on yılı aşkın bir süre, hem teknik direktör, hem yönetici olarak çalışmalarım oldu. Şu anda İstanbulspor divan heyetindeyim.
 
Teknik direktörlükten sonra müteahhitlik hayatım başladı, sene 1984. Önce semtim Cerrahpaşa’da binalar yaptım. Şu anda inşaat şirketinin yönetim kurulu başkanlığını yapıyorum. Emekli ettim kendimi ama sosyal faaliyetlerim devam ediyor. Semtimin futbol ile ilgilenen gençlerine abilik, yol göstericilik yapıyorum.
 
1985 yılında evlendim. 2 kızım var ve dedeyim. Evim ve işim arasında huzurlu bir hayat sürmekteyim.’’