2014-2015

2014-15
15 Haziran 2014 tarihinde ikinci amatörde şampiyonluk kupası kaldıran takımımız 2014-15 mevsimini henüz dinlenmeye fırsat bulamadan bir buçuk ay sonra açtı. Kulüpteki birlik beraberlik havası imrendiriciydi. Yeni gelen isimlerle birinci amatör kümede güçlü bir takım kurmuştuk. 31 Temmuz 2014 günü mevsim açılışının ardından yığınla hazırlık maçı yaptık, form tuttuk.
 
İstanbul 1. Amatör lig gurupları kuraları 15 Ağustos 2014 Cuma günü çekildi, Davutpaşa 11.guruba düştü. 12 gurup üstünden oynanan maçlara toplam 115 takım katıldı. On birinci gurupta dokuz takım yer almaktaydı ve karşıtlarımız sekiz taneydi. CFS Bağcılar, Pazariçi Köprülü, Haliç, Altınyıldız, Emirefendi, Bayrampaşa Teknik, Sultançiftliği ve Bağcılar Gençler Gücü. Çalıştırıcımız Deniz Atak özellikle CFS Bağcılar ve Haliç’in güçlü takımlar olduğunu vurgulayarak zor bir guruba düştüğümüzün altını çizdi. Kuralar sırasında oldukça neşeli ve özgüven dolu gözüken başkan İskender Keleş birincilikle SAL’a yükseleceğimizden emin olduğunu söyledi ve cefakar Fındıkzade kedilerine umut verdi mevsim başında.
 
Davutpaşa 1926 mevsimin ilk karşılaşmasına 14 Eylül 2014 Pazar günü Sütlüce Stadı’nda saat 12’de çıktı. İlk deplasmanımızda karşıtımız Kasımpaşa’nın Emirefendi takımıydı ve sahadan 2-2 berabere ayrıldık. Geçtiğimiz yıl ikinci amatörde mücadele eden iki ekibin karşılaşmasını Esekapı ve Fındıkzade kedileri büyük bir heyecanla izlediler. Maç öncesi hasta olan Ahmet Can ve sakatlığı süren Boray’ın yokluğuyla orta sahamızın çökeceğinden korkan mırnavlar bir de Gökhan’ın hastalığı haberiyle oldukça tedirgin görünürken, kaptanımızın büyük özveriyle doksan dakika sahada kalmasını yaş mama yemiş kadar sevinçle karşıladılar. Sütlüce’nin normalden epey küçük gözüken suni çimlerine kalede İbrahim, savunmada Cesur, Eyüp, Cihan, Semih, orta sahada Farukcan ve Gökhan, sağ kanatta Cemil, sol kanatta Seyfettin, forvette Önder ve Fatih Bayraktar onbiriyle çıktık. Ömer Faruk, Osman ve Kemal ilerleyen dakikalarda forma şansı buldular. İlk yarı denk güçlerin didişmesi halinde geçti. Farukcan’ın şahane serbest atışıyla devre sonlarında öne geçmemize karşın, rakibin maç boyu muazzam oynayan ve nerdeyse tek kişilik takım görünümündeki 10 numaralı topçusunu durduramayarak çok kötü bir gol yedik. Devre berabere bitti. İkinci yarı yorulan rakipler karşısında daha üstün ve baskılı oynadık. Gökhan’ın golüyle de öne geçtik. Ancak oyunda kaldığı süre içinde oldukça ağır görünen Ömer Faruk ve Osman’ın kullanamadığı yüzde yüz gollük pozisyonun hemen ardından, ilahi adalet başlığı altında, beraberlik golünü filelerimizde görmemiz oldukça üzücüydü. Son dakikalarda Eyüp ve Farukcan’ın atamadığı gollerle üzüntüsü koyulaşan Fındıkzade kedileri cami ve sokak kuytularına çekilirken, Muhitin Boşat hocamızın yüreklere su serpen söylemi hem umut tazeleyici, hem de yatıştırıcıydı. 
 
İkinci karşılaşmamızı 20 Eylül 2014 Cumartesi günü Namık Sevik Stadı’nda saat 12’de Haliç ile oynadık ve sahadan 3-1’lik bir yengiyle ayrıldık. Cumhur Değer’in ‘kafaya oynarlar, hep iyi takım kurarlar, CFS Bağcılar ile birlikte 11.gurubun horoz takımı’’ diye tanımladığı yeşil beyazlı Haliç karşısında özellikle ikinci yarı çok üstündük. Rakibi ezdik, pestilini çıkardık, büyük bir farkı ne yazık ki son vuruşlarda dikkatli olamadığımız için kaçırdık. Sahaya çıkan tertibimiz kalede İbrahim, savunmada Cesur, Cihan, Eyüp, Semih, orta sahada Farukcan, Gökhan, sağ kanatta Cemil, sol kanatta Seyfettin, forvette Ömer Faruk ve Fatih Bayraktar şeklindeydi. İlerleyen dakikalarda Yasin Emre, Kemal ve Osman Kara forma şansı buldular. İlk yarı başa baş geçti. İlk dakikalardaki üstünlüğümüz dakikalar ilerledikçe karşıtlarımıza geçti. Dakikalar otuzu gösterirken, Seyfettin’in soldan sürükleyip getirdiği akında, ceza sahasında ayaktan ayağa dolaşan ama bir türlü kaleye girmemekte direnen topu filelere gönderen deneyimli Ömer Faruk Alipaşa ahalisini bayağı sevindirdi. Ama ikinci yarının hemen başında yediğimiz evlere şenlik gol ne yazık ki aynı ölçüde bir düş kırıklığı yaşattı. Hazırlık maçlarında da bol bol gördüğümüz pozisyon yokken kalemizde bulduğumuz, savunma ve kaleci arasında oluşan eşgüdüm eksikliğinin ürünü gollerden biriydi bu. Neyse ki ikinci yarının tamamına yayılan baskımızın verimini almakta gecikmedik ve bu kez sahneye çıkan Bayraktar Biladerler’den ilkin Fatih, ikinci olarak da Cemil kafayla iki gol daha yazıp Fındıkzade kedilerinin camisi bol Kızıl Elma’da rahat ve huzurlu bir ikindi geçirmesini sağladılar. Maç sonunda keyifle mırıldamaya koyulan sevimli mırnavların maç sonu değerlendirmeleri, Bu sene yüzde yüz ilk ikiye gireriz, biçimindeydi. Kedilere yaş mama sunarak yengiyi kutlayan Başgan İskender Keleş’in mağrur bir edayla, Galip gelmek için geldik, galip geldik, galip dönüyoruz, şeklindeki kısacık ama vurucu söylevini Alipaşa’nın vefakar ve cefakar ihtiyarları avuçları kızarana kadar alkışlarken göz pınarlarında beliren damlalar duygulandırıcıydı. 
 
Mevsimin üçüncü maçını, 28 Eylül 2014 Pazar günü, Yıldıztabya Stadı’nda, saat 15’te, Gaziosmanpaşa takımı Pazariçi Köprülü ile oynadık ve aynen ilk dış saha maçımızda olduğu gibi yine berabere kaldık, 1-1. Sahaya kalede İbrahim, savunmada Cemil, Eyüp, Kemal, Semih, orta sahada Cihan, Farukcan, Gökhan, sağ kanatta Fatih, ortada Önder, sol kanatta Seyfettin şeklinde çıktık. İkinci yarıda Osman, Ömer Faruk ve Cesur oyuna katıldı. Golümüzü hemen oyun başında rakibin ikramıyla kazandık. Pozisyon yokken savunmaya baskı yapan acar topçumuz Seyfettin meşin yuvarlığı kapıp filelere gönderdi. Bu gayretsizce öne geçiş takımımızı şahlandırmasa da, Davutpaşa 1926 adından epey tırstığı her halinden belli olan Pazariçi Köprülü takımına bir çekingenlik verdi. Çünkü ilk yarı boyunca bütün hatlarıyla kalemize yüklenemediler. Ama ikinci yarı ne yazık ki oyuna ağırlıklarını koydular ve beraberlik golünü erken buldular. Ancak son dakikalarda kendine gelebilen kavuniçi kahverengi armadamızın yiğit solbeki Semih’in son saniyelerde savurduğu şahane şutun kıl payı dışarı çıkması büyük şanssızlıktı. Ama güçlü kuvvetli, sert pazulu Köprülü’den alınan bir puan bence sevindiriciydi. Kaleci İbrahim goldeki hatasına karşın, maç boyu kalesine kurduğu hakimiyet ve kurtarışlarla, Eyüp savunmayı toparlamasıyla, Semih hem savunma, hem de hücumdaki yararlı oyunuyla, ‘rüzgarın oğlu’ lakabını anasının ak sütü gibi hak eden Seyfettin de korkusuz çabası ve bitmeyen nefesiyle iyi gözüktüler. Bediz Baysal maç yorumunda bizden güçlü bir ekipten alınan tek puanı olumlu bulduğunu söyledi. Turgay Özcan da beraberliğe sevinmiş gözüktü. Zihni Aydın ise, Yenemedik ama hiç değilse yenilmedik, bu çok sevindirici, biçiminde görüş belirtti. Akatlar kedisi yiğit Zambo ise yaş mamasını yerken yaptığı kısa yorumda, Bizim takımın en başarılılarından gözüken hakemin her iki yarıda vermediği birer penaltının bizler için bir nimet olduğunun altını çizdi. 
 
Dördüncü maçımızı 6 Ekim 2014 Pazartesi günü, saat 13’de, Namık Sevik Stadı’nda, gurubun kuvvetli takımlarından Bağcılar Gençlergücü ile oynadık ve 2-1 galip geldik. Sahaya kalede İbrahim, savunmada Cesur, Kemal, Eyüp, Semih, orta sahada Farukcan, Gökhan, sağ kanatta Talha, sol kanatta Seyfettin, ileride Ömer Faruk ve Önder’den oluşan onbirle çıktık. İlerleyen dakikalarda sakatlanan kaleci İbrahim’in yerine İsmail, Fatih Bayraktar ve Enes oyuna girdiler. İlk yarı boyunca daha canlı ve hareketli gözüken rakip takımdı. Biz orta sahanın iki oyuncusu Ahmet Can ve Boray’ın sakatlıkları devam ettiği için tek tabanca Gökhan ile oyun kuramadık, pas yapamadık. Elimize geçen tek fırsatı ise Önder ile harcadık. Devre 0-0 bitti.  İkinci yarıda daha canlı bir ortaya koyduk. Seyfettin’in düşürülmesiyle kazandığımız penaltıyı Ömer Faruk filelere gönderdi ve öne geçtik. Son on dakikada, köşe atışında savunmamız uyuyunca karşıtlarımız beraberliğe ulaştılarsa da, yine bir köşe atışında önünde kalan topa düzgün bir vuruş yapan Enes ile maçı kazanmayı bildik. Turgay Özcan maç sonu yorumunda, Takım geçen haftaya göre azıcık daha kıpırtılıydı, dedi. Savunma dörtlüsü ve kaptan Gökhan’ı beğendiğini söyleyen Özcan, sahaya ne yazık ki olumlu bir futbol yayamadığımızın altını çizdi. Genç, enerjik ve yakışıklı çalıştırıcımız Deniz Atak ise eksiklerden yakınarak, inişli çıkışlı oynadığımızı belirtti. İlk yarıda daha iyiydik, maçı önde kabul ettik ama istediklerimizi gerçekleştiremedik. İkinci yarıda yediğimiz gol bize yakışmadı. Yenmeyi becermemiz yine de sevindiriciydi, diye sözlerini bitirdi. Cumhur Değer ise kötü top oynadığımızı, hakemlik yapsa Seyfettin’in pozisyonuna penaltı çalmayacağını, savunmamızın ağır olduğunu, Talha ve Seyfettin’i beğendiğini, yenginin tesadüflerle gerçekleştiğini söyleyerek iki ağır çift santrforla oynamaktan vazgeçmemiz gerektiğini beyan etti.
 
Beşinci maçımızı 12 Ekim 2014 Pazar günü, saat 15’de, Bayrampaşa Belediye Stadı’nda Bayrampaşa Teknik ile oynadık ve üçüncü dış sahamızda ilk yengimizi aldık, 4-1. 15 gündür Hac yolunda kendisini Fındıkzade kedilerine özleten, Alipaşa ahalisinin dört gözle beklediği değerli başkanımız İskender Keleş’in ayağının uğuruyla çıktığımız karşılaşma boyunca çok iyi oynadık, çok iyi mücadele ettik. Sahaya kalede İsmail, savunmada Cesur, Eyüp, Kemal, Semih, orta sahada Ahmet Can, Gökhan, Farukcan, forvette Talha, Fatih Bayraktar, Seyfettin onbiriyle çıktık. İkinci yarıda Boray, Yasin ve Ömer Faruk da oyuna dahil oldular. Maçın başında sahaya daha bir güvenle yayılan ve rakibe üstünlüğünü gösteren bizimkiler olsa da, geriden atılan bir topla yapılan karşı atak kale sahamızın içinden filelerimizi buldu ve geriye düştük. İlk beş maçta ilk geriye düşüşümüzdü bu. Ama Davutpaşa yiğitleri zahmetsizce geriye dönmesini bildiler. Kaptan Gökhan’ın sol taraftan yaptığı mükemmel serbest atış, kalecinin solundan köşeyi bulunca anında beraberliği yakaladık. Oyunda kaldığı süre içinde muhteşem bir oyun sergileyen ve türbünleri dolduran Fındıkzade kedilerine, Seyfettin abi bu futboluyla La Liga’da bile, Serie A’da bile oynar, dedirten ve parmak ısırtan sarışın fırtınamızın bir golü, bir de Fatih’e yaptığı müthiş asist devreyi 3-1 önde kapamamızı sağladı. İkinci yarıda da gücünü karşıtlara kabul ettiren yine bizdik. Hep bastık, koşmaktan yorulmadık. Seyfettin’in müthiş çabasıyla da gol yollarında oldukça hareketli gözüktük, yine onun ayağından bir gol daha kazandık. Çetin ceviz Bayrampaşa Teknik maçın son on dakikasını sakat oyuncuları nedeniyle dokuz kişi oynarken, son saniyelere kadar maçı bırakmamaları da alkışın en büyüğünü hak ediyordu. Davutpaşa 1926 son yılların en iyi futbolunu sahaya koyarken, İsmail kalesini güvenle korudu, geri dörtlü görevini yaptı, orta sahada Gökhan en iyilerdendi. Ahmet Can’ın iyileşmesi sevindiriciydi, Farukcan üstüne düşeni fazlasıyla yaptı. Talha eski formuna ulaşamasa da iyiydi, Fatih attığı golle sevindirdi, Seyfettin ise inanılmazdı. Tam not alanlardan biri de takımlarını asla yalnız bırakmayarak Belediye Stadı’nın bakımsız türbünlerini dolduran cefakar ve vefakar Alipaşa ahalisiydi. Bütün yüzler gülüyordu, herkes kucak kucağaydı. Oyuncuların maç bitiminde bu sevilesi ahaliyle bütünleşmesi çok sıcak bir görüntü oldu.
 
Davutpaşa 1926 altıncı maçını 18 Ekim 2014 Cumartesi günü, henüz ibibiklerin ötüp ötmeme konusunda tereddüt geçirdiği bir saatte, sabahın dokuzunda, Balgradkapı’nın Namık Sevik Stadı’nda kümenin zayıf takımlarından Altınyıldız ile oynadı ve sahadan 5-0’lık güzel bir yengiyle ayrıldı. Kadromuz kalede İsmail, savunmada Cesur, Kemal, Cihan, Semih, orta sahada Gökhan, Farukcan, Ahmet Can, sağ kanatta Talha, sol kanatta Seyfettin, forvette Fatih Bayraktar şeklindeydi. İkinci yarıda Boray, Yasin Emre ve Enes oyuna girdiler. İlk yarım saat takımımız gol pozisyonuna pek giremese de, rakip sahada gücünü karşıtlara kabul ettirerek geçirdi. Otuzuncu dakikada Seyfettin’in kendi çabasıyla, yaptığı yaman baskıyla filelere gönderdiği golle kamçılanan kahverengi kavuniçi armada ilk devre bitene kadar iki gol daha buldu. İlki Fatih’in yine Sarı Fırtına’nın asistiyle attığı goldü, sonuncusu ise yıldız oyuncumuzun mükemmel aşırtma vuruşuydu. Böylece ilk yarıyı 3-0 önde kapadık. İkinci yarıda deniz tarafındaki kaleye doğru esen, yani bizim kalemizi abluka altına alan müthiş rüzgar top kontrolü ve pas alışverişini etkilediği için çok baskılı bir oyun ortaya koyamadık. Ancak Fatih ve Enes’in ceza sahası içinden kaydettiği iki gol bize beş farklı bir yengi getirdi. Takımımız oldukça anlaşmış gözüktü ve kolektif bir top oynadı. Herkes görevini fazlasıyla yerine getirdi. Tabi Seyfettin müthişti. Alipaşa kedileri maç sonrasında cami avlularına dağılırken, Real Madrid’den yıldızımıza teklif gelmesinin an meselesi olduğunu söylüyorlardı keyifle mırlarken. Maçı izleyen dev kaleci Bediz Baysal, Takım fevkalade, çok beğendim, dedi. Süper lig maçlarında bile bu kadar keyif almıyorum, çok iyi top oynadık, dedi. Seyfettin başta olmak üzere, kaleci İsmail ve Fatih’i de çok beğendim. Maçı iyi izleyen, hep içinde olan kaleci İsmail’i maç sonunda alkışlayan dev kaleci Bediz Baysal Fatih’i de beğendiğini ancak genç golcümüzün ikinci yarıda yorulmasını yadırgadığını belirtti. Fatih büyük topçu olacak ama bacak kaslarını geliştirmek için özel çalışma uygulamalı, diye ekledi.
 
Davutpaşa mevsimin yedinci maçını 1 Kasım 2014 Cumartesi günü, saat 12.30’da, Bağcılar Belediyesi Mahmutbey Stadı’nda ligin güçlü ekibi CFS Bağcılar ile yaptı ve ilk yenilgisini aldı, 0-4. Sahaya kalede İsmail, savunmada Cesur, Eyüp, Kemal, Semih, orta sahada Gökhan, Ahmet Can, Farukcan, forvette Talha, Fatih Bayraktar, Seyfettin on biriyle çıktık. İkinci yarıda oyuna Önder, Boray ve Enes girdi. CFS Bağcılar genç bir takımdı ve çok koştu, çok mücadele etti. Oyun planlarını öncelikli olarak, en tehlikeli oyuncumuz olan Seyfettin için en az ikili ya da üçlü baskı yapmak üzerine kurmuşlardı. Bunu da doksan dakika boyunca iyi uyguladılar. Seyfettin çok iyi oynadı belki, müthiş mücadele etti ama CFS savunmasını tek başına delemedi. Bağcılar’ın ikinci düşüncesi ise pas yapmak ve oyunu kontrol etmek yerine, iki kanattan müdafaamızı delmekti ve bunu da hem ilk, hem de ikinci yarıda mükemmel uyguladılar. İlk yarıda 11 numaralı oyuncuları ve gencecik şahane solbekleri bizim Cesur’u zor durumlara soktu. Talha’nın arkadaşına yardıma gelmemesi sağ kanadımızın felç olmasına neden olurken, Farukcan’ın ilk yarı uzatmalarının sonundaki hatası öldürücüydü. Çünkü takımımızın soyunma odasına giderkenki görüntüsü ne yazık ki gardı düşmüş boksörden farksızdı. Oysa ilk yarı boyunca karşılaşma başa baş geçmişti. Farukcan’ın soldan attığı şutta topun kıl payı dışarı çıkması, yine aynı oyuncunun serbest atıştan savurduğu mükemmel şutun da üst direğe çarpıp dışarı gitmesi, Fatih’in kullanamadığı iki önemli fırsat maçın bize dönebileceği anlardı. Ama bu arada İsmail’in de iki üç pozisyonda yaptığı önemli kurtarışın bizi maçta tuttuğunu söyleyebiliriz. Yoksa daha vahim skorlara sürüklenebilirdik ilk yarıda. Devre arasında ümitliydi aslında türbünü dolduran Davutpaşa yiğitleri. İskender Keleş de, Muhittin Boşat da ilk on beş dakika gol bulursak oyunun seyrini değiştiririz, diyorlardı. Ama olmadı. İkinci yarının ilk dakikası içinde, maç boyu şahane oynayan 7 numaralı sağaçık, ağır kalan Farukcan’ı geçip, ortayı yapınca kale sahası içinde pozisyona hakim olamayan savunmamız ve kalecimiz üçüncü golü filelerde görüverdi. Golün verdiği çöküntü ne yazık ki büyük oldu. Panikledik. Bunu izleyen dört dakika içinde neyse ki Bağcılar girdiği dört mutlak gol pozisyonundan yararlanamadı da Fındıkzade kedileri tarihi bir farktan korunmuş oldu. Bu yarı Önder ve Semih ile yakaladığımız fırsatlar ne yazık ki olumlu sonuçlanmadı. Son dakikalarda karşı ataktan yediğimiz bir gol de tatsız neticeyi belirledi. Maçın bizim adımıza olumlu olan yanlarının başında Seyfettin’in büyük çabası geliyordu. İkinci başarılı topçumuz ise yediği dört gole karşın en az dört beş yüzde yüzlük gol pozisyonunu çevik kurtarışlarla önleyen kalecimiz İsmail’di. Kısa süre oynamasına karşın Enes de gayretli gözüktü. Sözün özü takım olarak çok kötü oynadık ve bu maçı hemen unutmamız gerekiyor. Maç sonu yorumlara bakalım şimdi. Vedat Arda, Yenilgiye neden geçen hafta ‘bay’ kalmamız oldu, takım ritmini yitirdi, dedi. Selçuk Toker mağlubiyeti rehavete bağladı. Muhittin Boşat hocamız ise, Her şerde bir hayır bulunur, çocukların ayağı şimdi yere bastı, dedi. Hiçbir maç doksan dakika mücadele etmeden kazanılmaz, bizi altı maç sonunda lider yapan bu çocuklardı, mevsim sonunda da bizi yine en iyi yere getirecek olan da onlar olacak, diye sözünü noktaladı. Maçın en sevindirici anı ise hakemin düdüğünden sonra soyunma odasına büyük üzüntüyle yönelen topçularımızı ayakta alkışlayan ve moral aşılayan türbündeki soylu Davutpaşa 1926 yiğitleriydi. Bediz Baysal’ın kaçırdığı gollerin üzüntüsüyle kahrolan Fatih Bayraktar’a, Üzülme be Fatih, bu sene yine şampiyon olacağız diye seslenmesi ve teselli etmeye çalışması örnek ve Davutpaşa 1926 ailesine yakışan bir davranıştı. Yenilgiyi unutturdu bu nedenle. Aslında kayıp puan bağlamında hala CFS’den 1 puan da olsa, önde olmamız, bizi umutsuzluktan uzak tutmalı.  
 
Sekizinci ve ilk yarının son maçını, 9 Kasım 2014 Pazar günü, saat 10.45’de, Namık Sevik Stadı’nda, kümenin zayıf, hayli çelimsiz ekibi Sultançiftliği ile yaptık ve 3-2 galip geldik. Bu yengi Kasım ayı başladığından beri hem U17, hem de A takımı kategorilerinde art arda aldığımız yenilgiler (üç maçta aldığımız üç yenilgi, attığımız iki gole karşın, kalemizde gördüğümüz on iki gol, hanemizde sıfır puan) için bir pansıman özelliği taşırken, A takımımızın kendi sahasında yapacağı üç önemli karşılaşma (Emirefendi, Haliç, Pazariçi Köprülü) için de moral depolamamıza olanak tanıdı. Yaklaşık on dokuz derece ısıda, bahar havasında oynanan maça kalede İbrahim, savunmada Cihan, Eyüp, Kemal, Farukcan, orta sahada Gökhan ve Ahmet Can, ilerde Seyfettin, Enes, Önder ve Fatih Bayraktar onbiriyle çıktık. İkinci yarıda Talha, Emre Ton ve Boray oyuna girdiler. İlk dakikalarda sahaya iyi yayılmamıza ve baskılı görünmemize karşılık pek tehlike yaratamadık. Ancak dakikalar ilerledikçe Sultançiftliği güçlü bir kadroya sahip olmamasına, delici forvetlerden yoksun olmasına karşın etkisiz oyunumuz ve orta sahamızın dirençsiz kalması nedeniyle gol yollarında gözükmeye başladı. Bu yarıda Önder’in değerlendiremediği iki mutlak fırsat dışında da, maç öncesi hantal ve yaşlı gözüken, hatta Vedat Arda’nın, Yahu bu kaleciye beş atarız, altı atarız, böyle kaleci mi olur be, dedirten file bekçileri sayısız topu büyük bir beceriyle tuttu, dışarı attı, yumrukladı ve dev kaleci Bediz Baysal’ın da, sol kanadın tesirli ve sinirli ismi Selçuk Toker’in de büyük beğenisini kazandı. İlk devre taş türbünde Vedat Arda’nın getirdiği ve Alipaşa ahalisine sunduğu tonlarca kabuklu fıstık artığı arasında, yüzler asık, kafalar düşük, dudaklar bıçak açmadan tatsız biçimde kapandı. İkinci yarıya fırtına gibi giren ne yazık ki Davutpaşa 1926 yiğitleri değil karşıtlarımız oldu. CFS Bağcılar maçında da yaşadığımız kabusu ilk beş dakika içinde yine yaşadık. Yani ablukaya alındık, bütün kalelerimiz zapt edildi, bütün tersanelerimize girildi. Bu ahval ve şerait içinde meşin top kalemize girmemekte direndiği için epey şanslıydık. Ama değerli kalecimiz İbrahim’in hakkını İbrahim’e vermekte haksızlık etmeyelim! Çünkü kalecimizin bu beş dakika içinde yaptığı, özellikle bir inanılmaz kurtarış maçta geri düşmememize nedendi aslında. Fındıkzade kedileri İbrahim abilerine övgü yağdıradursun, rakip kaleye nasılsa gidebilen Davutpaşa 1926 yiğitleri 56.dakikada gençlerimizin en sağlam ve en etkili ayağı Enes Elmas’ın ayağından oldukça şanslı bir gol kazandı. Bunu izleyen on beş dakika çok iyi top oynadık, karşıtları ezdik. Ahmet Can’ın otuz metreden savurduğu şut, Samatya kedilerinin hep bir ağızdan, Yapma be Ahmet Can abi, oradan da topa vurulur mu be, nidaları arasında ağlara takıldı ve devasa bir sevinç ve coşku yarattı. Yaşa, varol, nurol Ahmet Can, sesleri Belgradkapı semalarına yükseledursun, golün rakiplerce henüz santrası yapılmadan, sahanın ortasında ne yaptığını hiçbir kulun anlamadığı, deneyimli ve başarılı savunmacımız Eyüp’ün ikinci sarıdan kırmızı kart görmesi akıl alır gibi değildi. Zaten akıl da almadı! 10 kişi kalan Davutpaşa 1926 cengaverleri Fatih’in attığı gol ile farkı üçe getirdiler. Ama son yirmi dakika eksik de kalmamızın etkisiyle baskı yedik. Bir köşe atışında, kale sahasında müthiş bir kurtarış yapan kalecimizin gayretine karşın üç savunmacı uyuyunca ilk golü, günün etkisiz oyuncusu Talha gol pozisyonu bile yokken penaltı yapınca da ikinci golü kalemizde gördük. Son saniyeler hem sahada, hem türbünlerde büyük bir heyecan ve telaş içinde geçti. Ama hakemin son düdüğüyle iri ve devasa bir sevinç yaşandı. Davutpaşa 1926 yiğitleri ile vefakar ve cefakar seyirci yeniden bir araya geldi. Maç içi paniği unutuldu, birlikte bir sevgi tufanı doğdu. Dev kaleci Bediz Baysal, Geçen haftadan da kötü oynadık ama yendik ve yengimiz çok çok önemliydi. Ayrıca fikstürün de verdiği gazla üç yengi daha alıp Aralık başında şampiyonluğu ilan edeceğiz, başka yolu yok, dedi. Selçuk Toker ise, Kötü oyuna karşın galibiyet almamız sevindirici, gelecek haftalarda daha iyi olacağız, diyerek kankasının sözlerini bir anlamda yineledi. Sonuçta galip geldik, Kasım ayı uğursuzluğunu kırdık, Fındıkzade ahalisini mutlu ettik. Hepimiz çok sevinçliyiz. Yaşasın Davutpaşa 1926!
 
A takımımız ikinci yarının ilk, ligin dokuzuncu maçını 15 Kasım 2014 Cumartesi günü Namık Sevik Stadı’nda, saat 10.45’te kümenin tek puanlı namlı sonuncusu, Kasımpaşa temsilcisi Emirefendi ile yaptı ve beklenmedik bir beraberlik aldı, 2-2. İlk yarının ilk karşılaşmasında Sütlüce’de bizimle yine 2-2 berabere kalan ve bu tek puanın lanetiyle tüm maçlarını kaybeden Emirefendi’nin ilk dokuz maçta attığı sekiz golün tam yarısını, yani dördünü, iki maçta bizim filelerimize göndermesi ilginçti doğrusu. Beraberlik Fındıkzade ahalisinde tam bir şok etkisi yaratırken, maç sonu başkan İskender Keleş duygularını, Kendimi çok kötü hissediyorum, biçimde dile getirdi. Güçlü ve kavgacı sol bekimiz Selçuk Toker, Rakibi asla zayıf diye küçümsemeyeceksin, ciddiye alacaksın; ben de zamanında bana bacak arası atarak dalga geçen topçulara acımasızca basardım tekmeyi, diyerek bilgece bir yorumda bulundu. Dev kaleci Bediz Baysal ise, Takım çok yan pas yapıyor, kaleye dikine oynayan sadece Seyfettin var, dedi. Ve ekledi. ‘’Kanatsız oynamamız büyük yanlış, iki santrfora topları kim servis yapacak! Seyfettin çok yalnız kalıyor.’’ Vedat Arda’nın üzüntüden dili tutulmuştu, konuşamadı. Eşref Yetiş ise her zamanki soğukkanlılığıyla sadece dudaklarını büzdü, kaşlarını kaldırdı. Bunlar maç sonu izlenimlerimdi. Oysa maça büyük umutlarla çıkmıştık ve Bayrampaşa Teknik’in Pazariçi’ne yapacağı sevimli bir sürpriz ile liderlik hayalleri kuruyorduk. Belgradapı’nın suni çimlerine yayılan Davutpaşa yiğitleri şöyleydi.  Kalede İsmail, savunmada Emre Ton, Cihan, Kemal, Farukcan, orta sahada Boray, Gökhan, Ahmet Can, ileride Önder, Fatih Bayraktar, Seyfettin. Maça kapalı türbünü dolduran Fındıkzade ahalisinin desteğiyle iyi başladık. İlk dakikalarda köşe atışından gelen topu, karşıtların 4 numaralı savunmacısı kendi ağlarına gönderdi ve hemen öne geçtik. Kemal’in kafa golü ise sanki farka gideceğimiz yanılsamasını doğurdu. Ama ilerleyen dakikalar aynen Toker’in dediği rehaveti getirdi ve Emirefendi bu dakikalarda şahlanışa geçti. Eyüp’ün yokluğu savunmadaki dağınıklığımıza neden olmuştu. Top kalemizden bir türlü uzaklaşamadı. Ve 7 numaralı oyuncularının ceza sahasının sol çaprazından savurduğu top kalecimizin solundan, köşeden filelerle buluştu. Ardından da yine 7 numaralı oyuncularının uzaktan patlattığı sert şut, İsmail’in önünde sekip kalemize girdi. Böylece devre 2-2 berabere kapandı. İkinci yarıda Enes, Yasin Emre ve Talha oyuna girdiler ilerleyen dakikalarda. Kaptanımız Gökhan’ın burnundan sakatlanarak çıkması büyük talihsizlikti. Bu arada Fatih de belinden sakatlanıp çıktı. Ama maçı çevirecek fırsatları da yakalamadık değil! Önder’in dört, Seyfettin’in iki, Kemal, Talha ve Fatih’in birer topu kaleyi bir türlü tutmamakta direndi. Ama belirtmem gerekiyor, Emirefendi daha da büyük fırsatları son dakikalarda bir mirasyedi cömertliğiyle harcadı. Hele son saniyelerde yine sağımızdan yapılan ortada 11 numaralı oyuncularının bomboş kale önünde düşmesi ve topun kafasına çarpıp kalecimizin ellerinde eriyişi büyük bir şanstı doğrusu. Sonuçta bir puana razı olduk, bu kadarına da eyvallah dedik tevekkülle. Ve önümüzdeki Haliç maçını biraz merakla, biraz kederle, biraz acıyla, biraz da elemle beklemeye koyulduk. Hayırlısı diyelim!
 
Fındıkzade ahalisinin sekiz gündür biraz merakla, biraz acıyla, biraz da elemle beklediği ikinci yarının ikinci, mevsimin onuncu maçını Fatih temsilcisi Haliç ile 23 Kasım 2014 Pazar günü, Namık Sevik Stadı’nda saat 11’de oynadık ve sahadan 3-0’lık net bir yengiyle ayrıldık. Davutpaşa 1926 yiğitleri Belgradkapı’nın suni çimlerine epey serin bir havada, kara bulutlarla tıka basa dolu bir gökyüzü altında, kalede İbrahim, savunmada Cihan, Eyüp, Kemal, Semih, orta sahada Ahmet Can, Boray, Gökhan, forvette Talha, Fatih Bayraktar, Seyfettin on biriyle yayıldı. İkinci yarıda Yasin, Cesur, Ömer Faruk oyuna girdi. İlk dakikalarda oldukça diri gözüken takımımız, artık alışkanlık haline gelen biçimde golü buldu. Duran topların birinde, öne geçtik sözün kısası. Soldan yapılan köşe vuruşundan gelen topu uzak direk yanında iyi takip eden Ahmet Can’ın kafası ile dokuzuncu dakika dolmadan sevindik. Haliçliler geçen dakikalar içinde ilkin dengeyi sağladı, sonra da tehlikeli ataklar yapmaya başladı. Ama bu kez sağdan gelen ortada stoperlerinin elle oynaması bize bir penaltı kazandırdı. Plase bir vuruşla Fatih farkı ikiye çıkardı. Geriye düşen karşıtlar, ligdeki durumlarının da tehlikeli olması nedeniyle çirkefliğe başvurdu devrenin geriye kalan dakikalarında. İğrenç küfürlerin Belgradkapı semalarında yankılanıp durması oyuncularımızın sinirlerini bozsa da, devrenin son dakikasında acar oyuncumuz Seyfettin yine kişisel çabasıyla kaptığı topu filelere göndermesini bildi. Mevsimin en iyi futbolunu oynayan, değerli orta saha oyuncumuz Ahmet Can’ın gol kutlamasında, sürekli çamura yatıp, ağlayan zırlayan karşıtlarımıza, sinirlerine hakim olamayıp yaptığı ‘eril el mimikleri’ ne yazık ki yan hakemce görülünce on kişi kaldık. Bu nedenle Vedat Arda’nın getirdiği tonlarca tuzlu fıstıkla soğuğu ve rakibin kudurukluğunu tınlamayan Davutpaşa 1926’nın cefakar ve vefakar seyircisi biraz tedirgin izledi ikinci kırk beş dakikayı. Ama Kemal’in otuz beş metreden savurduğu mermi gibi serbest atışın direkte patlaması, ilk yarıda da iki tane yüzde yüzlük fırsatı değerlendiremeyen Talha’nın yine bomboş pozisyonda fileleri göreceğine, önü kapalı olan Seyfettin’i tercih etmesi farkın artmasını önledi. Bu arada İbrahim de şahane kurtarışlarıyla Fındıkzade ahalisinin beğenisini kazandı. İskender Keleş maç yorumunda, İstediğimizi aldık, dedi ve sustu. Özcan Kır, Oyun kötü, netice iyi, dedi. Bediz Baysal, Geriden çıkmasını bilmiyoruz, daha hızlı hareket etmeliyiz, Fatih tek top oynamalı, Seyfettin’i gol yollarında etkin kullanmalıyız, dedi. Selçuk Toker ise, Çocuklar belki şahane oynamadı ama mücadele çok iyiydi, herkes çok hırslıydı, rakibe baskı yaptık, yılmadık, on kişiyle asla mahkum oynamadık, bu tepki de bize yengiyi getirdi, dedi. 
 
Davutpaşa 1926 ikinci yarının üçüncü, mevsimin on birinci maçını 29 Kasım 2014 Cumartesi günü saat 11’de, Namık Sevik Stadı’nda, lig ikincisi Pazariçi Köprülü ile oynadı ve 1-1 berabere kalarak puan cetvelinde karşıtların üstüne çıkma şansını tepmiş oldu. Kapalı ve serin bir havada oynanan karşılaşmaya kalede İbrahim, savunmada Cihan, Eyüp, Kemal, Semih, orta sahada Gökhan, Boray, Farukcan, forvette Talha, Seyfettin, Enes on biriyle başladık. İlerleyen dakikalarda Fatih Bayraktar, Cesur ve Önder forma şansı buldu. İlk yarı 0-0 beraberlikle kapandı. Bu 45 dakika boyunca top yapamadık, orta sahayı rakibe kaptırdık. Uzun paslarla da çıkamayarak Pazariçi’nin ağır ve hantal savunmasını zorlayacak tek gol pozisyoni dahi bulamadık. Boray’ın hala sene başındaki sakatlığın etkisinde olması, Farukcan’ın sol kanat oyuncusu özelliklerinin orta saha için çok yetersiz kalmasının yanında, Gökhan’ın da kötü gününde olması oyun kuramayışımızın başlıca nedenleriydi. Ama ikinci yarıda Pazariçi’nin oyundan düşmesi parlamamıza ve rakip kale önünde görünmemize olanak sağladı. Gol yollarındaki en önemli kozumuz olan duran toplardan birinde, kale sahası içinde gezinen topu kaptan Gökhan kolayca ağlara gönderdi ve türbünü dolduran Fındıkzade ahalisini büyük sevince boğdu. Bir gol daha diye haykıran Davutpaşa yiğitlerinin nidalarıyla girilen yüzde yüz birlik gol pozisyonunda Farukcan’ın kaçırdığı fırsat maçın bence kırılma anıydı. Çünkü golü atamayan Farukcan o moral bozukluğuyla ilkin kendini ceza sahasında içinde yere atarak penaltı aradı. Neyse ki maç boyunca berbat bir yönetim ortaya koyan ve lehimize düdük çalmamaya yeminli gözüken hakem ikinci sarı kartı çıkarmadı da oyuncumuz sahada kaldı. Ama kenardaki kurmay heyetinin morali sıfırın altına inen oyuncumuzu yedek kulübesine davet etmemesi affedilir gibi değildi. Çünkü birkaç dakika sonra Farukcan bu kez öfke, üzüntü, gerginlik ve yorgunluk gibi sayısız nedenle topu çok gereksizce elle oynadı ve sahadan atıldı. On kişi kaldıktan sonra mahkum bir oyun çıkaran takımımız son yarım saatte oyunun boşluklarına sığınmak istedi ama ne yazık ki son dakikalarda bedava yenen gole de engel olamadı. Rakipsolaçığın önce ceza sahasına inmesine, sonra da kale sahası önündeki forvetin topa dokunmasına izin verdik ve böylece meşin yuvarlak tıngır mıngır kalemize giriverdi. Doksan dakikanın özeti oyunumuz kötü olsa da, gösterdiğimiz mücadele alkışa değerdi. Ama Aydın Çetinkaya’nın saçını başını yolarak, Yaw böyle kırmızı kartlar görülür mü, bu üç oldu, diye yakınması aslında maçın özetiydi. Çünkü iyi oynamasak da Pazariçi’ni yenebilecek güçteydik ve yenerdik de. Ama on kişi kalmamız dengeleri değiştirdi ve ibreyi Gaziosmanpaşa temsilcisine çevirdi. Savunmada Eyüp geriyi toparladı, forvette Seyfettin her zamanki gibi şahaneydi, Talha geldiğinden beri en iyi oyununu oynadı, İbrahim de her zamanki gibi güven verdi kalesinde. Sonuç olarak oyunumuzla olmasa da, diri mücadelemizle tünelin ucunda ışığa işaret ettik bence, ama artık eksik kalma lüksüne son verip, son beş maçı da kazanmak zorundayız, tabi süper amatöre çıkmak istiyorsak.                        
 
Davutpaşa 1926 ikinci yarının dördüncü, mevsimin on ikinci maçını 8 Aralık 2014 Pazartesi günü saat 12’de, Bağcılar Mahmutbey Stadı’nda Bağcılar Gençler Gücü ile oynadı ve sahadan 3-0’lık çok önemli bir yengi ile ayrıldı. Sağı solu hiç belli olmayan ve bir inişli, bir çıkışlı sonuçlar almayı alışkanlık edinmiş zorlu karşıtımıza karşı aynen ilk yarıdaki gibi bir Pazartesi günü yengisi almamız, Fındıkzade ahalisinde, Maçlarımızı acaba hep uğurlu Pazartesi günleri mi oynasak, düşüncesi doğurdu. Sahaya kalede İbrahim, savunmada Cihan, Eyüp, Kemal, Semih, orta sahada Ahmet Can ve Gökhan, sağ kanatta Talha, sol kanatta Seyfettin, ileri ikilide Fatih ve Önder şeklinde çıktık. İkinci yarıda oyuna girenler Cesur, Enes ve Ömer Faruk’tu. Maçın ilk on beş dakikasında ve son yirmi dakikasında üstün oynadık ve üstünlüğümüzü gollerle süslemeyi bildik. İlk on beş dakikada Fatih ve Talha elverişli fırsatları değerlendiremese de yıldızımız Seyfettin şahane bir vuruşla kavuniçi kahverengi yiğitleri öne geçirdi. Maçın kırılma anı kuşkusuz Gençler Gücü’nün değerlendiremediği penaltıydı. Semih’in çok gereksiz kaptırdığı topta, Eyüp rakibini düşürünce kazanılan penaltıda rakibin on numaralı topçusu, neyse ki Vedat Arda’nın ‘’topu sola atacak’’, Selçuk Toker’in de ‘’topu dışarı atacak’’ sözlerini duydu da meşin yuvarlığı İbrahim’in solundan dışarı attı. İlk yarının geri kalan 30 dakikası hiçbir varlık gösteremedik ne yazık ki. Gençler Gücü ise uzun toplarla 9 numaralı oyuncularına pozisyon hazırladı ama gol bulamadı. İkinci yarıya her zamanki gibi berbat başladık. Gençler’in bulduğu gol fırsatları bugün epey yanımızda olan şans perileri tarafından savuşturuldu. İbrahim’in ters ayakta yakalandığı tam dört pozisyonda meşin yuvarlak kıl payı dışarı çıktı. Sahanın yıldızı Seyfettin 71. dakikada aldığı ara pasını iyi değerlendirdi ve rahatlattı takımını. Hemen sonra Önder Okutan’ın ceza sahası içinde soğukkanlıkla kaleciyi de çalımlayarak attığı gol ise üç farklı yengiyi getirdi. Sahanın yıldızı iki gol atan Seyfettin’di, Önder’in düzelme sinyalleri vermesi olumluydu, Enes bu kez geçen haftanın aksine diri gözüktü, İbrahim de kalesinde her zaman olduğu gibi güven verdi. Sözün özü iyi oynamasak da müthiş mücadele ettik ve bu özverili şahane mücadele de Alipaşa’nın vefakar ve cefakar ahalisine büyük mutluluk verdi. Dahası Pazariçi’nin CFS’ye puan kaptırmasıyla yeniden ikinciliğe yükseldik, şampiyonluk umutlarını tazeledik.          
 
Davutpaşa 1926 mevsimin on üçüncü maçını 13 Aralık 2014 Cumartesi günü saat 12.45’de Namık Sevik Stadı’nda kümenin dişli takımı Bayrampaşa Teknik ile oynadı ve 1-1 berabere kalarak hem liderlik şansını tepti, hem üçüncülüğe düşerek şampiyonluk inancıyla yanıp tutuşan Fındıkzade kedilerini üzdü, hem de 13’ün uğursuzluğunu dosta düşmana ilan etti. Güneşli ve ılık bir havada başlayan maça takımımız kalede İbrahim, savunmada Cihan, Eyüp, Kemal, Semih, orta sahada Gökhan ve Ahmet Can, sağ kanatta Farukcan, sol kanatta Seyfettin, ileri ikilide Önder ve Fatih düzeninde çıktı. İkinci yarıda Enes, Ömer Faruk ve Boray oyuna dahil oldu. Oyunun ilk yarısı, Zihni Aydın’ın deyişiyle çok vasat geçti. Teknik’in iki muhakkak gol fırsatını mirasyedi cömertliğiyle harcadığı bu kırk beş dakika boyunca kahverengi kavuniçili armada ne yazık ki bir varlık gösteremedi. İkinci yarıda da aynı kötü futbol devam etti. Rakibe ikram ettiğimiz bir köşe vuruşunda da İbrahim’in iki karış ötesindeki topa müdahale edememesi nedeniyle meşin yuvarlak 9 numaralı Teknik forvetinin kafasından filelerimizi buldu. İbrahim’in hatasına karşın, kafayı vuran oyuncu ve yanında bomboş duran forvetin kale sahamız içinde nasıl bu kadar serbest kaldığını anlamak pek olanaklı değildi. Gol sonrası takımımız bocalamaya devam etti, pozisyon bile bulmakta zorlandı. Anlaşılmaz olan şey iki santrforla oynamamıza ve rakip savunmanın iki kısa boylu stoperden oluşmasına karşın doldur-boşaltlara başvurmamamız ve ceza sahasına havadan top atmamamızdı. Özellikle doksan dakika boyunca ısrarla sağ kanatta oynayan ama sadece ve sadece sol ayağa sahip olan Farukcan’ın ortalarının birkaç karıştan fazla havalanamaması türbünde oldukça şaşkınlık ve üzüntü yarattı. Benzeri görüntüler maç boyunca tekrarlandığı için öfkelenen dev kaleci Bediz Baysal’ın, Hakem bu top ağır, kalkmıyor, değiştir bunu ulan, diye bağırmasına karşın, aynı meşin yuvarlağın, sahanın en iyisi olan rakip kaleci Serdar Köylü’nün kale atışlarında bulutların hizasına yükselmesi, hakemin topu değiştirmemesine nedendi sanırım. Teknik’in kalemize gideceğine oyunun boşluklarına sığınma isteği farklı yengilerine engel oldu. Böylece Teknik ilahi adaletin işlemesiyle, son on dakikaya girildiğinde önce 2 numaralı oyuncularının atılmasıyla on kişi kaldı, yedi sekiz dakika sonra da dokuz kişi.  Davutpaşa 1926 yiğitleri bu fırsatı değerlendirip oyunu rakip kaleye yıkmayı bildi. Maçta tansiyon arttı. Öfkelenen türbünlerden yükselen naralar bayağı sert ve kezzap kıvamındaydı. Pek Davutpaşa 1926 centilmenliğiyle, efendiliğiyle bağdaşmadı. Son dakikada rakip kaleye cümbür cemaat yüklendiğimiz bir sırada, Ömer Faruk iri bedenini de iyi kullanarak köşe atışından gelen topu rakip filelere itiverdi. Beraberlik, doksan dakika boyunca tarif edilmez ölçüde azap çeken Fındıkzade ahalisine ümit verdi ama 6 dakikalık uzatma bölümünde Önder’in ve Ömer Faruk’un yakaladığı fırsatlar ne yazık ki ağlarla buluşmadı. Maç sonunda çok sinirli gözüken Muhittin Boşat maç boyu bolca çirkeflik yapan karşıt oyuncuları eleştirdi. Dev kaleci Bediz Baysal’ın yüzünün dakikalar geçtikçe kireç beyazına dönüşmesi sonuçtan daha çok endişe uyandırdı. Selçuk Toker, Fatih’in oyundan alınmasını, sağda ağır ve adam eksiltme özelliği bulunmayan Farukcan’ın oynatılmasını eleştirdi. Zihni Aydın ise Enes’in geç oyuna girdiğinin ve orta sahada topu çok ezdiğimizin altını çizdi. Sonuçta oyun ve netice olarak başarısız olmamızın ötesinde, mücadele bağlamında da yetersizdik ve bunun sonucunda da kendi ayağımıza gelen fırsatları tepmeye devam ederek üçüncülüğe düştük. Ve bu Pazar günkü Altınyıldız maçını endişeyle, elemle, acıyla, gözyaşıyla beklemeye koyulduk. 
 
Davutpaşa 1926 mevsimin on dördüncü maçını 21 Aralık 2014 Pazar günü, saat 15’de, Mimar Sinan Stadı’nda ligin sağı solu belli olmayan takımı Altınyıldız ile oynadı ve sahadan 3-1 yengiyle ayrılarak sekizinci galibiyetini almış oldu. Sahaya kalede İbrahim, savunmada Cihan, Eyüp, Kemal, Semih, orta sahada Gökhan,  Ahmet Can, Farukcan, sağ kanatta Talha, sol kanatta Seyfettin, ilerde Önder şeklinde çıktık. İlk yarıda sakatlanan Talha’nın yerine Enes, ikinci yarıda sakatlanan Enes’in yerine Emre Ton girdi. İkinci yarı başlarken ise Semih yerini Fatih Bayraktar’a bıraktı. Maça fırtına gibi giren Davutpaşa 1926 yiğitleri ilk dakikada Talha’nın ceza sahası içinden savurduğu düzgün şut ile öne geçti. Ancak beşinci dakika dolarken, ceza sahasından uzaklaştırmadığımız top ağlarımızla kucaklaşınca Fatih temsilcisi Altınyıldız beraberliği yakaladı. İlk yarı boyunca takımımız çok kötü gözüktü. Gücünü rakibine kabul ettiremedi, Seyfettin’i topla buluşturamadı. İkinci yarıda ise bambaşka bir Davutpaşa 1926 belirdi sahada. İlk yarıda göremediğimiz büyük mücadeleyi futbolcularımız suni çimlere yaymasını bildi. Kemal’in ayağından kazandığımız gol ise türbünleri sevinçten çılgına çevirdi. Başarılı stoperimizin 35 metreden yolladığı serbest atış, füze gibi köşeden rakip ağları buldu. Yeniden öne geçmemizle birlikte oyuncularımız özgüven tazeledi, rakibe geriye kalan dakikalarda fırsat tanımadı. Ama itiraf etmek gerekirse karşıtlarımızın fizik kondisyonlarının ikinci kırk beş dakikada çok düştüğünün altını çizmek gerekiyor. Son dakikalarda Fatih’in kafayla yaptığı aşırtmada Seyfettin’in yine kafayla filelere gönderdiği üçüncü gol maçı büyük bir endişeyle izleyen Fındıkzade ahalisini rahatlattı. Sahanın yıldızı bu kez kaptan Gökhan’dı. Seyfettin yine şahane futbolu ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjsiyle Alipaşalıları mutlu ederken, savunmada Eyüp ve Kemal ikilisi can siperane oynadı. Ahmet Can ilk yarıda çok etkisizdi ancak ikinci yarı canını dişine taktı. Oyunda kaldığı süre içinde genç Enes atak ve diri gözüktü. Emre Ton da bilinçli futboluyla göz doldurdu. Üzücü olan iki şey vardı bu doksan dakika sonunda. Senenin ilk golünü atan Talha’nın ve Enes’in sakatlıklarıydı bunlar.
 
Davutpaşa 1926 mevsimin on beşinci, yeni senenin ilk maçını 4 Ocak 2015 Pazar günü saat 12.45’de Namık Sevik Stadı’nda oynadı ve güçlü rakibimiz CFS Bağcılar’ı 3-1 yenerek ikinciliği garantiledi. Çok heyecanlı geçen ve hem türbünün, hem de stad çevresinin hınca hınç dolu olduğu karşılaşmada sahaya kalede İbrahim, savunmada Cihan, Cesur, Kemal, Farukcan, orta sahada Gökhan ve Ahmet Can, sağ kanatta Furkan, sol kanatta Seyfettin, ileride Mustafa ve Feyyaz on biriyle çıktık. İkinci yarıda Enes, Semih ve Fatih forma şansı buldu. Hafta içi yapılan transferlerle takıma kazandırılan Altınyıldızlı Mustafa, Batı Trakya’dan gelen Furkan ve Feyyaz’ın oldukça parlak oyunlar çıkardığı karşılaşmaya hızlı giren genç ve dinamik karşıtımız oldu. Sağdan gelen bir topa müdahale edemeyen Kemal’in hatası, 10 numaralı CFS oyuncusunun kafasıyla bütünleşince golü filelerimizde gördük.  Bu kadar basit bir gol yenmesine sinirlenen dev kaleci Bediz Baysal’ın yatıştırıcı haplara başvurması biraz kaygı, biraz da üzüntüyle izlendi. Ancak her haliyle şahane bir topçu izlenimi veren Mustafa Kıraç’ın henüz onuncu dakika dolmadan, Feyyaz’ın rakipten dönen topuna ceza sahası çizgisinden yerleştirdiği kurşun kıvamındaki vuruş gol olunca dev kalecinin kendine gelişi çok sevindiriciydi. Devrenin geri kalan otuz dakikasını çok etkisiz oynadık. Sahada didinen Seyfettin’in gayretleri bir üstünlük getirmezken, CFS özellikle bizim sol kanadımızdan bilinçli ataklar geliştirdi. Ama ilk yarının son beş dakikasına girilirken Mustafa’nın asistine büyük emek koyan Seyfettin ikinci golü atarak kavuniçi kahverenkli türbünde baştan aşağı küçük çaplı bir deprem yarattı. Gol sonrası Bağcılar seyircileri ile aramızda havada karşılıklı gidip gelen çeşitli nesnelerin tuhaf salınımı pek hoş değildi. Maç öncesi ortalıkta sahte pehlivan gibi dolaşan polislerin neden iki seyirci topluluğu arasında bulunmadıkları, nesneler havada hiç kırıtmadan salınırken, neler yaptıkları, nerede oldukları ise kimse tarafından anlaşılamadı. Ama karşıtlardan gelen yanan meşalenin kimsenin canını yakmaması sevindiriciydi elbette. Devreyi bu hayhuy içinde 2-1 önde bitirdik. İkinci yarıda Feyyaz’ın ve Furkan’ın kullanamadığı fırsatlara yanıp yakılırken, neyse ki maçı başından sonuna kadar şahane yöneten hakem tek hatasını yaptı da, maçın bu kırılma anından hasarsız çıkmayı becerdik. Bu ölümcül hata günün talihsiz ismi Kemal’den geldi. Eyüp’ün yokluğunda bocalayan stoperimiz ceza sahası içinde rakip oyuncuyu yere indirdi. Hakemin maç boyunca yaptığı tek hata bu yüzde yüz penaltıyı çalmaması oldu. Alipaşa ahalisi derin bir nefes aldı. Altmışlı dakikaların ortalarına gelirken sahanın en iyilerinden Furkan’ın şahane asistiyle günün etkin ismi Feyyaz golleri üçledi ve hepimizi rahatlattı. Yani iki üç dakika öyle sandık. Çünkü topa yaptığı yanlış zamanlama nedeniyle, aslında çok iyi bir maç çıkaran Gökhan karşıtına vurunca ikinci sarı karttan kendini dışarıda buldu. Bu nedenle uzatmalarla birlikte yaklaşık 20 dakika on kişi oynadık. Ama ezilmedik, topu kendimizde tutmayı bildik. 86.dakikada savunmada ele çarpan top CFS’ye bir penaltı kazandırdı. Öfkeyle savrulan top neyse ki üst direkte patladı. Vedat Arda, bu beceriksizlikte dev kaleci Bediz Baysal’ın atış öncesi yaptığı totemlerin payının büyük olduğunun altını çizdi. Son dakikada Fatih’in boş kaleye atamadığı aşırtma vuruş hepimizi üzse de, maç sonu sevincimize diyecek yoktu. Alipaşa ahalisi, Muhittin Boşat hocamızın doğum günü (15 Haziran) şerefine alınan Davutpaşa tarihinin ilk şampiyonluğunun ardından daha 7 ay geçmeden Süper Amatör’e yükselmenin mutluluğunu yaşıyordu. Büyük bir sevinç dalgası Belgradkapı semalarına yayılıyordu. Alipaşa ahalisinin birbirine sarılıp kucaklaşması, topçuların teknik heyetle ve kurmaylarla sevince boğulması göz yaşartıcı sahnelerdi.
 
Davutpaşa 1926 mevsimin on altıncı ve son maçını, 10 Ocak 2015 Cumartesi günü, Sultangazi’nin Zara Ekinli Stadı’nda 12.45’de Sultançiftliği ile yaptı ve 3-2’lik bir yengiyle Alipaşa’ya mutlu döndü. Sahaya kalede İsmail, savunmada Seyfettin, Kemal, Cihan, Semih, orta sahada Ahmet Can, Farukcan, sağ kanatta Furkan, sol kanatta Enes, ileride Mustafa ve Feyyaz onbiriyle çıktık. Muhammet, Mami ve Fatih ikinci yarıda oyuna girdi. Maç soğuk bir havada oynandı. Zara Ekinli Stadı çevresinin açık olması, saha kenarında yığılı duran kar öbekleri türbünde toplanan yiğit Davutpaşa 1926 taraftarlarının ruhlarında maç öncesi ve maç boyunca bol bol ürpertiler yarattı. İlk yarısı karşılıklı ataklarla geçen maçta, ligden düşmesi kesinleşen karşıtımız çok iyi bir mücadele verdi, kalemizde sık sık tehlikeler yarattı. Yine de Ahmet Can’ın ceza sahası üstünden attığı şahane şut filelerle öpüşünce öne geçmeyi bildik. Ardından Furkan’ın mükemmel asistiyle golcü yıldızımız Mustafa Kıraç farkı ikiye çıkardı. Soyunma odasına özgüvenle girdik, ikinci yarıya da büyük bir rahatlıkla başladık, daha doğrusu büyük bir laubalilikle. Rakibi küçümsememiz beş dakikada yediğimiz iki golle suratımızda bir şamar gibi patladı ne yazık ki. Bu arada Eyüp’ün yokluğunda evlere şenlik bir görüntü sunan savunmamız başta Vedat Arda olmak üzere türbünde donmamak için sürekli dans eden Alipaşa’nın cefakar ve vefakar ahalisini kelimelerle ifade edilemez kederlere sürükledi. Neyse ki oyuna giren genç Muhammet Usta ilkin şahsi gayretiyle rakip ceza sahasında topu kaptı, sonra dönüp dolaşan meşin yuvarlak Feyyaz’ın güzel asistiyle önünde kalınca da golü attı. Böylece ilk kez forma şansı bulan genç oyuncumuzun gayretiyle öne geçtik. Ve bol bol açık vermemize karşın galip gelmeyi bildik. Kötü oynayarak da yengi alabilmemiz çok sevindiriciydi, haliyle hepimiz de havalara uçtuk. Kaptan Gökhan’ın yokluğunda orta sahamızın çok eksik kalması dağınık oyunumuzun asal nedeniydi. Tabi Eyüp’ün hastalığını da buna ekleyeyim. Seyfettin, Furkan ve Mustafa en iyilerimizdi. Böylece bir mevsimi daha mutlu ve gururlu kapadık. Cefakar topçularımıza ve çalışkan, yakışıklı, başarılı çalıştırıcımız Deniz Atak’a Fındıkzade, Esekapı, Alipaşa, Silivri ve Cerrahpaşa kedilerinin teşekkürlerini, kendiminkileri de katarak iletiyorum. Helal, Elazığlı Celal!!!!!   
 
 
2013-14 mevsiminde aldığı istikrarsız sonuçlarla U19-2 kategorisine yuvarlanan ve Alipaşa kedilerini derin kederlere boğan U19 takımımız bu kez başarılı maçlara imzasını atarak gurubunu ikinci tamamladı ve yeniden üst kategorideki yerine kavuşmayı  başardı. Mevsime Deniz Atak yönetiminde hazırlanan ve çoğu A takım ile idmana çıkan deneyimli topçularımız U19-2’nin altıncı gurubunda yer aldı. Karşıtlar Günyamaç, Yıldıztabya Mimarsinan, Cerrahpaşa, Güngören Doğuş, Hür.Gücü, Haznedar İdman Ocağı ve Emirefendi’ydi.
 
Mevsime muazzam bir yengiyle girdik, dost Cerrahpaşa’yı 22-0 yendik. İkinci karşılaşmamız Hür.Gücü ileydi ve 3-0 kazanmayı başardık. Mevsimi 36 puanla birinci tamamlayan Günyamaç deplasmanında ilk yenilgiyi tadacaktık, 0-1. Haftalar ilerledikçe ligi tamamlamaya mecali kalmayan Kasımpaşa temsilcisi Emirefendi karşısında 8-1, yine nefesi erken kesilen Yıldıztabya Mimarsinan deplasmanında 11-0’lık yengilere imzamızı attık. Haznedar İdman Ocağı’nı dış sahada 3-1 yendiğimizde artık bu işi oldu diyorduk ki ilk yarının son maçında kendi evimizde ikincilik için zorlu bir çekişmeye gireceğimiz Güngören Doğuş’a 2-3 yenilerek kolayı zora soktuk.
 
İkinci yarı yine güle oynaya bir galibiyetle başladı, Cerrahpaşa’yı bu kez 6-0 yendik. Ama hiç beklenmedik Hür.Gücü deplasmanında gelen 1-3’lük yenilgi bir çuval inciri berbat edecek gibiydi. Bir anda üçüncülüğe yuvarlanmıştık. Neyse ki lider Günyamaç’ı kendi sahamızda 3-2 yenmeyi başaracaktık da belimiz doğrulacaktı! Sonra iki zayıf karşıt karşısında (Emirefendi ve Yıldıztabya Mimarsinan) terlemeden alınan 3-0’lık hükmen yengiler ile umutlandık. Haznedar İdman Ocağını kendi sahamızda 1-0 yendikten sonra ikincilik için son maçta karşıtımız Güngören Doğuş karşısına dış sahada çıktık. Ve 5-1 kazanmayı bildik. Yeniden U19-1’deyiz, aferin gençler!
 
Bu mevsim kaleyi Can ve Yavuz Atik korudu, savunmada Fatih Çakır,  Ebubekir, M.Ali, Okan, orta sahada Kerim, Veysel, Serhat, Kayhan, Uğur Güneş, forvette Özer, Ömer Atik, Enes mücadele etti. Uğur bir yıldız gibi parladı, takımı toparlayan, sürükleyen isim oldu. 
 
 
U17 takımımız 2014/15 mevsiminde 40 guruplu U17 liginin 27.gurubunda mücadele verdi. 8 takımdan oluşan gurubumuzdaki karşıtlarımız Arnavutköy Belediyesi, CFS Bağcılar, Eroğlu, Nişanca Kalespor, Özyarımburgaz, Pazariçi Köprülü ve Reşitpaşa’ydı. Necati Savuran’ın yönetiminde yetersiz bir oyuncu kadrosuyla katıldığımız bu altyapı kategorisinde belki de tarihimizin en kötü maçlarını çıkardık diyebiliriz. 14 maçın tümünü de kaybederken hem çok kötü oyunlar çıkardık, hem de zaman zaman çift haneli utanılası yenilgiler aldık.
 
39 puanlı CFS Bağcılar maçlarımızı farklı kaybettik, 0-6 ve 0-5. 31 puanla ikinci olan Reşitpaşa karşısında da dik duramadık, 0-4 ve 0-7. 31 puanla üçüncü olan Arnavutköy Belediyesi karşısında da puan yerine nasihat aldık, 0-5 ve 1-3. Dördüncü Eroğlu ise bizi gol manyağına çevirdi, 0-13 ve 0-7. Gücü hiç de bizden fazla olmayan Nişanca Kale maçlarında bile takatsizdik, 1-2 ve 0-2. Çelimsiz Pazariçi Köprülü maçlarından umutlu olsak da avuçlarımızı tuz döküp yaladık ne yazık ki, 2-3 ve 1-5. Zar zor takım çıkaran Öz Yarımburgaz karşısında bile varlık gösteremememiz çok hüzünlüydü, 1-3 ve 1-2. Böylece 14 maçta 0 puan topladık, 7 gol atabildik, karşılığında 68 golü filelerimizde gördük.
 
Kalede Yavuz Atik ve Çevik oynadı, Ömer, Ozan, Mücahit, Fatih, Kadir, Mertcan, Ömer Aydın savunmadaydı, Veysel, Anıl, Serhat, Kayhan, Vedat, Okan, Arda orta sahada, Ahmet, İbrahim, Vedat, Özcan, Berke, Berat forvetteydi.   
 
 
U-16 kategorisi 39 gurup üstünden yapıldı ve Davutpaşa 19.gurupta yer aldı. Rakiplerimiz Atışalanı, Bahçelievler Olimpik, Haznedar Çetinkaya, Irmakspor, İkinci Nesil, Şehzadebaşı, Karadeniz’di. Yeterli hazırlık yapılmadığı için berbat bir mevsim geçti diyebiliriz kolayca. Yaptığımız on dört maçta aldığımız tek puan ve yerleştiğimiz sonunculuğun yanında, son maça çıkamayarak aldığımız hükmen yenilgi hepimizin yüzünü kızartmış olmalıydı. Bütün gücün A takıma verilmesi nedeniyle emektarımız Necati Savuran’ın gayretleriyle bir şeyler yapmaya kalkmamız, oyuncuların idmana gelmemesi, birçoğunun topa vurmasını bile bilmemesi bu sonucu hazırlayan etkenlerdi kuşkusuz.
 
Maçlar sonunda 40 puanla birinci olan Bahçelievler Olimpik maçlarımız 0-5 ve 0-3 bitti, 30 puanla ikinci olan Karadeniz karşısında az gol yedik, 0-2 ve 0-3. Ama ikinci karşılaşmaya çıkacak gücü ve takatı bulamamıştık bile. 26 puanla üçüncülüğü kapan Haznedar Çetinkaya karşısında hezimetlere uğramıştık, 0-9 ve 0-8. 26 puanla dördüncü olan Atışalanı karşısında da öyle, 1-6 ve 0-4. Orta güçteki Şehzadebaşı maçlarımız ise cidden felaketti, 0-10 ve 0-5. 10 puanla altıncılığı güç bela koparan İkinci Nesil karşısında da tutunamamıştık, 0-7 ve 1-3. Tek puan aldığımız takım 9 puanla yedinci olan Irmak’tı, 1-1 ve 1-7.
 
Şimdi oyunculara bir göz atalım. Kaleyi Sinan ve Çevik korudu, savunmada Ömer, Mert, Volkan, Ozan, Kadir yer aldı, orta sahada Serhat, Ahmet, Mücahit, Mustafa, Mertcan mücadele etti, forvete de İbrahim, Okan, Özcan, Yücel, Özcan, Seymen, Serhan, Baran ve Kaan güçlerinin yettiğince katkıda bulundu.    
 
 
Davutpaşa 2014-15 mevsimi U-12 Orhan Saka ligindeki 34 gurubun 33.sünde yer aldı bu mevsim. 7 takımlı kümedeki rakipler 12 maçta 33 puan toplayarak birinci olan Es. Kulüp Atletik, 28 puanla ikinci olan Terazidere, 25 puanla üçüncü olan Tepebağ Kültür, 21 puanla dördüncü olan Z.Yıldız, 9 puanla beşinci olan Merter ve maçlara katılmayan İstanbul Konya’ydı. Biri hükmen de olsa üç yengiyle mevsimi kapatan çocukların mücadelesi gayretli ve coşkuluydu. Çalıştırıcı Necati Savuran’dı. Kalede Baran oynadı, önünde yer alan yedilide oynayanlar Egemen, Kadir, Yusuf, Oğulcan, Özkan, Ada, Muhammet, Eyüp, Cuma, Abdülkadir ve Murat’tı.