1999-2000

1999-2000
1999-2000 mevsimine umutla ve neşeyle girdi Alipaşa kedileri. Bir yıl öncesinde takımı devralan emektar Sıtkı Özcan’ın gençlik aşısı tutmuş gözüküyordu. Özcan altyapı oyuncularını birkaç deneyimli oyuncuyla kaynaştırmış, mücadeleci, koşan, ısıran bir takım yaratmıştı.
 
Birinci amatör kümede geçirdik bu mevsimi. Gurubumuzda Artvinspor, Altınova, Dikilitaş, Esnafspor, Çelikspor, Yedikule gibi takımlar yer alıyordu. Çalışma sahamız Namık Sevik’ti, haftada iki kez idman yapıyorduk en az. Sıtkı Özcan takımı 4-4-2 oynatıyordu. Yardımcısı ise Necati Savuran’dı. Oyuncular şunlar; kalede Onur Özcan, Halil, savunmada Selim Ertan Çakıllı, Alp Pınar, Ramazan Emre, İsmet, Ömer, Hüseyin, orta sahada B.Ufuk, Neco, K.Ufuk, Gürcan, forvette Adem, Oktay, Kadir, Kayhan. 
 
 
Adem Bağış o günleri anımsarken takımın en gözde oyuncularının orta sahadaki Neco, savunmada Ramazan Emre, santrfor Mesut ve Oktay olduğunu söylüyor. Displinli bir ekip olduğumuzun altını çiziyor. Ortalarda bir yerlerde bitiriyoruz ligi. 
 
Onur Özcan şöyle hatırlıyor o günleri: ‘’Çok keyifle oynar, antrenmanlara da, maçlara da koşarak gelirdik. Çok iyi arkadaşlığımız vardı. Sıtkı ve Davut hocalar maddi, manevi ellerinden geleni yapıyorlardı. Biz oyuncular da elimizden geldiği kadar kendi ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalışıyorduk.
 
Bu tür amatör küme maçlarında genellikle kavgalar olurdu. Ancak biz takım olarak da, kulüp olarak da bu tür olaylara katılmaz, sürekli temiz ve adil oyun çerçevesinde mücadele ederdik. Ne olursa olsun, hakem kararlarına saygılı olmamız öğretilmişti bize. Ve hep öyle davranmışızdır.
 
Davutpaşa’da düzenbazlıklarla, kurnazlıklarla galibiyetlere asla prim verilmezdi. Maçlarda, spor yaptığımızın bilincinde olmamız, oynarken keyif almamız ve seyredenlere keyif verecek oyunlar çıkarmamız istenirdi bizden. Kulüpte bulunduğum tüm zamanlar Sıtkı Özcan ve Davut Kılıç vardı başımızda.
 
Takımdaki tüm arkadaşlarla dışarıda da görüşürdük. Herkes birbiriyle çok iyi anlaşırdı. Yendiğimizde beraber sevinir, kutlar, yenildiğimizde de beraber üzülürdük. Hatalarımızı tespit eder, üzerlerinde iyileştirme yorumları yapardık. Mükemmel dönemlerdi.
 
Maçlarımız Cumartesi ya da Pazar günleri olurdu. Bazı arkadaşların çalışıyor olması Cumartesi maçlara gelmelerine engel olurdu. Yedeklerle oynar ve genelde yenilirdik. Pazar günü oynanan maçlara tam kadro çıkar ve maçı alırdık. Üç yıl böyle tutunduk birinci amatör kümede. Bazen hafta içi maçlar koyardı federasyon. Çok daha zorlanırdık takım kurmakta. Tüm maçlara tam kadro çıkmış olsaydık, mutlaka yükselme gurubuna kalırdık.
 
Davutpaşa’dan hiçbirimizin maddi bir beklentisi olmadığı için, birçoğumuz çalışmak zorundaydık. Spor yapmak, büyük sahalarda oynamak, lig usulü oyun heyecanı tatmak için oynuyorduk hepimiz.’’