2010-2011

2010-11
Alipaşa’da yeni bir özverili çalıştırıcının belirmesi umut vermişti Esekapı kedilerine mevsim başı. Fatih’teki futbol okulunun yanında bir takım çalıştırmak isteyen gözü tok, efendi, terbiyeli İbrahim Kuruç ile yokluklar içinde cehennem azabı çeken takımımızın bir araya gelmesi oldukça büyük bir şanstı. Kuruç da aynen iki binli yıllara adını kazıyan Hasan Gedikoğlu gibi takımı üç yıl boyunca maddi beklentisiz, güç koşullarda çalıştıracak, alçak gönüllü başarılara imzasını atacaktı.
 
Davutpaşa 2010/11 mevsiminde, İstanbul ikinci amatör küme, altıncı gurupta yer aldı. On iki takımın yer aldığı grubun takımları Atışalanı, Telsiz, S.Göl Birlik, İst. Trabzon, Çırçır, Bakırköy Zara, Dobruca, Çayırbaşı, Haraççı Beldesi, İkinci Nesil ve Emirgan’dı.
 
Sezon sonunda yirmi iki maçın on birini kazanmış, birinde berabere kalmış, on tanesini kaybetmiştik. Attığımız 41 gole karşı 36 golü filelerimizde görmüş, 34 puanla puan cetvelinin tam ortasında, altıncılıkta yer almıştık. İki maçımızı (Bakırköy Zara ve Çayırbaşı) hükmen kazanırken, otobüs şoförlüğünün azizliğinden geciktiğimiz S. Göl Birlik karşılaşmasını hükmen kaybetmiştik.
 
İlk iki sırayı rakiplerine ezici üstünlük sağlayarak alan Atışalanı (0-3 ve 0-2) ve Telsiz (0-5 ve 1-2) karşısında puan kazanamazken, üçüncü S. Göl Birlik karşısında da varlık gösteremiştik (hükmen yenilgimiz ve 1-3). Yine üstümüzde ligi bitiren İst. Trabzon (0-1 ve 1-2) ve Çırçır (2-3 ve 1-3) ile yaptığımız mücadelelerde de yüzümüz gülmemişti.
 
Demek ki mevsimi üstümüzde bitiren takımlar karşısında puan alamamış, çıtamızı yükseltememişt. Yengilerimiz bizden küçüklere karşı olmuştu. Yani sırasıyla Bakırköy Zara (3-1 ve hükmen), Dobruca (0-0 ve 3-1), Çayırbaşı (1-0 ve hükmen), Haraççı Beldesi (5-1 ve 4-0), İkinci Nesil (3-2 ve 3-1) ve lig sonuncusu Emirgan (3-2 ve 4-1). 
 
Şimdi ‘acıların çocuğu’ çalıştırıcımız İbrahim Kuruç’tan 2010/11 mevsimi değerlendirmesi. ‘’Davutpaşa ile tanışmamdan başlayayım.  Fatih ilçesinin elli küsur takımından biriydi Davutpaşa, Davut Kılıç ise bu takımın çınarı. Sene 2010. Ben takım arıyordum çalıştırmak için. Ayrıca yaşı dolmuş oyuncular vardı elimde futbol okulumdan. Profesyonel alt yapılar için yaşlı topçulardı bunlar. Onlar ancak amatör bir kulüpte değerlenebilirdi.  Davutpaşa da bir çalıştırıcı arıyordu o sırada. Sıtkı Özcan ile Davut Kılıç teklif yaptılar, karşılıklı el sıkıştık.
 
Disiplinli bir çalıştırıcıyım. İdman devamlılığı istiyorum, işlerime kimse, hiçbir yönetici karışmamalı. Soyunma odasına olur olmaz kişiler dalmamalı. İlkelerimi çiğnetmedim kimseye. Davut abi tanıyordu beni, zaten hiç karışmadı işime. Ben onun engin tecrübesinden yararlandım zaten. Ona bir şey sorduğumda da, İbrahimciğim ne yaparsan yap, ben senin işine karışmam, dedi her zaman. Yani onunla aramız çok iyi. Sınırlarımızı iyi çizmişiz en baştan beri. Baba oğul gibiyiz. Necati Savuran ile olan ilişkimiz de öyle.
 
2010/11 mevsiminde idmanlarımızı Balat’ta yaptık. Zor koşullarda çalıştık. Aslında bütün takımlar güç koşullarda çalışıyor. Özveri gerekiyor bütün amatör takımlar için. Büyük Şehir tesislerinde çalıştık, ama bizim için çok zordu koşullar. Soyunma odaları yoktu, oyuncular kulübelerde soyunuyordu. İdman dönemi kışa denk geliyordu. Saha denizin hemen yanındaydı. Esiyordu. Gece idmanları geç saatlere sarkıyor, oyuncular ancak gece yarısı evlerine dönebiliyordu. Anaları babaları beni arıyordu telefonla; çocuğum eve gelmedi diyordu.
 
İdman düzenimiz geçen yıl haftada üç kereydi. İlk maçımızdan son maçımıza kadar birincilik sevdasında değildik. Amaç bugün için semtteki gençlere spor yapmaları için olanak sunmaktı. İçlerinden iyi olanları bir yere taşımak da vardı amaç olarak. Ama birincil hedef semt gençlerine spor yapma imkanı sağlamaktı. Demek ki yetenekli-yeteneksiz ayrımında keskinleşmeden bu doğrultuda ilerlemesi gerekiyordu Davutpaşa’nın da, öteki amatör kulüplerin de.
 
Biz 2010-11 mevsiminde filiz oyuncularla yola çıktık. Filiz oyuncu demek, ilk defa lisans çıkartılmış oyuncu demek. Benim getirdiğim oyuncular hep filiz oyunculardı. Genelde 1993-96 doğumlu oyuncularla mücadele ettik.
 
Lige berbat başladık. Telsiz’e 5-0 yenildik. On gol yemediğimiz için sevinmiştik maç sonunda.İkinci maçımızda biraz toparlanmış, kendi sahamızda bu kez 2-1 yenilmiştik ama başarılı bir top oynamış ve son yarım saatte tek kaleye çevirmiştik oyunu. Sonra iki buçuk aylık bir zaman dilimi yetti bize; daha iyi, daha anlaşmış, daha güçlü bir takım olabilmemiz için. Son altı yedi maçta büyük form tutmuş, berabere kaldığımız takımları ezmiş, dört yediğimiz takımlara kafa tutup, dize getirmiştik.
 
Bu mevsim boyunca farklı bir savunma sistemi geliştirdik. Davutpaşa yıllardır libero-stoperli bir savunma uyguluyordu. Ben buna son verdim. Çünkü artık çağını tamamlamış bir anlayış bu. Küçük bir çaplı bir devrim gerçekleştirdim yani. İki stoper artık hareketli bir ikili oluşturuyor göbekte. Ama buna alışana kadar da epey güçlük çektik. Ama alışınca da iyi oldu. Ayağa pas yapmaya, oyun kurmaya başladık böylece. Belki çok puan kaybettik ama bunu pek önemsemiyorum ben. Benim amacım belli. Oyuncu yetiştirmek, yetenekli topçularımı üst liglere göndermek. Her sene sonuncu olalım, bu önemli değil; ama iyi kulüplere oyuncu gönderelim, bu çok önemli.
 
2010-11 mevsiminde kalecimiz Altan’dı; yetenekli bir kaleci kendisi. Libero gibi oynuyor ayrıca. Savunmayı çok öne çıkarıyoruz, bu özelliği önemli Altan’ın. Yedeği Murat’tı. Sağbek Furkan, solbek ise Adem’di; ikisi de filiz oyunculardı. Gülali Keleş de savunmanın sağında oynadı zaman zaman.  Ertan ile yan yana oynayan iki stoper Göksel ile Yunus Emre’ydi. Genç Yasin Emre’den de yararlandım arada sırada. Orta sahada Gani ile Barış’ı kullandık. Ama Gani’nin arka adalesi yırtıldığı için bir buçuk ay sakat kaldı. Gerektiği kadar verim alamadık kendisinden. Belki fizik gücü biraz zayıf ama çok iyi bir oyuncu. Transfer yapabilecek kadar iyi bir oyuncu. Barış 1993 doğumlu, filiz bir oyuncu. Orta sahanın yükünü neredeyse tek başına çekti. Çok yararlıydı. Erdi de katkıda bulundu orta sahaya, Furkan Karakaş da. Serhat Çoban sol kanatta oynadı. Dorukhan’dan da verim aldık arada sırada.Forvette santrforumuz Osman Kara’ydı. İlk yılıydı bu, biraz tecrübesizdi. Ama oynadıkça açıldı, gollerini sıraladı. Emrullah ve Emre Korkmaz adlı arkadaşlarımız da filiz oyunculardı. 1993 doğumluydular. Askerde olduğu için oynatamadığımız Mehmet Halıcı’nın yerinde ise Burak Arslan forvet arkasında hizmet sundu takıma.