VELİ ÖZTÜRK

 

Davutpaşa ailesinin en ağır abilerinden, yaşamına istikrar ve çalışkanlığın yön verdiği Veli Öztürk aynen Sıtkı Özcan abisi, Aydın Çetinkaya ve Turgay Özcan kardeşleri gibi Kastamonu kökenli. Ancak nedense memleketine bugüne kadar ayak basmamış.
 
Öztürk’ün Davutpaşalılığını uzamla da doğrulayabiliriz aslında. Dünyaya geldiği 10 Eylül 1955 tarihinden beri Davutpaşa Mahallesi’nden başka bir semtte ya da kentte oturmamış çünkü. Altmış sene boyunca, sadece doğduğu Kocayusuf Sokak, numara 41/1’den üç sokak yukarıya yani Hüseyin Kazım’a doğru sınırlı bir devini gerçekleştirmiş.
 
Baba Mustafa işçiymiş, anne Ayşe ise ev hanımı. Dört kardeşlermiş, Küçük Veli iki numara olarak doğmuş.
 
Öztürk’ün okul hayatı çok kısa sürmüş. Çünkü hayat okuluna atılması, para kazanması, pişmesi gerekiyormuş.Sorumluluklarını erken yüklenmesi gereken kahramanımız da üstüne düşenleri hiç mızmızlanmadan erkenden yüklenmiş. Uzunyusuf İlkokulu’ndan mezuniyet 1966 senesinde. Şehremeni Ortaokulu’na kayıt yaptıysa da Öztürk defter, önlük ve çanta üçlüsü yerine güle oynaya büyük dünyanın kaosunu seçmiş.
 
Öztürk heybesine muazzam yüklü bir iş yaşamı yerleştirmiş. Hem de tıka basa! Uzunyusuf’ta berber çıraklığıyla başlamış, Alipaşa’da yaylı yatakçıda devam etmiş, Cağaloğlu’nda İstanbul Matbaası’nda ter dökmüş. Askerliğin yolunu tutana kadar da top peşinde koşmuş.
 
İlkin mahalle takımlarında top tepmeye başlayan Öztürk, lisansını namı İstanbul sınırlarına taşan Yaylaspor’da almış. Öztürk’ün ayakları oldukça uğurlu gelmiş yeşil beyazlılara. 1972-73 mevsiminde ikinci amatörde mücadele eden ve kadrosunda İlker Akbaş ve Özcan Oalgibi yaman oyuncuları barındıran takım mevsimi şampiyonlukla kapamış.
 
Öztürk başarılı oyunlar çıkarınca ertesi sene Konyaspor’un yolunu tutmuş. Ama parasını alamayınca,antrenörFahrettinCansever elinden tutup üçüncü ligde yer alan Konya Ereğli’ye götürmüş onu.
 
Öztürk’ün bu yıllarda Çukurbostan’da çok etkin olduğunu belirtmem gerekiyor. Çünkü kıran kırana geçen ve binlerce seyirciyi bir araya getiren turnuva maçları hem semtte büyük bir etkinlik yaratırken, sayısız futbol adamı saha kenarında yetenekli topçu avına çıkarlarmış Çukurbostan’ın verimli tarlasında.
 
Öztürk’ün formasını giydiği Uzunyusuf takımı bu turnuvaların yıldız takımlarının başında gelirmiş. İlker Akbaş, İskender Keleş, Mehmet Çakıroğlu ve Yaşar bu ekibin yıldızlarıymış. En çok Davut Kılıç’ın yönetimindeki Karakaş ile çekişirlermiş. Kılıç, Enver Tuna, Yavuz Bentürk, Tahir Timur gibi aslarla dolu armadayla.
 
Öztürk’ü 1974/75 mevsiminde üçüncü lig takımlarından Alibeyköy’de görüyoruz. Çukurbostan’daki başarılı maçların sonunda göze girmiş belli ki. Antrenör Samim Emek 35 kişilik kadroda hemen bir yer ayırmış ona.
 
Askerlik günleri 1975 Aralık ayında başlıyor. 20 aylık uzun uğraşın ilk adımı Amasya. 15 günlük bir eğitimin ardından Öztürk’ün topçu özellikleri sınanınca hemen Celal Demirsoy, Doğan Atmaca, Feriköylü Celalettin Çavuş ve Karagümrüklü Tarık ile birlikte kentin üçüncü ligdeki takımında buluyor kendini. İki yıl futbol oynayarak geçiyor, takım da iyi neticeler alıyor.
 
1977 yazsonu hür hayata kavuşma. Yeniden yoğun iş yaşamı. Sultanhamam’da toptan kumaş işine giriyor Öztürk. 2000 yılına kadar 23 sene bu işi götürüyor. Yirmi birinci yüzyılın hemen başında ise, Artık sırası geldi, diyerek kendi işini kuruyor. Ava Tekstil. Yeni yer Yenikapı’da.
 
2005 senesi geldiğinde artık yoruldum diye düşünüyor olmalı Öztürk, çünkü 40 sene dolmuştur farklı mesleklerle, farklı etkinliklerle geçen zorlu yaşam mücadelesinde. Kepenkleri indiriyor böylece.
 
Öztürk’ün askerlik sonrası ayaktopu yaşantısına göz attığımızda 1980-81 mevsiminde Davutpaşa ile olan macerasını görüyoruz. Ama hem yoğun iş hayatı, hem de başlayan evliliği bunu engelliyor. Kalıcı olmuyor Davutpaşa serüveni. Hem de çok sevdiği Hayati Küçükçavdar abisi, Çok yeteneklisin, devam etmelisin diye genç oyuncuya ısrar ettiği halde. Dahası aynı dönemde, Çukurbostan’da yaptığı bir mahalle maçında tandon bağı kopunca profesyonel futbola elveda diyor genç yaşında. Ama halı sahalar seksenlerin ikinci yarısından itibaren yaygınlaştıkça yine hünerlerini göstermeye devam ediyor buralarda.
 
Öztürk futbolcu özelliklerini şöyle anlatıyor. ‘’Santrfordum aslında ama forvetin her tarafında oynardım. Sağ açıkta da, sol açıkta da. Çünkü hem güçlü ve süratliydim, hem de iki ayağımı kullanabiliyordum. Golcü özellik de taşıyordum, bu önemliydi. Yırtıcı olmama karşın kafa toplarında pek beceri sahibi değildim. Sertliğim topaydı, kasıtlı hareketlerden kaçınırdım. Bu nedenle çok az sarı kart gördüm. Bir kez kırmızı kart görmem ise hakemin yanlışıydı daha çok. Çünkü Alibeyköy’ün İzmirspor karşısında oynadığı maçta saha karışmış, bizden iki oyuncunun daha atıldığı olaylarda kim vurduya gitmiş, rakiplerin hakemi kışkırtmasıyla kendimi saha dışında bulmuştum’’
 
Öztürk’ün dünya evine girmesi 1981 yılında. Sigortacı Asuman hanım ile 20 yıl sürenbir birliktelik yaşamış. Ama yirmi birinci yüzyıla çift bekar girerek, yeni asırda yeni bir medeni hali yeğlemişler. 1982 doğumlu Arda ise Öztürk için bir gurur kaynağı. Yeditepe Üniversitesi tiyatro bölümünü bitiren jölesiz genç yiğit hem Haliç Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmış, hem de şu anda Yeditepe’de doktorasına devam etmekte. Dahası öğretim görevlisi olarak çalışıyor aynı okulda. Üstelik de üniversiteler arası en iyi yönetmen ödülünün de sahibi.
 
Öztürk kişilik özelliklerini şöyle sıralıyor. ‘’Yalanı sevmem, verdiğim sözlerden asla dönmem. Ama herkesten de bunu beklerim. Sakin biriyim. Ama kızdığımda gözüm hiçbir şeyi görmez.’’
 
Arda’nın aksine Baba Öztürk tiyatroyla ilgilenmiyor ama eskiden sinemaya gidermiş sık sık. Yerli filmleri yeğlermiş daha çok. Kemal Sunal favori oyuncusuymuş. Öztürk Serengil de gülümsetirmiş onu. Müzik denince Türk Sanat Müziği diyor ama tutkulu bir dinleyici değil.
 
Öztürk seksenlerin ortasında almış ehliyetini almış ama 2000 sonrası pek kullanmıyor. Semtten pek çıkmıyorum diyor. İlk arabası ise 65 model bir Wolswagen.
 
Öztürk yemek ayırt etmiyor, aşçılık özellikleri ise mükemmel. Sigara böreği ve karnıyarık yaptığında davetlilerin parmaklarını yediğini söylüyor.
 
Öztürk artık gazete okumuyor, eskiden Hürriyet okuruymuş. İzlediği televizyon kanalları CNN Türk, NTV ve TRT Haber. Daha çok haber ve spor izlencelerine bakınıyor.
 
Öztürk hayvanları uzaktan seviyor, özellikle kedileri. Gökhan Özcan gibi kucağına almıyor. Her sene yazları Güney’e inmeyi seviyor. Sarımsak’dan Alanya’ya kadar her koyu, körfezi avucunu içi gibi biliyor.
 
Davutpaşa ailesi içinde en çok Sıtkı Özcan, Ergin Külçeli, Özcan ve Hüseyin Güngör biraderler, Hayati Küçükçavdar, Zülfü Becerikli, Adnan Demirsoy, Davut Kılıç, Aydın Çetinkaya ve Turgay Özcan yakınlık kurdukları.
 
Öztürk 2015-16 mevsimi için Davutpaşa 1926’dan umutlu. Takımı güçlü buluyor ama henüz oyunlarını oturtmadılar diye ekliyor. Ama aynı umudu Türkiye ekonomisi için beslemiyor. Tünelin ucu aydınlık görünmüyor, dahası kimse de bu konuda öngörüde bulunamaz diye karamsar bir tablo çiziyor.