ÜNAL TUĞRAL

Kimdir ?
 



Esekapı kedilerinin sadece zeki ve teknik bir orta saha topçusu olmasıyla değil,  müziğe olan büyük yeteneğiyle de sevgisini kazanmış Ünal Tuğral abileri 4 Ocak 1957 tarihinde dünyaya gelmiş. Büyük gitarcı John McLaughlin ile aynı gün üflüyor, tercihen çilekli pastasının mumlarını.
 
Tuğral Cankurtaran doğumlu, ama yaşamının son yarım asrı Bakırköy’de, daha ayrıntılı söylersem Kartaltepe, Zuhuratbaba semtinde geçmiş. Bu nedenle kendisini Bakırköylü diye tanımlamak daha doğru. Yasin ve Gökmen Özdenak biraderler gibi.
 
Hediye anne ev hanımıymış, artık aramızda bulunmayan Mehmet baba ise balık kabzımalı. Üç kardeşler, ikisi erkek, biri kız.
 
Tuğral sırasıyla Cankurtaran İlkokuluve Bakırköy Ortaokulu’nu bitirmiş. 1972 senesinde öğrenimine hayat okulunda devam etmeyi yeğlemiş.
 
Ayaktopçuluğu1974 yılında sayısız genç yeteneğe yuva olan amatör Çelikspor’da başlamış. Bakırköy’ün değerli Şevki Hoca’sının denetiminde temel ilkeleri bu kulüpte kapmış. Sonra çalıştırıcısı ile birlikte Bakırköy takımına transfer olmuş. 1975-77 arasında yeşil siyahlıların A takımı için ter dökmüş.
 
1978 senesi askerlik günleriyle eşanlamlı. Bahriyeli Tuğral acemilik dönemini İskenderun’da geçirdikten sonra, İzmir’e gelmiş. Amatörlerin yenilmez armadası İzmir Denizgücü için denendiğinde, unutulmaz çalıştırıcı Şakir Kuruç beğenmiş onu. Ama şampiyonluklara abone olan mavi beyazlılar Tuğral’ın oynadığı mevsimlerde nedense beklenen sonuçları alamamış. Talihsizlik, kısmetsizlik diyelim.
                                     
1979 baharı oldukça neşe içinde geçmiş, terhis günleri çünkü. Bu kez amatörlerin güçlü ekibi Otomarsan’la anlaşıyor genç oyuncu. Hem ikinci, hem de birinci amatörde alınan art arda şampiyonluklar oldukça sevindirici. Oysa oyuncular kendi aralarında çalışıyorlar, bir hocaları bile yok.
 
Sonra güzel ve öğretici bir deneyim yaşıyor Tuğral. Sosyalizmi, insan haklarını, adalet duygularını futbolumuza yetmişlerde sokan, bunun da faturasını ağır ödeyen, dışlanan,Cimbom’un ve ulusal takımın sakallı sağaçığı Metin Kurt’un yönetimindeki Yedikule’de bir sene emek veriyor. İkinci kümede.
 
1983-84 mevsiminde, atılım yapmak isteyen Vefa Simtel takımıyla mukavele yapıyor. İkinci kümede yer alan yeşil beyazlıların çalıştırıcısı Suat Mamat. Şampiyonluğa ramak kalıyor ama Altay’a burun ile kaybediyorlar fotofinişte.
 
1984-85 mevsimi Tuğral’ı, üçüncü ligin güçlü takımı lacivert beyazlı Zeytinburnu’nun orta sahasında izliyoruz. İki yıl sürüyor bu deneyim, ikincisinde şampiyonluk kıl payı kaçıyor.
 
1986-87 mevsimi üçüncü kümeden düştüğümüz lanetli yıl ve Tuğral bu tatsız yıl içinde kiralık geliyor Davutpaşa takımına. Dimitri orta sahanın sağında, o ise solunda hizmet veriyor. Orhan Yüce, Miço, Demir, Muhittin, kaleci Cihat takım arkadaşları.
                                                   
1987 yazında rota başkan Selami Özdemir yönetiminde başarılı işler yapan Şehzadebaşı takımına çevriliyor. Üç sene kalıyor burada. İlkin ikinci, sonra da birinci amatörde alınan üst üste şampiyonluklar keyfini köpürtüyor Tuğral’ın.
 
1990 yazında geldiği, Ergin Demirören’in başkanlığındaki Süleymaniye Sirkeci’de üç mevsim geçiyor. Ekip küme düşmemeye oynuyor. Tatsız tuzsuz yıllar bunlar. Kaybolan yıllar.
 
1993 senesinde deneyimli Tuğral’ı bu kez Silivri bölgesinin Celaliye takımında izliyoruz.
 
1994 senesi resmin görüntüsü değişiyor. Parlak tonlar hakim oluyor çerçeveye. Gebze’nin birinci amatördeki temsilcisi Bayerspor’da yaşanan şampiyonlukla uzun bir ayaktopu yaşantısı sona eriyor.
 
Tuğral başarılı bir orta saha oyuncusuymuş. Oyun kurucu oynarmış daha çok. Sol ayağı çok iyiymiş. Sağı ve1.79 boyuna karşın, kafa topları orta kararmış. Gole dönükmüş epey. Toplara çok isabetle vururmuş çünkü. Duran topları hep o kullanırmış oynadığı takımlarda. Köşe atışlarını, penaltıları, serbest vuruşları. Tekniği ve zekasıyla oynarmış daha çok. Enerjisini ve gücünü doksan dakikaya yaymasını iyi bilirmiş. Bu nedenle son dakikalara sığdırdığı bir yığın golü varmış. 
 
Tuğral’ın iş hayatı erken başlıyor. Daha on altı yaşında babasının yanında, Azapkapı’daki halde, İstanbul balıkhanesinde kabzımallık yapıyor. Sonra top koşturduğu Otomarsan’da aynı zamanda çalışıyor da. Ardından, iki yıllık ganyan bayiliği.
 
Sonra Tuğral Bakırköy Belediyesi’ne giriyor 1996 yılında. 2005’e kadar burada çalışıyor, emeklilik de belediyeden.
 
Tuğral’ın dünya evine girişi 1982 senesinde.  Mercedes’ten emekli olan Fulya hanım ile birliktelikleri 31 yıldır sürüyor. Turizmci kızları Burçin 1985 doğumlu.
 
Tuğral Hürriyet ve Milliyet gazeteleri okuyor, televizyonda spor izlenceleri ve belgeseller seyrediyor. İnternet ve bilgisayar merakı sınırlı, sadece spor ile ilgileniyor.
 
Eşiyle sinemaya gitmekten hoşlanıyor, hareketli yabancı filmleri yeğliyor daha çok. Robert de Niro en beğendiği aktör.
 
Tuğral’ın en büyük merakı müzik. Müthiş bir kulağı var. İlkin kulağının becerisiyle söktüğü melodika çalıyor, sonra klavyelilere el atıyor. Evinin en fiyakalı köşesinde duran Yamaha PS 650 şimdi en büyük sevgilisi. Her türlü müziği dinliyor ve yorumluyor. Türk müziği de, yabancı pop da. Vurmalılara meraklı yeğeni Naci eşlik ediyor kendisine.
 
Kendisini tanımlarken, duygusallığının altını çiziyor. İnsanları severim, onlara çok değer veririm, diyor. Vefalı olduğunu, iyi bir aile babası kimliği taşıdığını, cömertliğini vurguluyor.
                             
Tuğral araba kullanıyor. Opel Corsa’sı var, modeli CDTI. 32 senedir araba sürüyor, temkinli bir şöför.
 
Seyahati seviyor, eşiyle yurtiçi ve yurtdışı gezilere çıkıyor. Fenerbahçe taraftarı. En beğendiği topçular Metin Kurt ve Alpaslan Eratlı.
 
Davutpaşa camiasından Davut Kılıç, Sıtkı Özcan ve Muhittin Boşat hala görüştüğü, öpüşüp koklaştığı arkadaşları.