UĞUR KARAASLAN


Kimdir ?
 
 


 


Davutpaşa’ya seksenli yılların başından itibaren sekiz dokuz yıl sadakatle hizmet eden, neredeyse tüm mevkilerde oynadığı için Esekapı kedilerince coker diye tanımlanan Uğur Karaaslan futbolculuk yaşantısını sadece kavuniçi kahverengi formayla geçirmiş olan top emekçilerinden biri.
 
Karaaslan aynen Davut Kılıç gibi, İsmet İnönü gibi, Kemal Sunal gibi Malatya kökenli. Yani baba Ali Osman’gilin ecdadı kayısı diyarına dayanıyor. Doğanyol’luymuşlar. Anne Meriç ise Manisalı, Yusuf Atılgan’ın, Nihal Yeğinobalı’nın memleketinden.  Dört kardeşmişler, üçü erkek, biri kız.
 
Recep Uğur Karaaslan 20 Ağustos 1972 doğumlu. Devler takvimine baktığımızda Uğur’un, Robert Plant, Isaac Hayes, James Pankow ve İsmail Tunçbilek gibi müthiş müzikçilerle aynı gün doğduğunu görüyoruz. Ama Karaaslan’ın yetenekleri ayaktopunda yoğunlaşmış, notalarda ve akorlarda değil.
 
Çapa İlköğretim Okulu, Fındıkzade Ortaokulu, Sultanahmet Ticaret Lisesi öğrenim gördüğü okullar. Lise mezuniyeti 1990 yılında.
 
Karaaslan’ı bir has bir Fındıkzadeli diye tanımlayabiliriz. Yaşamı Kızıl Elma’da geçmiş çünkü. Cevdet Paşa Caddesi ve Ahmet Vefik Paşa Caddesi 43 yıllık yaşamına tanıklık etmiş.
 
Futbol hayatı 1983 yılında Çukurbostan’da başlamış. Beğenilmiş ve Davutpaşa minik takımına davet edilmiş. İlk çalıştırıcısı Erdal Hoca. İki yıl minik, iki yıl yıldız, iki yıl 14-16, üç yıl da genç takımda oynamış. Erdoğan Hoca, Enver Tuna, Necati Savuran ve Muharrem Önen deneyimine deneyim katmışlar.
      
1991 kötü bir yıl kendisi için. Merdivenden çıkarken kaza geçirmiş, futbolu bırakmış bu nedenle.
 
Karaaslan ilkin sağaçıkmış, sonra savunmaya alınmış, stoper ve libero oynamış. Daha sonra solbekte görev sunmuş. Zamanla orta sahada oynamasını uygun görmüş kurmaylar. Sağ ayağı daha iyiymiş. Kafa toplarının ise en güçlü yanı olduğunu belirtiyor. Boyu 1.80 çünkü. Fizik gücüyle oynamış daha çok. Güçlü kuvvetliymiş. İdmanları kaçırmazmış, çalışmayı severmiş. Haftada üç gün çalıştığı gibi, Muharrem Önen zamanında ek antrenmanlara katılırmış.
 
1992 yılı ise askerlik günlerinin başlangıcını imliyor. Acemi birliği Kütahya, usta birliği ise Giresun. Jandarmaymış. Geçirdiği ameliyat nedeniyle bu iki yılı spordan uzak geçirmiş Karaaslan. Usta birliğinde zaman açık cezaevine, nöbete asker götürmekle geçmiş sakince.
 
Bu günlerde başka bir talihsizlik daha geçirmiş ne yazık ki. Akciğerlerinde su toplanmış. Rahatsızlığın etkisiyle çok zayıflamış, 55 kiloya inmiş. Askerlik dönüşü kendisini gören arkadaşları tanıyamamışlar. Tedavisi bir yıl sürmüş. Bu nedenle terhis sarkmış 1994 yılına.
        
Hür amiral olarak aramıza katıldığında bir muhasebe bürosuna girdiğini görüyoruz Uğur’un. Üç yıl sürmüş bu çalışma. 2000 yılında ise Şampiyon Kafe ortakları arasına katılmış. 1967/68 mevsiminin unutulmaz takımında haf olarak görev yapan Dilaver Şenyüz ve iki acar oğlu (İbrahim ve İsmail) ile ortaklığa soyunmuş Cevdet Paşa Caddesi’nde.
 
2003’te ise Uğur İnternet Kafe’yi kurmuş bu kez kendi başına. Türkçü Hamdullah Sokak, 12 numarada. Böylece bir Davutpaşa efsanesi Enver Tuna ile komşu olmuşlar. Mekan Köroğlu Kasabı’nın burnunun dibinde. İşler çok iyi gidiyormuş ama 2012 Eylül ayı bina satılınca, yeni malikler çıkarmışlar kendisini; tahliye etmişler.
 
Uğur Karaaslan Davutpaşa’nın ender bekarlarından. Niyeti varmış gerçi, ama kader kısmet işte, olmamış. Bekarlık sultanlık diyerek şimdilik pek şikayetçi gözükmüyor halinden.
 
Karaaslan’ın en büyük zevki yazlık hayatı, yüzmek ve futbol oynamak. Yazları yeğlediği yer Marmara Ereğli’sindeki Sultanköy. Ailesiyle birlikte gidiyor oraya havalar ısındığında.
 
Neşeli bir insanım, diye tanımlıyor kendisini, çevreme yardım etmeyi meslek edindim, diyor. Arkadaşları arasında aranan, sevilen biriymiş. Küçüğü kollarım, büyüğü sayarım, diye ekliyor.
                  
Uğur Karaaslan gezmeyi seviyor, arabası 2008 marka Toyoto’muş ama satmış geçenlerde. Müzik dendiğinde Türk Sanat Müziği ve ‘’slow parçalar’’ diyor. Sinema tutkunu. Ayda en az bir kere salonlara giriyor. Polisiye filmleri tercih ediyor. Yabancı olsun, yerli olsun. Ama yerlilere girerken konusuna bakıyor, inceliyor, hemen adım atmakta azıcık çekingen davranıyormuş.
 
Spor gazetelerini okuyor Karaaslan, bir de Sözcü. Tuttuğu takım Beşiktaş. Davutpaşa günlerinden pek arkadaşı kalmamış gibi ama Feysbuk üstünden eskilerden İlyas, Fatih, Birol ve Tarık ile iletişiyor. İçki sevmiyor, ama sosyal içici, cigarayı ise ağzına koymamış.
 
Yemek konusunda usta. Bekarlık kazandırmış ona bu yetiyi. En iyi yaptığı yemek sarma. Futbol oynadığı günlerdeki ilahı ise Beşiktaşlı Gökhan Keskin’miş. Sürekli maçlarına gidip incelermiş bu liberoyu.