TURGAY ERADLI



Kimdir ?
 
 




Turgay Eradlı’yı yolda görenler, yaşları kırk beşi aşmışsa ve gençliklerinde futbola ilgi duymuşlarsa eğer, kuşkusuz birbirine dönüp fısıldaşırlar. Aaaaa, Alpaslan Eratlı bu, nasıl da futbolcuların kıralıydı, nasıl da topçuların hasıydı, diye. Turgay Eradlı futbolumuzun yetiştirmiş olduğu en büyük yıldızın kardeşi. Müthiş bir benzerlik taşıyor abisiyle. Boy, pos, burun, yüz, gözler.
                
Turgay Eradlı özellikle belirtiyor ailenin seçtiği soyadının Eratlı değil, Eradlı olduğunu, bu ad Türkçemizin ses uyumuna aykırı da olsa. Ama Alpaslan’ın çamur deryası olan stadlarda bile, akıl almaz tekniğiyle formasını kirletmeden soyunma odasına dönmüş olduğunu hatırlarsak, bu aykırılığa kafamızı takmamız gerekiyor.
 
Turgay Eradlı 20 Şubat 1951 doğumlu, doğma büyüme Cerrahpaşalı. Ama Beylikdüzü’nde 2005 yılında almış olduğu daireye taşınmayı düşünüyor. Doğma büyüme Cerrahpaşalılığın da, bütün güzel şeyler gibi bir sonu olmalı, demek ki.
              
Eradlı Aksaray Mahmudiye İlkokulu ve Pertevniyal Lisesi’nde görmüş öğrenimini. Orta karar bir öğrenciymiş.
 
İki kardeşmişler evde. Şükriye anne ev hanımıymiş, Hamdi baba ise Deniz Yolları’nda çalışmış, sonra emekliliğini kazanmış bir emekçi.
 
Eradlı futbola 1968 senesinde başlamış. İkinci amatör kümedeki Cerrahpaşa’da bismillah demesi çok doğal elbette. İki  yıl oynamış burada. Mevkisi santrfor. 
 
1970 yılında İstanbulspor’a gelmiş. Abi 1968 yazında anlaşmıştı sarı siyahlı kulüple. Ön ayak olan da oymuş doğallıkla. Hasan hocanın gözetiminde amatör takımda yer almış genç Turgay. Bir yıl boyunca savunmadaymış.
 
1971 senesi askerlik döneminin başlangıcını imliyor. Acemi birliği Hatay, usta birliği ise Ankara Etimesgut. Jandarma birliğinde geçmiş günler. Jandarmagücü takımında bir buçuk yıl boyunca santrfor olarak forma ıslatmış. Antrenörü Yücel Seçkiner.
 
Terhis 1973 Mart ayında. Yeniden İstanbulspor deneyimi. A takımda bu kez, amatör olarak.
 
1974 yılında Abi Alpaslan bu kez kardeşini elinden tutarak Fenerbahçe kulübüne götürüyor. Üç yıl Fener’in amatör takımında ter döküyor Genç Turgay. Santrhaf görevini üstleniyor.
 
1977 yılında rota başkente çevriliyor, ikinci kümenin yeşil beyazlı Şekerspor’unda Turgay Eradlı. Dört yıl emek veriyor, sağ ve sol bek olarak.
 
1981 senesi Temmuz ayı Eradlı birinci küme takımlarından Adana Demirspor ile anlaşma yapıyor. Milli takımda aldığı arkası gelmez 1-0’lık şerefli yenilgiler ve çalıştırdığı her takımı bir aşağı kümeye göndermesiyle haklı ve şerefli bir ün yapan CoşkunÖzarı başında mavi lacililerin. İki ay boyunca yedekte bekleyen Eradlı bu kez Davutpaşa’nın yolunu tutuyor biraz bezgince. Davut Kılıç ön ayak oluyor bu Kasım transferine.
 
1982-84 yılları arasında Turgay Eradlı kavuniçi kahverengi renklere sol bek mevkisinde hizmet sunuyor. 1984 yazında takım amatör kümenin yolunu tuttuğunda Eradlı da yeniden semtinin takımına, Cerrahpaşa’ya dönüyor. 1988 senesine kadar orta haf olarak mücadele veriyor.
 
1989-90 mevsiminde ise Yeni Gayretspor’da görüyoruz deneyimli topçuyu. Eradlı’nın savunmanın ortasındaki gayretleri Yeni Gayret’i ikinci amatör kümede şampiyonluk da yaşatıyor. Güzel anılar bunlar. Antrenör Hüseyin Atik. Cerrahpaşa’nın muhtarı şu anda.
 
Turgay Eradlı’nın 1990 sonrası ise ticari hayatla iç içe geçiyor. Koka kola’da denetmen olarak çalışıyor 1990-2000 arası. Tam on yıl sevkiyat şefliği yapıyor Yeni Bosna’daki depoda. 2000 yılı emeklilik dönemi. Sonrasında zamanı Cerrahpaşa kulübünde geçiyor genelde.
 
Eradlı’nın mutlu bir aile yaşantısı var. 1982’de evlenmiş olduğu Nurhan hanımdan, 1986 yılında Nur isimli kızı dünyaya geliyor. Kadir Has’ta, İktisadi ve İdari Bilimler bölümünü bitiren Nur bugün Kanada’da mastırını yapıyor ve ailenin gururu konumunda.
 
Turgay Eradlı futbolcu biçemini anlatırken sağ ayağının daha güçlü olduğunu söylüyor. Şeker’deki teknik direktörü Selahattin Torkal ise onu nedense ters tarafa taşıyor; sol beke. Eradlı kafa toplarını pek sevmiyor, boyu 1.75. Ama çıktığında almasını beceriyor kafa toplarını. Çok teknik bir topçu, gücünden çok tekniğiyle altediyorforvetleri. Öyle diyor. Aynen abisi gibi. Sertlikten kaçıyor, efendiliği seçiyor. Abisi gibi. Saha içinde efendi ve düzgün bir oyuncu olduğunun altını çiziyor.
 
Sakinliği ve soğukkanlılığını saha dışında da koruduğunu belirtiyor Eradlı. Olaylara hemen tepki vermemesi ailenin genlerinden gelen bir özellik olmalı. Ne olumlu, ne de olumsuz tepki vermiyor hemen. Düşünüyor, taşınıyor uzun uzun. Uzlaştırıcı biri olduğunu söylüyor. Baba Hamdi de öyleydi diyor.
 
Aile içi ilişkileri sıcak. Eşi ve çocuğuna bağlı. Abi ise ilişki nedense mesafeli. Abi öyle istiyor, diyor.
 
Eradlı gezmeyi seven biri, eşiyle dolaşmayı seviyor. Televizyon izliyor, spor izlenceleri başta tabii. Yemek işlerinde çok usta değil. Ama salata ve çorba konularında bayağı iddaalı. Tas kebabına ve hünkarbeğendiye bayılıyor, müziklerden pek ayırım yapmasa da Türk Sanat müziği yapıtlarına daha çok açıyor kulaklarını.
 
Kendisi için örnek topçular sorulduğunda ise başta Alpaslan Eratlı olmak üzere, Cemil Turan, İskender Gönen ve Selçuk Yula’nın adlarını sayıyor.
 
Davutpaşa dönemini saygı ve sevgiyle hatırlıyor Turgay Eradlı. Anıları arasında Tekirdağ deplasmanı önemli bir yer tutuyor. 3-0 yenik bitirdiğimiz maçta İzmir bölgesi hakemi Nabi Kardelen’in berbat ve taraflı bir maç yönettiğini söylüyor. Bariz penaltımızı vermediğini, buna topluca itiraz edilirken ikinci golü yediğimizi ve pişmaniye gibi dağıldığımızı ekliyor.
 
Anıları arasında başka bir Tekirdağ maçı daha yer tutuyor. Vefa Stadında yaptığımız ve 3-1 yengimizle sonuçlanan maç bu. Asım’a yaptığı asisti ve başarılı santrforun bunu kafayla taçlandırması ona hala mutluluk veriyor.
 
Davutpaşa’da arkadaşlık çok güzeldi, saygılı ilişkiler yaşanıyordu, diyor otuz yılın ardından. Şükrü Ersoy da sevgiyle anımsadıklarından. Lüleburgaz deplasmanıyla ilgili bir anısı var. Biz 2-1 öndeyken bir gol yiyince Şükrü  Ersoy ayrılıyor staddan, öfkeleniyor. Başlıyor yürümeye, İstanbul yolunda. Otobüs maç sonrası yoldan alıyor deneyimli çalıştırıcıyı da, İstanbul’a kadar yürümekten kurtuluyor Ersoy.