TANER KARASAN



Kimdir ?

 



Esekapı kedileri Taner Karasan abilerini özellikle girişimciliği, cesareti ve üstlendiği işlerde gösterdiği çalışkanlık ve maharetiyle seviyor, alkışlıyor. Karasan’ı bir Fındıkzade çocuğu olarak nitelendirmek yanlış olmaz. 26 Nisan 1955 doğumlu, ailemizin boğalarından.
 
Karasan hayata Marmaris’te başlamış. İlk iki yıl muhtemelen ilkin annesinin kucağında kundakta, sonra bir sandalye ardında ayağa kalkma teşebbüsleriyle oyalandıktan sonra Sapanca’da görüyoruz minik Taner’i. 1964 senesi çok önemli çünkü Fındıkzade’ye ailenin hicretini imliyor. Cevdet Paşa Caddesi, Kimyon Sokak’a. 1971 senesi ise ailenin Kızıl Elma’ya taşınması. Zümrüt Apartmanı’nda 1987’e kadar yaşıyor genç Taner. Tabi arada Almanya serüveni var.
 
1987 senesi Karasan tilkinin kürkçü dükkanına döndüğü gibi yeniden Marmaris’in yolunu tutuyor. 28 senedir orada.
 
Marmarisli Saibe anne ev hanımı, Aksu Köy Enstitüsü mezunu, Antalya Kaşlı 0sman baba ise öğretmen. Dört kardeşler, ikisi erkek, ikisi kız. Küçük abla Ayten Özertik basketçi.
 
Sapanca’da Cemalettin Sami Paşa İlkokulu’nda dört sene, Alipaşa İlkokulu’nda beşinci sınıf, Davutpaşa Lisesi orta bölümde altı ay, Zeytinburnu İhsan Mermerci Orta Okulu, Sultanahmet  Sanat Enstitüsü döküm bölümü kahramanımızın ilk ve orta öğretimin aşamaları. 1971-72 yılı mezunu.
 
Karasan’ınDavutpaşa bağlantısını tahmin etmek güç değil. Cevdetpaşa Caddesi’nde oturan ve ayaktopuna meraklı bir çocuğun 1968 yılında Çukurbostan açılıp da, Rıdvan Şumlulu denetiminde yapılan seçmelere gitmemesi Carlos Santana’sız bir Santana gurubu düşlemek kadar abes çünkü. Karasan da seçmelere katılıyor ve beğeniliyor. Şumlulu ona 1968 yazsonujünyörlerin formasını teslim ediyor. Genç Taner’in takım arkadaşları İskender Keleş, Serdar Niğbolu, Necip Timurözü, SuhaKartallıoğlu, Cumhur Değer gibi yiğitler. Karasan’ı yetmişli yılların başında da genç takımımızda terlerken görüyoruz.
 
Ama Karasan’ın topçuluk hayatı ne yazık ki kısa sürüyor. Bir yandan halk oyunlarına duyduğu derin aşk, bir yandan da erken başlanan iş hayatı futbolculuk serüveninin önünü erken kesiyor.
 
Karasan sol ayaklı bir oyuncuymuş, forvette yer alırmış, hızlıymış, hırslıymış ama centilmenmiş de aynı zamanda.
 
Gelelim Karasan’ın halk oyunları geçmişine. Genç Taner Sultanahmet’in güreş takımında 52 ve 57 kilolarda güreşirken abisi halk oyunlarında deneyimli bir dansçıymış. Abi ve arkadaşları Cağaloğlu’nda çalışırlarmış. İlgi böylece aile içinde doğmuş, büyümüş, gelişmiş. Karasan yurdumuzun bütün yöre oyunlarını biliyor ve seviyor. Ama yeğledikleri Kafkas, Bitlis ve Ege zeybekleri. Tabi Artvin ve Karadeniz oyunlarını da unutmayalım. 
 
Askerlik günleri 1975 güzüyle, 1977 baharı arasında. Denizci Karasan’ın acemiliği İskenderun’da. Motor kursunu Derince’de görüyor, usta birliği ise Zonguldak Filyos radar üssünde.
 
İş hayatı lise sonrası başlıyor, Şirinevler’de su boruları ve çimento satımı işinde. İki yıl. Askerlik günleri öncesi.
 
Karasan’ı Karasan yapan şeylerden biri hiç kuşkusuz Almanya’da geçirdiği zorlu günler. 1979 yılı, Berlin’in yolunu tutuyor Genç Taner. Amacı okumak, mühendislik. Ama farklı nedenlerin zorlamasıyla bu öğrenim gerçekleşmiyor. Ama 1981 senesine kadar gördüğü dil kursları Almancasını geliştirmeye yarıyor. Sabahın ikisiyle beşi arasında da gazete dağıtımı yaparak çorba parasını çıkarıyor.
 
Ama bu dönemin en büyük kazancı hiç kuşkusuz Nurten Hanım oluyor. Berlin’de akrabalar aracılığıyla tanıştığı hayatının kadınıyla kahramanımızı İstanbul’da bir evlilik bekliyor!
 
Karasan 1981 yılında İstanbul’a dönünce, İkitelli’deki Dandi sakız ve Permaşarp jiletleri firmalarında satın alma bölümünde çalışmaya koyuluyor. 1987 senesine kadar süren bu uğraş sırasında kullandığı 50 NC Fiat midibüsün sahibi olmayı başarıyor çalışkan Taner. Böylece fabrika servisi ondan sorulur hale geliyor.
 
1987 senesinde kentin betonundan denize, doğaya kaçış gerçekleşiyor. Marmaris yıllarının başlangıcı. 28 sene boyunca farklı işlere bulaşıyor Karasan. Halk oyunları eğitmenliğinden, beş sene süren butik işletmeciliğine, üç sene süren Hoca’nın Yeri adlı restoran sahipliğine.
 
Karasan’ın Nurten Hanım ile dünya evine girişi 1981 yılında. Bu mutlu birlikteliğin meyvelerinden Duygu 1984 doğumlu, şu anda Maine’de sürdürüyor yaşamını. Osman Emre ise 1991 doğumlu, Ege Üniversitesi’nde basketbol eğitmenliği konusunda öğrenim görüyor, son senesi.
 
Nurten Hanım eşini şu cümlerle tanımlıyor. ‘’Taner çalışkandır, ailesine düşkündür, iyi huyludur, romantiktir, cömerttir. Sevdiği için canını verir. Yani benim için, çocukları için. Toplumsal ilişkileri mükemmeldir. En büyük hobisi balıkçılıktır. Denizi çok sever. Sekiz metrelik teknesiyle enginlere açılmak tutkusudur. Çok iyi araba kullanır. Honda cibini temkinli sürer, kaza nedir bilmez. Trafik kurallarına harfiyen uyar.’’
 
Karasan Sözcü gazetesi okuyor. Halk Tv izliyor. Sinemayla da arası iyi. Siyah beyaz Türk filmleri ve eski westernler vazgeçilmezleri. ClintEastwood ve John Wayne hayranı.
 
Bir ara restorancılık da yapan Karasan’ın yemeklerle arasının çok iyi olduğunu söylemek elbette şaşırtmayacak Esekapı’nın kuru mama peşinde umutsuzca koşan çilekeş kedilerini. Karasan’ın favorileri kebaplar, Adana, tandır, büryan filan. Küçük taş fırınında kendisi de mükemmel yapabiliyor bu enfes yemekleri. Nurten Hanım parmaklarını da yediğini söylüyor kocasının aşçılık marifeti bu ürünleri mideye indirirken.
 
Karasan’ın müzik zevki daha çok halk müziğimizle ilintili. Yöre ayırmıyor ama en çok sevdiği sanatçılar arasında Nurettin Çamlıdağ, Turan Engin ve İzzet Altınmeşe’yi sayıyor.
 
Karasan kendini sosyal demokrat olarak tanımlıyor. Türk ekonomisinin gidişatını berbat görüyor, Suriye politikamızın iflasını ise ağır sözlerle eleştiriyor.
 
Karasan Davutpaşa tarihine baktığında en beğendiği topçular arasında Engin Verel, Muharrem Önen, Alpaslan Eratlı ve Turgay Özcan’ı sayıyor. Ailemiz içinde en iyi ilişkileri ise İskender Keleş, Davut Kılıç, Sıtkı Özcan ve Serdar Niğbolu ile.