SUAT DALKILIÇ








Suat Dalkılıç Davutpaşa tarihinin önemli kalecilerinden biri. Kedi kalecilerinden hem de. Alipaşa kedileri onu, yaşlı ve güngörmüş amca ve dayılarından öğrenmiş oldukları bilgilerle, penaltı kurtarmakta mahir ve yetkin bir file bekçisi olarak tanıyor ve seviyorlar.

 

Suat Dalkılıç 28 Şubat 1954 doğumlu. İstanbul’un Şehremeni ilçesinde gelmiş dünyaya. Kara Ahmet Paşa İlkokulu ve Alaaddin Gövsa İlkokulu’nda harfleri tanımış, temel bilgileri almış, sonra devam etmemiş mektebe; hayatın en yüreğine doğru yolculuğa çıkmış.

 

Dalkılıç’ın babası serbest meslekten, Selanik kökenli; annesi ise ev hanımı. Çiftin on bir çocuğundan sekizi erkek, üçü ise kız. Ama ilginç olan şey aileden altı kaleci yetişmiş olması. Faik, İsmail, Refik, Muzaffer ve Mehmet Ali aynen Suat gibi kaleyi korumuşlar. Az rastlanan bir şey.

 

Dalkılıç okulu bırakınca hemen futbolun bağrına sarılmış, sıkı sıkıya yapışmış, bir daha da ayrılmamış. İlkin Topkapı’da lisansiye olmuş. 13-14 yaşlarında. Altmışların sonundayız. 1974 senesine kadar Topkapı’da kale bekçiliği yapmış, altyapıda, A takımda.

 

1974 senesi önemli, Dalkılıç Davutpaşa’ya geliyor. Davutpaşa’nın üçüncü kümeden düşüp, birinci amatörde oynamaya başladığı, Cevat Aksay başkanlığında profesyonel topçuların yerine amatörlerle yola devam etmeye koyulduğu karışık sene. Askerlik günlerine kadar amatör kümenin tozlu sahalarında bir direkten ötekine uçuyor Dalkılıç.

 

1979 senesi ise askere gittiği sene. Acemi birliği Ankara Mamak, usta birliği Siirt. Siirt’te tugay takımında sergiliyor becerisini. Başarıları bölük içinde. 1980 Aralık ayı terhis.

 

1981 yılında onu Davutpaşa’da görüyoruz. Terfi maçlarına katılıyor. İkinci kümeye yükselmeyi başaran ekipte. Dikkat çekici oyunları 1981-2 mevsiminde Malatya’ya sürüklüyor onu. Bir buçuk yıl kayısı diyarında izliyoruz Dalkılıç’ı. Unutulmazlardan İsmail Erdoğan ile takas yapılıyor.

 

1983 yılında ise yeniden Davutpaşa’da. İki yıl daha eldivenleri devralıyor. Devir Hadi Türkmen’in. İddialı başlayan ama savların sonucunu alamadığımız kaybolan yıllar.           

 

1985’de Dalkılıç amatöre dönüyor. Telsiz’e transfer oluyor. Yedi yıl burada kalıyor. 1992’de Altınova, 1993 Sitespor, 1994 Haznedar Güven derken 1995 yılında üçüncü kez geliyor Davutpaşa kulübüne. Bir yıl daha ter döküyor kavuniçi kahverengi renkler için.

 

1996 Altınova, 1997 Tozkoparan Birlikspor. Tozkoparan’da dokuz yıl kaleyi koruyor. 2006’da 52 yaşında futbolculuk faal yaşantısının bitimi.

 

Dalkılıç 2006 sonrası antrenörlüğe soyunuyor. En iyi bildiği iş bu çünkü. Altyapıları çalıştırıyor, gençlere bildiklerini öğretiyor. 2006-12 arasında kendisini semtinin takımında buluyoruz. Şehremenispor’da. İki yılı, A takımı çalıştıran, eskinin acar sağ açığı İsmail Erdoğan ile birlikte geçiyor.

                  

Dalkılıç çoğu Davutpaşalının aksine hiç evlenmemiş. İlk 11 yılını Şehremeni’de geçirdikten sonra, Tozkoparan’a gelmiş. 1965 yılında. Ve hiç ayrılmamış buradan. Bakırköy’ün Tozkoparan mahallesinden.

      

Dalkılıç’ın kaleciliğini General Kılıç şöyle tanımlıyor. ‘’Kalede çok konuşur, bağırıp durur. Savunmasını yönlendirir. Boyu 1.74’tür, kısadır kalecilik için ama pozisyon bilgisi, çevikliği ve zekasıyla bu açığını kapamasını bilir. Seksenli yılların başında üç kısa kalecinin parlaklığından bahsederdi futboldan anlayanlar. Trabzonlu Şenol, Bursalı Eser, Malatyalı Suat.

 

Suat yan toplara hakimdi. Kale sahasını iyi kontrol ederdi. Ayakları da mahirdi. Onu bir libero olarak görürdüm ben. Önünde oynayanlar rahat ederdi, arkalarına bakmazlardı.

 

Bir maç dışında, kırk yıla yaklaşan futbol yaşantısında kırmızı kart görmedi. Hırslıydı ama efendiliğini korumasını bilirdi. Lakabı Deli Suat’tı.

 

Saha içinde sert, hırçın ama yapıcıydı. Ama saha dışında çok uyumluydu. Kazanmaya şartlanmış bir kaleciydi. Takıma müthiş faydalıydı.’’

 

Suat Dalkılıç’ın bedenin her yanı kırıklar içinde. Çok korkusuz bir kaleci olduğu için gözünü budaktan sakınmamış, her yanı darbe almış böylece. Sık sık sakatlandığı için Davutpaşa’nın gururu Prof. Dr. Nail Kır ona Cerrahpaşa Hastanesi’nde özel bir oda ayırmış.

 

Dalkılıç’ın özellikle sağ elinin serçe parmağı ters dönük. Kendisi zaman geçirmek gerektiğinde, hakemlere bu parmağı göstererek sakat izlenimi, daha doğru yanılsaması yarattığını söylüyor gülümseyerek.

        

Dalkılıç’ın içki, cigara ve kumarı yokmuş. Gece hayatının da olmadığını ekliyor. Bütün yemekleri, seviyor. Ayırt etmiyor. Bekarlığın getirdiği alışkanlıkla harika yemekler yapıyormuş.

 

Futbol dışında sadece televizyon seyrettiğini söylüyor. Spor izlencelerini. Müzikte de ayırım yapmıyor, Türk ulusunun yüzde doksan dokuzu gibi en çok Türk sanat müziğini dinliyor.

 

Dalkılıç’ın ayırıcı özelliği uzun saçları. Hep uzundu diyor saçları için. Eyüplü Şevki ile birlikte uzun saçlı kaleciler arasında özel bir yer tuttuğunu belirtiyor. Gururla.

 

Davutpaşa’ya üç gelişinde de Davut Kılıç’ın katkısı olmuş. Çukurbostan’da yapılan turnuvalarda dikkat çekmiş. Kadri Aytaç’ın gözüne girmiş. Aytaç onun için özel bir yer tutuyor yaşamında.

 

Dalkılıç Davutpaşa camiasından en çok Davut Kılıç, Muhittin Boşat, Kamuran Atakan, Enver Tuna, İskender Keleş ve Numan Akay’ seviyor.

 

Kaleci olarak en çok Sabri Dino’yu beğeniyor. Kendine örnek aldığı tek kaleci o. Yetişmesinde emeği geçen antrenörler arasında ise Kadri Aytaç, Necmi Mutlu, Şükrü Ersoy, Sefer Türker, Nihat Atacan, Cengiz Turcen, Mustafa Serin’i sayıyor.

 

Davutpaşa anılarından en unutulmazı Eyüp maçı kuşkusuz. Rıdvan Şumlulu ve İlhan Draghor yönetiminde çıktığımız maçta iddaasızız. Rakip öyle değil. Eyüp yenerse şampiyon oluyor, ikinci kümeye çıkıyor; puan kaybetmesi halinde ise ezeli rakibimiz, korkulu rüyamız Galata ipi göğüslüyor. Genç bir takımla mücadele ediyoruz maçta. Doksan dakika boyunca direncimizi koruyoruz. Son dakikada penaltı kazanıyor Eyüp. Orta sahanın beyni Manço Muharrem atıyor. Suat Dalkılıç kurtarıyor. Galatalılar armağan olarak mükellef bir yemek ziyafeti sunuyor takımımıza.

 

Başka bir unutulmaz anı Malatya ile. Sene 1982, Elazığ ile düşmemek için çekişiyor Malatya. Ayrıca iki kent arasında tatsız bir düşmanlık mevcut. Sezonun son maçı bu iki takım arasında. Bir puan Malatya’ya yetiyor. İlk yarı berabere sürerken Elazığ penaltı kazanıyor, Ali Rıza’nın vuruşunu Suat çıkarıyor. Sonra Sefa’nın penaltısıyla öne geçiyor kayısı kentinin takımı. Sonra bir penaltı daha kazanıyor ev sahibi. Dalkılıç bu kez de kaptan Hacı’nın penaltısını çeliyor. Maç 1-1 bitiyor. Maç sonrası kıyamet. 44 numaralı plaka taşıyan bütün araçlar taşlanıyor, Malatya kafilesi camları hepten kırık bir otobüsle kente dönüyor.

 

Suat Dalkılıç penaltılardaki bu maharetini Kadri Aytaç’ın anlattığı bir yönteme borçlu olduğun söylüyor. İşin özü şu. Penaltıyı kullanacak oyuncunun destek ayağı hangi yöne bakıyorsa, penaltı da o yöne atılacaktır. Dalkılıç aksinin imkansız olduğunu beden diline başvurarak açıklıyor. Kurtarmış olduğu sayısız penaltıyı buna dikkat ederek başardığını söylüyor.