SEYFETTİN YILDIRIM





Fındıkzade kedileri Seyfettin Yıldırım abilerini 2014-15 mevsiminden bu yana hayranlıkla izliyorlar. Seyfettin Yıldırım ilkin birinci amatörden süper amatöre yükseldiğimiz bu mevsim içinde, daha doğrusu Eylül 2014 – Ocak 2015 arasındaki dört ay boyunca gösterdiği mükemmel futbol ile hemen sivrildi, ardından 2015-16 mevsiminde SAL’da başarılı maçlar çıkaran ve gurubunu ikincilikle tamamlayan ekipte de aynı başarıyı ve golcülüğünü devam ettirdi. Daha da güzeli, Yıldırım’ın 2016-17 sezonunda da yine aramızda olması.

 

Seyfo maçlardaki hırsı, yorulmak bilmeyişi, en zorlu karşılaşmalarda pozisyon bile yokken rakipten baskıyla kaptığı topları rakip filelere leblebi gibi göndermesi, köşe atışlarında ileri giden savunmacıların eksiklerini kapatması, kanatta hücuma çıkan karşıt beklere gereken tedbirleri almasıyla sadece gol yollarında değil, savunma bölgemizin de olmazsa olmazlarımızın başında geliyor.  

 

Seyfettin Yıldırım 17 Ocak 1991 Bayrampaşa doğumlu ve takımın oğlaklarından. Öğrenim hayatına Şair Baki İlköğretim Okulu’nda başladı. Anne Selime fabrika emekçisi,  baba Mehmet Ali ise terzi.

 

Yıldırım’ın futbola başlangıcı Bayrampaşa mahalle takımlarından Sancakspor’da oldu. Uğur Mumcu Kupası’nda gösterdiği başarılı oyunlarla hemen İstanbulspor’un dikkatini çekti ve sarı siyahlı kulübe transfer oldu. Uzan’lar yönetimdeydi o günlerde, güçlü takım süper ligdeydi. Seyfettin okulla birlikte futbolu götürmeye çalıştı.

 

Ama 2002’de iktidara gelen Ak Parti yönetimi Uzan’lara karşı savaş açınca, fillerin tepişmesinden çimenler zarar gördüğü için, Seyfettin’i de etkiledi bu kapışma. Genç Parti’nin barajın altında kalışı, Uzanlar’ın yaptıkları yolsuzlukların, vergi borçlarının üstüne gidilmesi genç topçu için İstanbulspor macerasının sonu demek oldu. Uzan’lara art arda vurulan darbeler, bir imparatorluğu enkaza dönüştürdü,  İstanbulspor’u hazin durumlara soktu. Yıldızlar ekibinin yüzü bir anda solmuş, güçlü armada alt kümelere yuvarlanmaya başlamıştı.

 

Seyfettin de böylece kendini bu kaosun içinde, altyapı sorumlusu Ahmet Bayraktar ile birlikte Batı Trakya’da buldu. Futbol eğitimini Batı Trakya’da aldı. Kulübe yakın olmak amacıyla Zeytinburnu Endüstrisi Meslek Lisesi’nde öğrenim gördü. Lise bitene kadar Batı Trakya için ter döktü.

 

Yıldırım üniversite çağı geldiğinde Düzce’nin yolunu tuttu. Bir yandan okudu, bir yandan da Düzce Belediyespor ile antrenmanlara çıkarak kendini beğendirdi. Üç buçuk sene Belediye formasını giydi. Sonuncu sene devre arasında Düzcespor’a yumuşak geçiş yaptı. Harekette bereket oldu. Çünkü Düzcespor sezon sonunda şampiyon olarak bölgesel amatöre çıkmayı başarmıştı.

 

Bu arada dört yıllık Düzce serüveni mutlu sona ulaştı ve Seyfettin diplomasını aldı.  Genç topçu İstanbul’a dönüş yaptı.   Mutlu bir rastlantı da, Yıldırım’ın altyapı arkadaşı Ömer Neşet Günaydın aracılığıyla Deniz Atak ile görüşmesiydi. Çünkü Atak genç ve atak öğrencisine Davutpaşa 1926 formasını giydirmeye karar vermişti bu görüşme sonunda. Böylece Seyfo bir yıl içinde yeni bir başarıya imzasını atacaktı.

 

Seyfettin Yıldırım 2014-15 mevsiminde, birinci amatörün 11.gurubunda yaptığımız on altı maçın tamamında da forma giydi. Tüm maçlarda canını dişine takarak oynadı ve Alipaşa ahalisinden tam not aldı. Gösterdiği mücadele ve yaptığı asistlerin dışında da tam 10 gol atarak ekibin en golcü oyuncusu kimliğini kazandı. Seyfettin’in gollerinden birer tanesi Haliç, Pazariçi Köprülü ve CFS Bağcılar fileleriyle kucaklaşırken, ikişer tanesi Bağcılar Gençlergücü ve Bayrampaşa Teknik, üç tanesi de Altınyıldız kalelerini buldu. Galiba en değerlisi CFS maçında bizi 2-1 öne geçirendi ama hepsi birbirinden güzeldi. 

 

Davutpaşa 1926 ailesinin deneyimli üyesi Dev Kaleci Bediz Baysal’ın Seyfo ile görüşleri şöyle. ‘’ Seyfettin’in futbolculuğunu mükemmel buluyorum. Davutpaşa’nın efsane solaçığı Necati Balaban’a benzetiyorum onun futbol biçemini. Biraz da Galatasaray’ın yetmişlerdeki bilinçli sağaçığı Metin Kurt’a. Ama futbolculuğu kadar sevdiğim tarafı bu çocuğun efendiliği, iyi huyluluğu.

 

Maçta tanışmıştım babası Mehmet Ali Bey ile. Seyfettin şahane oynuyor, bu doğuştan bir yetenek, dedim. Ama çok da terbiyeli bir çocuk oğlunuz. Demek ki kendisini çok iyi yetiştirmişsiniz, sizi tebrik ediyorum. Efendiliğini sizden almış olmalı. Elini sıktım, öpüştük.

 

Seyfettin’in çok iyi bulduğum bir yönü de takımın en golcü topçusu olmasına karşın, savunmaya gel dendiğinde koşup gelmesi. Oysa hepimiz top oynadık, golcülere geriye gelmesi söylendiğinde, oralı bile olmazlar genelde.

 

Seyfettin’in maçlarda katkısı bence yüzde yetmişti. Özellikle karşı atağa çıktığımızda, önünde boş alan bulduğunda durdurulması zor bir oyuncuydu. Katkılarıyla takımı da hemen havaya sokabiliyordu. Seyretmesi de zevk veren bir futbolcu ayrıca. Aramızda yıllarca kalması umut ve dileğiyle!’’  

 

Şimdi yetenekli ve çalışkan hocamız Deniz Atak’a vereyim mikrofonu, bakalım değerli oyuncusu için neler diyecek?

 

‘’Seyfettin benim Batı Trakya’dan öğrencimdi seneler öncesinde.  Çabukluğuyla Rüzgarın Oğlu lakabını anasının ak sütü gibi hak eden bir oyuncu. Ama bu hız ve çabukluğa teknik özelliklerini de ekleyebilmiş olmasını ben çok önemsiyorum. Dahası Seyfettin süratine gol becerisini de katabilmiş bir topçu. Oysa hepimiz biliriz, süratli oyuncular çoğu kez son noktada bitirici vuruşları yapmakta beceri eksikliğine sahiptir. Seyfettin’in bu saydığım özelliklerine bir de dayanıklılığını eklemek istiyorum. Çünkü çok güçlü biri aynı zamanda. Kuvveti, sahadaki mücadelelerde ayakta kalma yetisi üst düzeyde.

 

Seyfettin’in sol ayağı daha kuvvetli, ama sağ ayağını da bence yeterli derecede kullanabiliyor. Boyu 1.72 olmasına karşın kafa toplarında da, zamanlama yeteneği çok gelişkin olduğu için kendisinden bir karış uzun rakiplere üstünlük sağlayabiliyor. Bu sene ondan hem sol açık, hem de santrfor arkası olarak çok verim aldık.

 

Mevsim başında takımda sol ayaklı en az dokuz oyuncumuz vardı ama Seyfettin’in İstanbul’a geleceğini duyduğumda hemen kendisiyle çalışmak istedim. Abartmıyorum, ekibimde 18 sol ayaklı olsa, 19. solak olarak bile aramızda olmasını isterdim.

 

Seyfettin’in en harika yanlarından biri de ‘’ağzı var dili yok’’ türünden müthiş efendi bir çocuk olması. Bu belki Davutpaşa 1926 ailesi dışında, başka bir takımda, suskun kaldığı için hakkının yenmesine yol açabilir, aleyhine işleyebilirdi ama aramızda böyle bir şey elbette hiç yaşanmadı. Seyfettin’in ilk maçlardan itibaren gösterdiği devamlılık, duyduğu memnuniyetin bir göstergesi diyebilirim kolayca. Ben onu bu bağlamda dört dörtlük, daha doğrusu dört beşlik biri olarak tanımlıyorum!

 

Sözün özü gelecek sene süper amatörde mutlaka çalışmak istediğim bir Davutpaşa 1926 yiğiti Seyfo.’’     

 

Son sözü Alipaşa ahalisinin has temsilcisi Vedat Arda’ya bırakayım. ‘’Seyfo Davutpaşa 1926’nın gül bebeği. Onun süper amatöre çıkışımızdaki katkısı çok büyük. Ben kendisini takımın beyni olarak görüyorum. Tüm Alipaşa ahalisi ve Fındıkzade kedileri Seyfo’yu çok seviyoruz. Dürüstlüğünü, şirinliğini, topçuluğunu öve öve bitiremiyoruz. Seyfo’nun takımı defalarca tek başına sırtladığı günler oldu. Bunları unutamam asla. Kendisine ömür boyu başarı ve mutluluklar diliyorum kendim, ailem ve Beylikdüzü kanaryaları adına.’’smile emoticon