SAİT ÖZYEDİERLER




SAİT ÖZYEDİERLER (1913-20.10.1994)
 
Özyedierler soyadı Davutpaşa 1926 tarihinde çok önemli bir yer tutuyor. Çünkü Adil, Sait, Şemsettin ve Tahsin Özyedierler kardeşler futbolcu, teknik adam ve yönetici kimliğinde kahverengi-kavuniçi renklere hizmet etmiş yiğitler. Bunlara ek olarak, Sait Özyedierler’in oğlu, yönetim kurulu üyemiz Sayın Can Özyedierler de günümüzde kulübe destek olmakta, katkı sunmakta.
 
Semtteki lakabıyla söylersek Sait Baba 1913 yılında İstanbul’da doğdu. Yaşamı Alipaşa ve Fındıkzade sınırları içinde geçti. HekimoğluAlipaşa İlkokulu’nu bitirdikten sonra, bir süre bir meslek lisesine gitti, sonra mektebi bıraktı;  hayat okulundan pekiyiyle mezun oldu.
 
Ayşe Anne ev hanımıydı, Saraybosna’dan 1893 senesinde yurdumuza gelen Salih Baba ise torna ustası. Sait Baba yedi kardeşti. Büyükten küçüğe sayarsak; Emin, Nuri, Sabiha, Sait, Şemsettin, Adil ve Tahsin.
 
Sait Baba küçükken, yaramaz bir çocuktu. Bir gün Alipaşa’da bulutlara uzanan bir elektrik direğine tırmandığında, elektrik akımına yakalandı ve metrelerce yükseklikten yere çakıldı. Ama eve döndüğünde kimseye ses etmedi durumu. Çünkü babası Salih Bey çok sert ve aksi bir adamdı ve Küçük Sait’in elektrik direkleriyle tehlikeli flörtünün dayakla mükafatlandırılması kuvvetle olasıydı! Ama geçen günler içinde ağrılar dayanılmaz bir hal alınca, doktora gidildi ve Küçük Sait’in kaburgalarının kırık olduğu anlaşıldı. Bu tatsız kaza, ilerleyen yıllarda Sait Baba’ya bir kambur yükleyecekti ne yazık ki.
 
CHP çizgisinde, sosyal bir demokrat olan Sait Özyedierler ellili yılların ikinci yarısına kadar, Alipaşa’da bir meyhane işletti. Adnan Menderes iktidarının ceberrut yıllarıydı. Bir gün Sait Baba siyasi bir tartışmada, dönemin polisleriyle girdiği kavgada komiseri hırpaladı, bu nedenle gözaltına alındı. Mimlenmişti artık. Olay sonrası meslek değiştirdi. Kendisini bundan sonra rahat bırakmayacaklardı çünkü.
 
Sait Baba böylece Cağaloğlu’ndaki Sağlık Müdürlüğü’nde işe başladı. Emekli olana kadar orada çalıştı. Semtin yoksul insanlarının sorunlarına derman getirdiği için de, lakabı bu dönemde oluşmuştu. Herkes Sait Baba demeye başlamıştı kendisine.
 
Sağlık Müdürlüğü günlerinde Sait Baba garaj sorumlusuydu. Sonradan başına bayağı dert olmuş Chevrolet’sini ustalıkla kullanıyordu.
 
Sait Baba Davutpaşa’ya gönülden bağlı olan taraftar olmanın ötesinde, yoksul bütçesinin yettiğince kulübüne katkıda bulunur, maçlarına kaçırmadan giderdi.
 
Sait Babanın futbol dışında bir aşkı yoktu. Arada kahveye iner, hoşkin oynamasını severdi. Ama üstüne başına özen gösterir, kıraathaneye bile kıravatla girerdi.
 
Sait Babanın semtteki kankaları Nevbahar Mahallesi muhtarı Kesekağıdı Lütfü, Bahriyeli Seyfi, Selahattin Civez ve Kemal Batıyel’di.
 
Oğul Can babasını şöyle tanımlıyor. ‘’Babam kendi halinde, yardımsever bir adamdı. Güzel bir adamdı üstelik, hala burnumda tüter. CHP’liydi, sosyal demokrattı. Orta halli biriydi. Ama kaderin kötü bir oyunu, benim 32.yaş günümde dünyaya veda etmişti 20 Ekim 1994 günü.
 
Babamın Davutpaşa takımı içinde sevdiği özel oyuncular vardı. En çok Dev Kaleci Bediz Baysal’a hayrandı. Bediz Abi bir Uşak maçında, kırık kolla penaltı kurtarmıştı. Bunu sık sık konuşurduk aramızda. Ali Evren, Ayı Mehmet, Yavuz Bentürk, Tahir Temur ve Enver Tuna da çok sevdiği topçulardı.’’
 
Hava Albayı Mahir Yağızer defterlerinde şöyle tanıtıyor Sait Babayı. ‘’Bu soyadını taşıyan yedi kardeşten dördü Davutpaşa’da oynadı ve kulüple yakından ilgilendi. B takımında futbola başlayan Sait, idarecilik hayatında da Davutpaşa’ya faydalı oldu. Kulübün menfaatini her şeyden üstün gördüğü için muhitte çok sevilir. Dürüst, terbiyeli, çok koyu bir Davutpaşalıdır. Divan icra heyetinde vazifelidir.’’