REMZİ KARAOK






Alipaşa kedileri Davutpaşa forması altında sadece tek bir yıl, yani görkemli  1967/68 mevsimi boyunca top koşturmasına karşın Remzi Karaok’u hala hatırlıyor ve sık sık söz ediyorlar bu acar forvetten. Karaok’un belleklere kazınışı ayaktopu yetilerinin üstün oluşundan değil kuşkusuz. Söylemek bile fazla, ‘’bir Alex değil o’’. Karaok’un belleklere kazınışı, unutulmaz 1967/68 mevsiminde kendisinin Rafet Vural, Selçuk Toker ve Zihni Aydın ile birlikte takımımızın ‘’vurucu timinde’’ yer alması nedeniyle elbette. 
 
İlkin o günleri hem gözleri ışıldayarak sevinçle (takımdaki arkadaşlık havası nedeniyle), hem de çok hüzünlenerek (ortalığı savaş alanına çeviren Anadolu kulüplerinin bilinçsiz yönetici, seyirci ve topçuları yüzünden) anan Selçuk Toker’in yinelediği bir cümleye kulak verelim. ‘’Rakip seyirciler bize hep küfrederlerdi. Gavur gibi bakarlardı takımıza. Bize kefere derlerdi, Rum diye, Ermeni diye hakaret ederlerdi.’’ 
 
İşte bu çok olumsuz ve güvenliksiz koşullarda rakiplerin üzerimizde sürekli hissettirdikleri baskıyı, yani soyunma odalarına girilerek yapılan tacizleri, hakemlere verilen gözdağlarını, şiddete varan sataşmaları düşündüğümüzde, takımımızın ayakta dimdik ve dirençli kalmasına yardımcı olan güçlü kuvvetli oyuncularımızın önemini bugün kolayca değerlendirebiliriz. İşte bu dörtlü (Rafet, Selçuk, Zihni ve Remzi) de her koşulda tekmeye kafa uzatmış,  saldırganlara gereken cevabı şiddete de başvurarak vermiş ama hiçbir koşulda boyun eğmemiş ve Davutpaşa tarihinin en çok sahadan atılanları arasında başköşeleri almıştı.       
 
Karaok’un hayata gözlerini açışı hiç terketmediği semti Karagümrük’te. 23 Ağustos 1944 doğumlu. Karagümrük İlk ve Ortaokulu’nda aldığı eğitimin ardından erken yaşlarda hayata atılmış. Yedi kardeşler. 
 
Karaok 14-15 yaşlarında semtinin Küçük Şeytanlar diye anılan kulübünde sergilemeye başlamış hünerlerini. Birkaç yılın ardından Karagümrük genç takımına gelmiş. Bir yıl burada forma terlettikten sonra büyükleri onu A takımı kadrosuna almışlar. Aydın, Tarık, Baba Recep, Doğan, Tuncay gibi takım arkadaşları olmuş bu günlerde Karaok’un. Askerlik öncesi kendisini Ankara Şekerspor’da görüyoruz.  
 
Askerlik günleri 1964-66 arası. Burdur’da yapmış vatani hizmetini. Karagücü’nde futbolunu sürdürmüş bu süre içinde.  
 
Remzi Karaok futbolcu biçemini şöyle anlatıyor. ‘’Süratli bir topçuydum. Sol ayağım çok iyiydi. Soliç ve solaçık mevkilerinde yer alırdım. Sağ ayağım biraz zayıftı. Kafa toplarında da şöyle böyleydim. Enerjiktim. Toplara da iyi vururdum. Mücadeleden hiç kaçmazdım. Sertlikle yıldırılacak biri değildim. Üstüne üstüne giderdim rakiplerin.’’
 
Karaok bu kez de kişisel özelliklerinden bahsetsin. ‘’Aksi biriydim. Kolay dalaşırdım. Ama arkadaş canlısıydım da. Dostlarımı asla bırakmadım. Bırakmam da.’’   
 
Askerlik sonrası Karagümrük’ün güçlü kadrosunda yer alıyor Karaok. Mevsim 1966/67. Özellikle ikinci yarıda harikalar yaratan ve şampiyon Mersin’i bile Vefa Stadı’nda yenmeyi başaran ekibin Cengiz-İlhan-Yılmaz’dan oluşan ileri üçlüsünde pek forma şansı bulamayan genç oyuncuyu 1967/68 mevsiminde Davutpaşa’da izliyoruz. 
 
1967 yazında Karaok Topkapı’daki Takkeciler sahasında top koşturuyor. Değerli başkan Müfit Değer bu korkusuz genci görüyor, atak futbolunu beğeniyor. Teklif yapıyor maç sonrası. Karaok ilkin geleneksel tersliğiyle bu ‘’yaşlı amcayı’’ terslese de, sonra kabul ettiğini söylüyor yapılan uygun teklifi. Böylece formamızı giymeye başlıyor. 
 
Karaok 1967/68 mevsimi boyunca soliç mevkisinde yer alıyor, Necati Balaban’ın oynamadığı karşılaşmalarda da solaçık olarak görev yapıyor. Üç de golü var. Üçünü de deplasmanlarda kaydediyor. 2-3’lük Kırıkkale, 2-1’lik Elazığ, 1-1’lik Lüleburgaz maçlarında. Ama iki kez de kırmızı kart görüyor, arkadaşlarını yalnız bırakıyor.
 
Karaok’un bu dönemdeki en yakın arkadaşları Rafet Vural ve Selçuk Toker. Ama Rafet’in yeri başka. Çünkü Vural sağ haf oynuyor genellikle. Ve Karaok’un önüne lokum gibi paslar yuvarlıyor. Çok da iyi anlaşıyorlar saha dışında da. İçtikleri ayrı gitmiyor. 
 
Takımızda mevsim sonunda yaşanan maddi sıkıntılar 1968 yazında bir  dağılmaya neden oluyor. Başarılı  oyuncuların (Alpaslan, Rafet, Savaş, İbrahim vd..) ayrıldıklarına tanık oluyoruz bu sıcak yaz. Bu kargaşada Karaok da kendini Altınay kulübünde buluyor. 1968/69 mevsimi Altınay amatör kümede, İstanbul emniyet müdürü Fuat Uzun da başkanları. Remzi beş bin lira karşılığında transfer oluyor. 
 
Bir yıl geçtikten sonra bu kez kankası Rafet Vural araya giriyor ve Karadeniz’in mor beyazlı temsilcisi Orduspor’un yolunu tutuyor. 1969/70 mevsimi başında Rafet arkadaşını evinde konuk ediyor. Yöneticileri ikna ediyor. Samsunspor ile yapılan hazırlık maçında Karaok iyi bir oyun çıkarınca anlaşma yapılıyor, genç oyuncu istediği parayı cebine koyuyor. 50 bin lira bayağı büyük para. Karaok hemen Altınay’a beş bin lirasını iade ediyor, yirmi de top hediye ediyor. 
 
1970/71 mevsiminde bu kez Konya İdman Yurdu’nda forma ıslatıyor acar topçu. Yeşil beyazlılar üçüncü kümede. Karagümrük semtinden sevgili kankası Hasan Gültekin getiriyor buraya. Ama Karaok Konya’ya pek ısınamıyor. Bir yıl geçtikten sonra dönüyor İstanbul’a. 
 
1971/72 mevsimi Feriköy’de perde iniyor, futbol bitiyor. Sonrasında ticaretle uğraştığını söylüyor Karaok. Sadece bunu diyor.
 
Dünya evine 1970 senesinde giriyor. Nermin hanım ile. Üç kızı var bu birliktelikten. Beş de torunu olduğunu ekliyor. 
 
Remzi Karaok geçmişe baktığında futbol yaşantısı boyunca hep çilekeşlik yaptığını düşünüyor. Topla yatıp, topla kalktığını, buna karşın koşulların sürekli  olumsuz olması nedeniyle beklentilerini karşılayamadığını söylüyor.