RAMAZAN UĞUR




Doğrusunu söylemek gerekirse, Alipaşa kedileri Ramazan Uğur abilerini 1973 senesinden talihsiz bir maçta, Vefa Stadı’nın çamurlarına batmış, mutsuz bir file bekçisi görüntüsüyle hatırlıyorlar ve hüzne benzeyen duygularla anıyorlar onu. Ramazan Uğur abileri yetenekli bir kaleci olmasına karşın takımımızda çok kısa bir zaman geçirmiş çünkü. 
 
28 Haziran 1949 doğumlu Uğur’un hayatı iki semtte geçmiş. Yaşamının ilk 25 senesi Cerrahpaşa, son 39 senesi ise Zeytinburnu’nda. Ama o kendisini bir Cerrahpaşa çocuğu olarak tanımlıyor. 
 
Artık aramızda olmayan anababadan Emine anne ev hanımı, Sadullah baba ise köyde çiftçiymiş. Uğur ailesi Bursa Orhangazi ilçesinin Gürleyi Cedit köyünden. Aşağı Gürle diye biliniyor bugün bu köy. Çocuklar beş kardeş, ikisi erkek, üçü kız. 
 
Uğur’un öğrenim yılları epey kısa. Hekimoğlu  Alipaşa İlkokulu’nda iki yıl, Hobyarlı Ahmet Paşa İlkokulu’nda ise üç yıl geçmiş. Doğruca hayat mektebine atılmış ardından. İş yerlerinin yoğun olduğu Beyazıt’ta ufak tefek işlerde çalışmış küçük yaşlardan itibaren. 
 
Futbola başlangıç mahalle arasında olmuş. Cerrahpaşa sokaklarında. 1968 ilk kez Sirkeci forması giydiği yıl. İkinci amatör kümedeymiş o sırada bu köklü kulüp. A takımda yer bulmuş 19 yaşındaki Uğur. Antrenörleri Hami Pazarbaşı ve Münir Şen’in yönetiminde sıkı çalışmış.  Şampiyon olan takımın kalesinde güvenli bir duvar örmüş. Birinci amatörde de bir yıl kaleci kazağını geçirmiş bedenine. 
 
1971 senesi, askerlik günlerinin başlangıcı. Acemilik Isparta, piyade. Usta birliği ise Ankara Muhafız Alayı. Bölük komutanının gözüne girdiği için kantinde görev almış, ağır işlere koşturulmamış. Çünkü yerde bulduğu yüklü parayla dolu cüzdanı anında götürüp sahibine vermişmiş. 
 
1972 Aralık ayı terhis olmuş. Sirkeci’ye dönmüş. Üç direk arasında güven veren maçlar çıkarmış. İki başarılı kaleciyi hemen yedeğe çekmiş (Erkin ve Aleko). 
 
Yaz ayları geldiğinde Davutpaşa başkanı Nejat Ayberk’e önerilmiş. Cerrahpaşa’nın bu gözcü profesörü de genç semtlisini almış kavuniçi kahverengi renklere. 1973-4 mevsimi başında antrenör Mustafa Yürür kendisini çok beğenmiş, şans tanımış. Genç Muharrem Önen ve İbrahim Yazıcı ilk iki maçta yedek kulübesinde oturmuş. 
 
Rize deplasmanı umut verici bir başlangıç olmuş. Güçlü bir deplasmanı 2-2 ile geçmiş, bir puanı hanemize yazdırmışız. İkinci haftaki Tarsus İdman Yurdu karşılaşması ise ne yazık ki bir çuval inciri berbat etmiş. Vefa Stadı’nın balçıkla kaplı iğrenç zemini genç kaleciye tuzaklar hazırlamış. Şanssız gününde yakalanan takımımız da 0-4 yenilgiyle tanışmış. Mustafa Yürür faturayı Uğur’a kesip, kendisine yedek kulübesini gösterdiğinde yetenekli file bekçisi kulüpten ayrılmış, antrenmanlara gelmemiş, Ben yedek durmam, demiş. Ve bir sene futbol oynamamış. 
 
1975-7 arası için tilkinin kürkçü dükkanına dönüşü diyebiliriz. Ramazan Uğur Sirkeci’de. 1977 yılında  futbola elveda.
 
Ramazan Uğur kalecilik biçemini şöyle betimliyor. ‘’Gözüpek bir kaleciydim. On sekizin dışından pek gol yemezdim. Reflekslerim çok iyiydi. En büyük eksiğim zamanlama hatalarımdı. Rakip forvetlerle karşı karşıya kaldığım pozisyonlarda da zayıf kalırdım. Ama kaleciliği çok seviyordum. Gece gündüz top peşinde koşardım. Mahalle aralarında bir köşeden bir köşeye atlar dururdum. Bir hocam olmadı, herşeyi kendim keşfettim. İyi kalecileri izleyerek kaleciliğin temel ilkelerini öğrendim. Turgay Şeren, Ali Artuner, Ali Filibeli, İlie Datcu çok beğendiğim, kendime örnek aldığım kalecilerdi. Boyum 1.77’ydi. Ayaklarımı iyi kullanırdım.  Antrenmanlarda santrfor mevkisinde oynardım.’’     
 
Uğur için özel topçulardan biri mahalle arkadaşı, büyük usta Alpaslan Eratlı. Onunla ilgili çok tatlı anıları var. 16-18 yaşlarındayken Cerrahpaşa’nın topçu gençleri kendi aralarında mahallede beşerli altışarlı maçlar yaparlarmış. Alpaslan aşağı mahalleden oynarmış, Ramazan da yukarıdan. Bayrak maçı denirmiş çok iddialı maçlara. Kazanan kaybedenden bayrak alırmış. Alpaslan oynadığında yukarı mahalleliler isyan eder, maçlara çıkmazmış. Yenilmekten korkarak. 
 
Ramazan Uğur’un iş hayatı 1973 yılında başlıyor.  Sirkeci takımındaki iki yönetici aynı zamanda Zeytinburnu’ndaki bir tekstil fabrikasının da yöneticileriymiş. Yıldız Çamaşır’ın. Uğur bu fabrikada tam 18 yıl amirlik, memurluk yapmış.  
 
Uğur 1990 senesinde iş değiştiriyor. Polipropilen maddeden yapılan jüt çuvallar üreten ve ihraç eden bir şirkette müdürlük yapıyor. ‘’Big bag’’ adı verilen çuvallar toz maden taşımada kullanılıyor ve 1,5-2 tonluk. 1994 senesine kadar sürüyor bu.      
 
1994 yılı uzun çalışma hayatının bitimi. Emeklilik günleri SSK’dan. Erken başlıyor Uğur, uzun yol alıyor, Harç bitti, yapı paydos, diyor. 
 
1976 senesi ise mutlu bir birlikteliğin başlangıcını imliyor. Kadriye hanım ile dünya evine girişi bu sene. 37 yıldır bir aradalar. Üç sağlıklı kız Gülşah (1977), Gülcan (1981) ve Gül (1983) evliliğin verimli ürünleri. 
 
Uğur Hürriyet okuyor, spor kanallarını izliyor, yolculuklarla arası eskiden iyiymiş, şimdi değil. Kalecilik günlerinden kalma boyun ve bel fıtıkları zorluyor bedenini. 2000 ve 2001 yıllarında girdiği boyun fıtığı ameliyatlarının sonucu yeterli olmamış ki bugünlerde yeni bir ameliyata hazırlanıyor. Beli için fizik tedavileri yeterli neyse ki. 
 
Uğur maçlara gidiyor, Cerrahpaşa’da zaman zaman yöneticilik yapıyor. Takımının bu seneki başarılı neticelerinden memnun. 
 
Uğur Türk Sanat Müziği dinliyor, siyasetle ilgilenmiyor, çevre sorunlarına da uzaktan yadırgı gözlerle bakıyor. Davutpaşa camiasından ise sadece Davut Kılıç ile yakın bir arkadaşlık içinde.   
 
 
       





ramazan_uÄŸur[1].docx