ORHAN SEZER

 






Orhan Sezer Davutpaşa 1926 ailesinin Ulvi Yetergil ve Necati Civez ile birlikte en yaşlı üç üyesinden birisi. Ama onun bir özelliği var. Fındıkzade kedileri Orhan abilerini sık sık görüyorlar ve kendisi Cevdetpaşa Caddesi’nde oturduğu için hem lokalimizde, hem de maçlarda elini sıkabiliyorlar kirli patileriyle.
 
Sezer 10 Ekim 1931 Bursa doğumlu. Çukulatalı doğum günü pastasının mumlarını Eşref Yetiş ve Hasan Limanoğlu ile birlikte aynı gün üflüyor. Çok hareketli bir çocukluk geçirmiş, kentten kente sürüklenmiş. Mustafa Lütfü Baba hakimmiş çünkü. Şakire Anne ev hanımıymış, beş kardeşlerden biri kız dördü erkekmiş.
 
Bursa, Edirne, Mersin, Antalya’nın Ermenek ilçesi, İstanbul Haseki Kuyulu Sokak, Haseki Tevfik Fikret Sokak, Yeşilköy uzun bir Almanya yaşantısı da olan Sezer’in ayağının bastığı kentlerden Esekapı kedilerinin bana aktarmış oldukları. Eksik yazdıysam kusur koca kafalı mırnavların. Benim bildiğim sadece Sezer abimizin Cevdetpaşa’da, Papatya Apartmanı’nda otuz senedir yaşadığı.
 
Fatih’teki Mahmudiye İlkokulu ve Anadolu’daki sayısız ilköğretim mektebi Sezer’in ilköğrenimini aldığı yerler. Orta öğrenim ise ilkin Davutpaşa Ortaokulu, sonra Pertevniyal Lisesi’nde. Sezer 1955 yılında mezun olmuş.
 
Mezuniyet tarihi Selçuk Toker abimizi feci kıskandırabilir. Çünkü sayısız çift dikişli sağlam bir öğrenim görmekle övünen Selçuk abimiz, Orhan Sezer’in 24 yaşında liseyi bitirmiş olduğunu öğrenince kıskançlıktan tırnaklarını  yiyebilir! El elden üstündür ama! Sezer bu gecikmeyi çok yaramaz, haylaz ve avare oluşuyla açıklıyor, tabi babasının da aşırı hoşgörüsüyle.
 
Sezer’in spor hayatı Haseki’de Savaşspor’da başlamış. Kırklı yıllardayız. 1944 diye ayrıntıya gireyim. Bediz Baysal, Davut Kılıç, Zihni Aydın ve Rafet Vural henüz doğmuşlar. Daha kundaktalar. Orhan Sezer bu gayrıfedere takımla sayısız maçta yer almış; yazlık ya da turnuva karşılaşmalarda.
 
Sezer’in askerlik yılları 1955-57 arası. Acemilik Ankara’da, usta birliği ise Denizli’de yedek subay olarak.
 
Sezer 1957-60 arasını ise Bayer Türkiye mümessili olarak geçirmiş. İş yeri Sirkeci’deymiş. Müşteri temaslarıyla uğraşırmış gün boyu.
 
Altmışlı yılların başında Sezer’i bu kezAlmanya’da görüyoruz. Beş yıl boyunca Bayer Leverkusen ve Münih kentlerinde Agfa firmasında. Hem fotoğrafçılıkla ilgili eğitim alıyor, hem de bu büyük şirkette çalışıyor. Sonra Türkiye’ye dönüyor ve Agfa’nın mümessili olarak devam ediyor meslek hayatına. 1965-85 arası tam 20 yıl büyük bir istikrarla emeğini sunuyor Almanlara. Emeklilik 1985’de.
 
1985 sonrası yani son 30 sene daha çok yolculuklarla ve fotoğrafçılık etkinlikleriyle dolu. Hem de tıka basa. Buna son elli yılda tüm Sezer ailesinin vekilliğini de eklersek, Sezer’in yoğunluğunu anlayabiliriz. İnsanlarla uğraşması zor zanaat çünkü. Hapislikten bile zor zanaat hatta! Alipaşa kedileri öyle buyuruyor. İnanmak boynumun borcu!
 
Yetmişlerin başında fotoğraf meraklısı Tuncay Hanım ile evlenen Sezer’in bir kızı var bu evlilikten. 1973 doğumlu Zeynep, Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi mezunu. İngilizce hocalığı yapıyor yıllardır. Şu an Sisler Ülkesi’nde yaşıyor aynen Şerif Çekiçler ve Cem Önen gibi.
 
Sezer’in Davutpaşa ilişkisini tahmin etmesi zor değil. Davutpaşa Ortaokulu’ndan mezun çünkü. Okuldayken kırklı yıllarda maçlarımıza da gidermiş. İstanbul Birinci Ligi’ndeki maçlarımızdan birçoğunu izlemiş. 1942-44 arası. Sonra yıllar geçmiş, lokalCevdetpaşa’nın yanı başına, Tutya Sokak’a 2013 Kasım ayında taşınınca yeniden kulübüne uğramaya başlamış.
 
Sezer’in bir başka ilginç uğraşı günlük tutmak. 1954 yılından beri yani tam 62 senedir tutuyor güncesini. Sayısız defter doldurmuş. Her konuda yazmış; Yılmaz Verit’i kıskandıracak aşk şiirleri, Ali Filler’i hasetten çatlatacak ekonomik yorumlar, Hüseyin Güngör’ü imrendirecek toplumsal gözlemler, Davut Kılıç’a saç baş yolduracak kıssadan hisseler, daha neler neler.
 
Sezer’in 1972’deki evliliği 12 sene sürmüş, sonra boşanmış ve Yeşilköy’den taşınıp Cevdetpaşa’ya gelmiş. Bekarlık sultanlık savsözüne harfiyen bağlı tam otuz senedir.
 
Sezer Klasik Türk Müziği hayranı. Münir Nurettin Selçuk, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla ve Zeki Müren’i hala büyük bir beğeniyle dinliyor. 1950-70 arası Taksim Belediye’nin müdavimiymiş.
 
Sezer sinema ve tiyatroya gençliğinde sık sık gidermiş. Atlas, Emek, Yeni Melek, Aksaray’daki Bulvar Tiyatrosu özlemle andığı mekanlar.
 
Sezer otuz yıldır bekar yaşadığı için her şey geliyor elinden. Atalarımız mahrumiyet icadın atasıdır demişler. Sezer de bunun şahane bir örneği. Marangozluktan, elektrik işlerine kadar öğrenmiş her şeyi. Eli falçata, tornavida, bulaşık bezi, deterjan ve yemek malzemeleri tutmayı eşit ölçüde beceriyor. Ama nedense direksiyon tutmamış o becerikli eller. Ehliyet bile almaması Sezer’in ilginç özelliklerinden biri. Ama iyi bir yazlıkçı. Gençliğinde Yeşilköy’de girermiş denize, otuz yıldır Ayvalık, Burhaniye favori yazlık mekanı. Başarılı bir yüzücü olduğunu söylüyor gururla.
 
Sezer aynen Atilla Demir ve Turgay Özcan gibi ailemizin hayvansever üyelerinden. Haseki’deyken her türlü hayvanı beslemişler ailece, kocaman bahçeliymiş evleri. Ayrıca meyve sebze de ekerlermiş. 50-60 tavuk, 20 kaz, kedi, köpek, sansar, keçi dolaşırlarmış el ele.
 
Hayvan sevgisini insan sevgisinin karşıtı sanan dangıldangıl dangalaklara inat Sezer’de insan sevgisi de tavan yapmış kendisini bildi bileli. Sayısız çocuk okutmuş, yetiştirmiş. Onlarla oyun oynamış; yurttaşlık, çevre, doğa sevgisi aşılamış hepsine. Çocuklara oyun oynattığı yerler arasında Tutye Parkı’nı da sayıyor.
 
Sezer Cumhuriyet gazetesi okuru, sosyal demokrat, Türkiye’nin siyasal ve ekonomik durumu hakkında pek aydınlık düşüncelere sahip değil, kaygı duyuyor yarınımızdan.