ORHAN İREN




Esekapı kedileri Orhan İren abilerini çok başarılı bir iş adamı kimliğiyle olduğu kadar, 1981-83 yılları arasında takımımız ikinci ligde oynarken yaptığı başkanlıkla da tanıyor.
 
İren 20 Haziran 1946 doğumlu has bir Alipaşa çocuğu. Yaşamının ilk on senesini, kulübümüzün eski lokalininbulunduğu Shell benzin istasyonunun karşısındaki Değirmen Sokak’ta geçirmiş. 1956’da Menderes’in istimlakı İren ailesinin yaşadığı konağın yıkılmasıyla sonlanmış. Konak  Davutpaşa ile Alipaşa camileri arasındaymış. Aile Kocamustafapaşa’ya taşınmışardından. İren on yıl da bu semtte yaşamış.
 
İren’in ataları Çerkes kökenli, 300 sene önce Kafkasya’dan gelmişler. Erkekler  çoğunlukla subaymış.  Edip Korhan Dede binbaşıymış, Çanakkale’de şehit olmuş. Mustafa Sait Baba da dedeler geleneğini sürdürüp Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirmiş. Ama yüzbaşı olduğunda ordudan ayrılıp Alipaşa’da bir bakkal dükkanı açmış. Semiha Anne ise ev hanımıymış. Sekiz kardeş varmış ailede, beşi kız, üçü erkek. Orhan İren serinin en sonuncusu. Abilerden 1926 doğumlu Kemal ve 1937 doğumlu Doğan da Davutpaşa 1926 forması giymişler gençliklerinde.
 
24.İlkokul ve Davutpaşa Ortaokulu İren’in ilk ve orta öğrenimini yapmış olduğu okullar. 1960 yılındaki mezuniyet sonrası İren hemen çalışma hayatına atılmış ve yaşam merdivenlerini hızla tırmanmaya koyulmuş. Tahtakale’deki Kahraman Matbaası 1966 yılına kadar çalıştığı ilk ekmek teknesi.
 
1966 yılı askerlik yıllarının başlangıcını imliyor. Tam 24 ay sürmüş vatani hizmet, İren denizciymiş. Acemilik İzmir Poligon’da. Sonra Genç Orhan Yassıada’da muhabere ve telsiz konusunda kurs görmüş. Usta birliği Ankara Elmadağ’da Atom İstasyonu.
 
Askerlik dönüşü 22 yaşında kendi işini kuran İren 1968-83 yılları arasında Kocamustafapaşa’da yaşamış. 1983-2003 arası Florya Şenlikköy’de geçen yıllar sonrası Asya Yakası insanı olmuş. Şimdilik son durak bu. 2003’den beri İren Suadiye’de.
 
1968 senesi, dünyanın eşitlik, adalet, özgürlük ve aşk çığlıklarıyla inlediği o kutsal yıl,İren’in kendi işini kurduğuna tanıklık ediyor Esekapı’nın koca kafalı mırnavları. Bir mücellithane ve matbaa bu. Yıldız Mücellithanesi. Mekan Tahtakale’de.
 
İren ileriyi gören bir iş adamı olmuş hep. Yenilikler peşindeymiş sürekli. Spiralli defterleri ülkeye getiren ilk ithalatçı o olmuş. Dahası özgün makinaları da ithal edip yurtiçi imalata da girişmiş seneler ilerledikçe. Bir başka yeniliği de otomatik zarf makinaları getirtmesi olmuş. Böylece kısa zamanda kağıt piyasasında ilk beşe girmeyi başarmış. 15 yıl sürmüş bu uğraşı.
 
1983 yılında İren’in başına hem iyi hem de kötü şeyler geliyor. Mide kanamasını bu yıl geçiriyor. Anonim şirket hisselerini satıp inşaat sektörüne girişi de aynı yıl. 21 yıllık bir deneyim de otel ve konut yapımıyla geçiyor böylece. Faal iş hayatının noktalanması 2014 senesinde.
 
İren’in dünya evine girişi 1972’de. Yalovalı Ayşıl Hanım ile kurulan mutlu birliktelik teklemeden gelmiş günümüze. Üç de parlak ürün İren’lerin sayısını arttırmış. 1972 doğumlu Korhan yüksek mimar, 1975’li Işıl matematikçi, 1983’lü İrem ise halkla ilişkiler uzman. Ama Baba Orhan kızının Miami’de pilot eğitimi de aldığını ekliyor gözleri pırıldayarak.
 
İren’in bu yoğun iş hayatının yanında gençlik yıllarında spor da yaptığını ekleyeyim. Futbol ve halter dallarında ter dökmüş gençlik çağında. Askerlik sırasında da devam etmiş bu etkinlikler.
 
Ama asıl tutku ayaktopuna elbette. Dahası İren’in başkanlık deneyimi Davutpaşa 1926 ile sınırlı değil.1971-72 yıllarında Kocamustafapaşa, 1985 senesinde de Çelikspor’da başkanlık görevlerini üstlenmiş. Bunu da kendisindeki liderlik özelliğiyle ilişkilendiriyor.
 
İren’in çok sevdiği bir uğraşı da çiçek ve sebze yetiştirmek. Bahçe işlerine bayılıyor. Yazlık Bodrum, Kara İncir’de.
 
İren ailemizin önemli gezginlerinden. Başkanımız Ertuğrul Aydos ile yarışabilir bu alanda. İren iş nedeniyle Anadolu topraklarını karış karış gezdiğini söylüyor, ama sadece Şark değil, Garp toprakları da ona aşina. Özellikle Almanya, Bulgaristan, Fransa, Yugoslavya, Yunanistan.
 
İren mükemmel bir sürücü. Ehliyetini 1974 yılında almış. Cibi Hyundai. Müzik vazgeçilmezi her Türk gibi. Daha çok Türk Sanat Müziği dinliyor. Mustafa Sağyaşar ve Zeki Müren cd’lerini koyuyor cibinin müzik setine daha çok.
 
İren sinemayı televizyondan izliyor, dizilerle arası bayağı iyi. Şimdilerde Diriliş vazgeçilmezi. Ama internet ve bilgisayar kullanıcısı değil.
 
İren’in siyasi görüşlerini liberal diye tanımlamak olanaklı. Sağa yakın ama özgürlüklerin kısıtlanmasından ve tavan yapan yolsuzluklardan yakınan bir liberal o.
 
İren kadim bir Hürriyet okuru. Gazete okumak hayatının olmazsa olmazlarından. İki gazete okuduğunu, her birine ikişer saat zaman ayırdığını söylüyor. İkinci gazetesi değişiyormuş ara ara, bazen Milliyet, bazen Sabah, bazen Sözcü.
 
İren’in başkanlığımızı yaptığı yıllar tarihimizin oldukça önemli seneleri. Çünkü 1981-83 yılları arasında takımımız ikinci ligde mücadele veriyor. İren başkanlığı alış sebebini ilkin kadim Alipaşalılıkla ilişkilendiriyor. Teklifin yakın arkadaşları Hayati Küçükçavdar, Necati Balaban, Bahri Aybastı’dan geldiğini belirtiyor. Yönetim kurulundaki üyelerin de semtteki dostları olduğunun altını çiziyor. Armatör olan, Cengiz 1 ve Cengiz 2 adlı gemilerin sahibi Erol Türkmen asbaşkan, Selçuk Alagöz halkla ilişkiler, Hadi Türkmen genel sekreter, Bahri Aybastı muhasebeyle ilgilenirdi diyor. Necati Balaban, Nail Kır ve Nejat Ayberk bu güçlü yönetimin öteki isimleri.
 
İren yakın arkadaşı Selçuk Alagöz’ü iyicil duygularla hatırlıyor. Aslen aynen General Kılıç gibi Malatyalı olan Alagöz’ün babasının (Bahattin Alagöz) da, 24. İlkokul’da başöğretmen olduğunu, ellili yıllarda Davutpaşa yönetiminde yer aldığını söylüyor. Dahası Selçuk Alagöz, Yıldız Anonim Şirketi’nde Orhan İren’in ortağı konumundaymış ayrıca.
 
İren o günlerden söz ederken asla parasal sıkıntı çekilmediğini, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden kiralanan Çukurbostan’ın bir futbolcu tarlası olduğunu, kaliteli topçularla takımlar oluşturulduğunu, sık sık kamplara girildiğini, oyunculara Fenerbahçe’nin verdiği kadar primlerin ödendiğini, Davutpaşa’nın A, genç, altyapı ve amatör takımlarıyla örnek bir görüntü çizdiğini ifade ediyor. Küme düşme nedenlerine gelince, kısa kesiyor, ‘otorite eksikliği’ diye özetliyor.
 
İren’in sayısız anısı var bu dönemden ama özellikle iki tanesini anlatıyor Fındıkzade kedileri için! İkisi de küme düştüğümüz 1982-83 mevsimine ait.
 
İlki Süleymaniye Sirkeci maçıyla ilgili.İki takım da düşme potasında. Maç öncesi S.Sirkeci başkanı Ergin Demirören bizimkilere haber yolluyor yüklü bir nakit eşliğinde! Helalleşelim, anlaşalım; birer puan iki taraf için de iyi, diye. İren kabul etmiyor çünkü takımımızın yeneceğinden adı kadar emin! Ama maç başladığında görüyor ki hakem abuk subuk kararlar veriyor. Dahası attığımız buz gibi golü saymıyor. Dahası kalecimiz İlhami de tuhaf iki gol yemez mi! Maç sonu deliye dönen başkan, Mercedes’inin yanında sakinleşmeye çalışırken, asker kökenli hakemlerin staddan ayrıldıklarını görüyor. Tekme tokat girişiyor hepsine. Sonuç İren’in bir yıl müsabakalardan men edilmesi oluyor!
 
İkinci öykü daha acıklı. 2-2 biten Lüleburgaz maçıyla ilgili. Deplasmanda oynadığımız karşılaşma çok hadiseli geçiyor. Çünkü rakip seyirci yapılmadık rezillik bırakmıyor. Maç boyunca sahaya koca koca taşlar yağıyor. Neyse ki hakem çok babayiğit çıkıyor da bir puanı kurtarıyoruz. Ama İren’in satın aldığı birkaç Lüleburgaz oyuncusu da bu kazanımda bayağı etkili oluyor!!
 
Dönüşte otobüste çalıştırıcımız Şükrü Ersoy oyuncularını tebrik edip, teşekkürlerini sunduğunda, İren dayanamayıp haykırıyor. Sen asıl bana teşekkür et, ben aldım tek puanı! Gururlu Ersoy da bu itirafın ardından takımı bırakıyor, görevinden istifa ediyor.