NAİL KIR



 


 

Prof. Dr. Nail Kır kahverengi kavuniçi renklerle haşır neşir olmuş değerlerin en büyüklerinden biri.Onu bazıları sadece Şeytan Rıdvan’ı kesmiş biçmiş bir cerraha indirgeseler de, Kır’ın hacmi ve cüssesi bayağı ağır ve ancak kocaman bir yaşam öyküsünün sayfalarında anlaşılacak cinsten.
 
Ulusumuzun emekçilerinin başına balyoz gibi inen 24 Ocak kararlarını ve Uğur Mumcu’nun bizzat yüce devletimiz tarafından katliningerçekleştiği günü imlediği için hepimizin tiksintiyle baktığı 24 Ocak günü Kır’ın 1945 yılında dünyaya geldiği günle örtüştüğü için biraz yumuşuyor sanki!!!!Yani Kır’ın nüfus kağıdına bakan biri bu yanılsamayla gülümseyebilir. Yanılsama diyorum çünkü Kır aslında, takımın ağır toplarının çoğunun doğduğu yıl gelmiş dünyaya. Yani 1944 yılında. Aynen Dev kaleci Bediz Baysal, General Davut Kılıç, acımasız savunmacı Zihni Aydın ve röveşataların en yükseğini yapan Rafet Vural gibi. Eylül ayı diyor Kır doğduğu ay için, demek ki yüzde yetmiş başak (iş ciddiyeti, sertliği, tutarlılığı başakları anımsatıyor), yüzde otuz terazi (terazilerin hüznünü içinde gizliyor, saklı tutuyor olabilir). 
 
Doğum Silivri’nin köyü Bekirköy’de. Aile 1952 yılında Hekimoğlu Alipaşa’ya taşınmış. Seyit Ömer Mahallesi’ne.  Fındıkzade, Çapa ve Levent semtleri Kır’ın ikamet etmiş olduğu öteki semtler.
 
Bekirköy İlkokulu, Hekimoğlu Alipaşa İlkokulu, Davutpaşa Ortaokulu (1955-59), Pertevniyal Lisesi (1959-62), 1967 yılında Çapa ve Cerrahpaşa bölünmesine giden İstanbul Tıp Fakültesi (1962-68) Kır’ın hayatının ilk 23 yılında gitmiş olduğu okullar.
 
Kır’ın babası Hasan Bey İstanbul’a geldiğinde Akala pamuk fabrikasında çalışmaya başlamış işçi olarak. Sonra İnan Sigorta’da memuriyet yılları (1956). Anne ev hanımı. Kır’ın küçük kardeşi Özcan da Davutpaşa’da başarılı futboluyla göz dolduruyor yetmişlerin ortalarında. 14 yaş küçük kendisinden Özcan. Abi Nail kardeşi eve top peşinde koştuğu için geciktiğinde, çıkıyor sokağa, Özcan’ı eve getirmek için kovalıyor dakikalarca, dört dönüyorlar mahalleyi.
 
1968-74 arasını ihtisas seneleri olarak tanımlayabiliriz Kır için. Cerrahpaşa ortopedide geçiyor bu dönem.
 
1975 kısa devre askerlik yapılıyor. Ankara Etimesgut’ta zırhlı birlikte; sonra Çorlu’da askeri hastane.
 
Yeniden Cerrahpaşa’ya dönüş. Sonra 1979-80 yılları: İngiltere’nin sisli ve puslu havası. Bitmeyen yağmurlar. Kır Liverpool Tıp Fakültesi’nde. Misafir öğretim görevlisi. Sonra yeniden Cerrahpaşa, tilki ve kürk ilişkisi. Önce doçentlik (1982), sonra profesörlük (1989). 1998 yılına kadar öğretim görevliliği
 
1998-2001 yılları arasında Kır’ı ortopedi ve travmatoloji ana bilim dalında başkanlık yaparken görüyoruz. 2012’nin 24 Ocak günü üniversiteden emeklilik. 67 yaş sınırı neden oluyor bu emekliliğe.
 
Kır 1974 yılında evleniyor Selma hanım ile. İki kız çocuğu dünyaya geliyor bu mutlu birliktelikten.
 
Nail Kır kendini ‘tertipli, riyakar olmayan, iş disiplinli, aldığı işi en iyi bitirmek isteyen, kimseyi yarı yolda bırakmayan, hep dik duran, aşırı titiz, mesleğinde hassas’ biri olarak tanımlıyor.
 
Nail Kır cerrahlıkta en yukarı noktaya ulaşmış biri. Bunu henüz okuldayken kendine bu hedefi koymasıyla açıklıyor. Alt basamaklardan birer birer gökyüzüne ulaşan bir merdiveni sabırla adımlamış olmalı yıllar içinde. Kimsenin yardımı olmadan, tırnaklarıyla kazımış olmalı tonlarca toprağı. Ve dört bin ameliyattan fazla yapmış olmalı meslek yaşantısında.
 
Kır sertliğini sorguladığınızda, sert olduğunu ama bunu maço boyutlarında yaşamadığını söylüyor gülümseyerek. Görev sorumluluğu hissetmeyenlere karşı acımasız olduğunu ekliyor. En iyi arkadaşlıklarını başlangıçta kavga ettiği kişilerle kurduğunu da belirtiyor bilgece. En iyi dostluklar kavgayla başlar, diyor.
 
Kır’ın Davutpaşa1926 sevgisi çocukluk  günlerinde başlıyor. Büyükleri seyrediyor saha kenarından. Belki saha dışına kaçan topları da toplamış olabilir. Macar zaferi günlerindeydi diyor. Demek ki 1956 sıraları.
 
Kır seviyor futbolu. Ama babası oğlunun okumasını istiyor, meşin topu tepmesini değil. Ama Küçük Nail Cerrahpaşa’da Özyuva veDavutpaşa’da top koşturuyor, yaz turnuvalarında ter atıyor, adale geliştiriyor.
 
Okul günleri sonrası Davutpaşakulübüyle yeniden 1973-74 mevsimin son maçında, küme düştüğümüz Diyarbakır deplasmanında buluşuyor. Hem de doktor olarak. Bu çok olaylı geçen maçta sahaya ve saha kenarına sürekli taşlar, kırık bira şişeleri yağıyor; tatsız bir deneyim.
 
1974-80 arası kulübü yöneten Hakkı Yağız &Cevat Aksay döneminde Nail Kır’ı bu kez yönetici olarak görüyoruzDavutpaşa’da.
 
Kır Davutpaşa dendiğinde en çok Müfit Değer, Engin Verel, Babür Bentürk, Necati Balaban, Hüseyin Çakıroğlu, Mehmet Çakıroğlu, Mehmet Sormaz, Hayati Küçükçavdar ve Burhan Bakikuşağı isimlerini hatırlıyor. İçini en çok bu isimler ısıtıyor.
 
Nail Kır Fenerbahçe’de de doktorluk yapıyorseksen sonrası. Bir spor kulübünün ilk kez sürekli bir doktorla çalıştığını görüyoruz bu deneyimle. Kır sarı lacivertlilere tutkun, yeri gelmişken ekleyeyim bunu. Kongre üyesi üstelik. Lefter ve Can Bartu onun için topçuların en kıralları. Metin Oktay, Ali İhsan Karayiğit ve Ekerbiçer Nusret’i de ekliyor kahramanlara Fenerli olmasalar da.
          
Dahası Kır Fener’in yönetim kuruluna da giriyor. 2000-2 yılları arası. Mustafa Denizli’nin çalıştırıcılığı zamanı. Atilla Kıyat, Uğur Dündar, Şadan Kalkavan, Selim Soydan gibi isimler var yönetimde.
 
Arı kadar çalışkan Kır, Beden Terbiyesi’nde de çalışıyor, kadrolu hekim olarak. Stadlara doktor tayinleri konusunda emek veriyor. 1968-74 arası bu etkinliği. Stajyer doktorlara görev verdiriyor, onlara ücret ödettiriyor.
 
Bitmedi! Nail Kır Futbol Federasyonu’nda da çalışıyor. Temsilcilik görevinde bulunuyor. 2005-8 yılları arasında.
 
Prof. Dr. Kır yemeklerden en çok kuru fasulye pilavı seviyor, Türk Sanat Müziği’ne bayılıyor. Zeki Müren, Nesrin Sipahi, Nalan Altınörs ve Hamiyet Yüceses onun için çok özel.
 
Kır aile içi ilişkilerinde çok mesafeli olduğunu söylüyor. Asla şiddet kullanmadığını ekliyor. Ellerini mükemmel kullanan bir cerrah olarak evde bozulan her alete maydonoz olduğunu, herşeyi tamir ettiğini gülümseyerek belirtiyor.
 
Uzmanlık alanına inşaat işleri de giriyor Kır’ın. Demek ki müteahhitlik ve mimarlık alanlarında da deneyimi var.
 
Hürriyet, Milliyet ve Sözcü Kır ailesinin evine giren gazeteler.
 
Kır’ın kötü alışkanlıkları sıfır. Ne cigara, ne alkol var. Yani alkolü ancak dost meclislerinde alıyor.
 
Kır’ın son dönemde okuduğu romanlar arasında Da Vinci Şifresi özel yer tutuyor. Şu günlerde Nar Ağacı’nı okuduğunu söylüyor. Ama hayatını yönlendiren, hiç unutmadığı, tekrar tekrar okuduğu yapıtlar Ömer Seyfettin’e ait. Diyet ve Kaşağı bu iki hikaye.