MUSTAFA KIRAÇ





 
                                                





‘’Adım Mustafa, soyadım Kıraç.Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 29 Şubat tarihinde wink ifade simgesi gözlerimi dünyaya açtım. 6 kardeşin ortancasıyım.
 
Futbol hayatımın büyük bir yerine sahip, benim için aşk diyebilirim. Evliyim. 3 yaşında bir kızım var. Dünyalar tatlısı. Rabbim olmayana da versin.
 
Futbola çok küçük yaşlarda başladım.Büyüklerim yetenekli olduğumu söylüyorlardı. Ama maddi sıkıntılar yüzünden hep mahalle aralarında devam ettim top oynamaya.
 
17 yaşımda İstanbul’a gelmek zorunda kaldık. İstanbul’da farkedilmem fazla zaman almadı. Okyanusspor’da  oynamaya başladım. 18 yaşımda hem A takım, hemde gençlerde 2 kategoridebirdenforma giyiyordum. Sonra Beşiktaş genç takımına seçildim ama tekstil sektöründe çalıştığım için gidemedim.
 
Okyanus sonrası Haznedar Çetinkaya takımında güzel günler geçirdim. Askerliğim bittiğindeyse,Ünyespor’un yolunu tuttum. Ama imkan ve destekler yetersiz olunca İstanbul’a geri dönmek zorunda kaldım. Sonra ara verdim futbola.
 
Futbolun yaşamıma bir daha girmeyeceğine inanmaya başlamıştım ki bu kez Bayrampaşa’da bir takımdan teklif geldi. İkna ettiler beni, iki sene oynadım orada. Sonra İstiklalspor’a transfer oldum. Herkes çok samimiydi. Seviyorlardı beni. El üstünde tutuyorlardı. İyi de para alıyordum. Bir yandan da işimi sürdürüyordum. Bu arada yığınla takımın dikkatini çekmiştim, teklifler yağıyordu. İyi de para öneriyorlardı. Ama mutluydum İstiklal’de. Ayrılmayı hiç düşünmedim. 4 sene süper amatörde oynadık.
 
Ama her şeyin bir sonu var elbette, mutlu deneyimlerin de, mutsuz deneyimlerin de. Böylece İstiklal’e elveda dedim, Fatih Altınyıldız kulübüne transfer oldum.
 
Altınyıldız demişken, hemen ekleyeyim. Başkanın kalbimde ayrı bir yeri olduğunu söylemem gerekiyor.  Çünkü amatör piyasasında sözlerini tutan takımlar parmakla sayılacak kadar azaldı ne yazık ki. Bu nedenle böyle yöneticilere sahip çıkmamız gerekiyor.
 
Altınyıldız’dafarkedilmem fazla sürmedi.Birçok takımın dikkatini çektim. Gönül isterdi ki Altınyıldız’ıbir kere de şampiyon yapalım! Ama kısmet değilmiş, olmadı.
 
Bu sene Davutpaşa ile şampiyonluk yaşamak varmış! Transferim oldukça heyecanlı oldu. Bayağı gergin günler yaşadım. Çünkü önümüzde tek maç vardı şampiyonluğun belirleneceği. Ya batacaktık, ya çıkacaktık! Bu nedenle çok düşündüm gelmeden önce.
 
Belki farklı takımlarda birçok  şampiyonlukyaşamıştım o güne kadar ama böylesini görmemiştim 4 Ocak 2015 Pazar günü. Birbirine kenetlenen Davutpaşalıların yarattığı aile tablosu gerçekten de göz yaşartıcıydı.
 
Şuna yüzde yüz inanıyorum ki o tarihi günde, Namık Sevik’te karşımızda Barcelona bile olsa devirirdik gözlerinin yaşına bakmadan! Ben o gün herkesin gözünde bu inancı görmüştüm, okumuştum.
 
Davutpaşa ailesine, başta başkanımız İskender Keleş, Muhittin Boşat ve Deniz Atak hocam olmak üzere,bana inandığınız ve güvendiğiniz için teşekkür ederim.