HÜSAMETTİN EMEKLİGİL







Futbol yaşamı Davutpaşa 1926 ile özdeşleşen Hüsamettin Emekligil hiç kuşkusuz tarihimizde en çok formamızı ıslatanlardan biri. Emekligil 1953 yılında başladığı ayaktopu yaşantısının tamamını kavuniçi kahverengi renkler içinde geçirmiş. Emekligil futbolu bıraktığı 1964 senesine kadar solbek mevkiinde mücadele etmiş ancak sağbekte boşluk olduğunda sağa da çark etmesini bilmiş.
 
Emekligil takımımızın federe olmasından bir sene önce, yani 1935’te doğmuş. 2010 senesinde, 75 yaşında aramızdan ayrılmış. Ona halis mulis bir Alipaşa çocuğu diyebiliriz çünkü hayatı Alipaşa Caddesi’ndeki alçakgönüllü evinde geçmiş.
 
Hüsamettin Abi’nin iş hayatını ise konfeksiyonculukla özetleyebiliriz. Mahmutpaşa’da bir giyim kuşam mağazası varmış. 
 
Ayhan Tirki abimiz, Emekligil’in futbol biçemini şöyle tanımlıyor. ‘’Hüsamettin çok iyi bir savunmacıydı, iyi bir sol ayağa sahipti. Kuvvetliydi, mücadeleciydi de. Ancak hep taralı, hep yıkalı olan gösterişli sarı saçlarına çok özen gösterdiği için kafa toplarına çıkmaktan kaçınırdı!!! Zaman zaman çağdaş bir bek gibi ataklara da katılırdı. Gücüne kuvvetine karşın ayılık yapmaz, kavgalara karışmazdı. Çok efendi biriydi. Sarı ve kırmızı kart nedir bilmezdi.’’
 
Ayhan Tirki abimiz Hüsamettin Emekligil’in kişisel özelliklerini şöyle anlatıyor. ‘’Hüsamettin çok beyefendi biriydi. Kötü alışkanlıkları yoktu. Cigara, uyuşturucu, kumar, gece hayatı nedir bilmezdi. Dindardı. Ancak zaman zaman bira ya da rakı içerdi bizlerle birlikte. Sesi de güzel olduğu için Alipaşa Camisi’nde müezzinlik yapardı. Ezan okuyuşu dillere destandı. Ama kasideler de okurdu aynı zamanda. Dinlemeye doyamazdık.
 
Hüsamettin hayvansever biriydi. Aile babası mazbut bir insandı. Kulübümüze çok emeği geçen Cevdet Emekligil ile amca çocuklarıydı.
 
Bizler genelde Davutpaşa Lisesi’nin bahçesinde top oynardık. Ben, Rıdvan Şumlulu, Korsan Celal, Burhan Bakikuşağı, Vedat Tan filan. Hüsamettin ezan okumaya minareye çıkarken aşağıdan bağırırdık. Hüsamettin takımı yaptık, çabuk gel. O da aşağıya seslenirdi. Hemen okuyup iniyorum, ben gelmeden sakın başlamayın!
 
Hüsamettin’in kankaları arasında ellili yılların topçusu, altmışların genç takım çalıştırıcısı Piliç Mehmet’i de hatırlıyorum. Teyze çocuklarıydı ikisi. Bir de Alamancı olan Refik ile Selahattin Bakikuşağı’nı.’’   
 
Dev kaleci Bediz Baysal ise Hüsamettin abisini şöyle hatırlıyor. ‘’Hüsamettin Abi çok iyi huylu ve şakacı biriydi. Kankaları Korsan Celal, Ayhan Tirki ve Selahattin Bakikuşağı sürekli kızdırırlardı onu. Sen minareye ezan okumak için değil, etraftan geçen fıstık kızların bacaklarını seyretmek için çıkıyorsun diye!!
 
1970 mevsim sonuydu galiba. Eşref, ben ve Hüsamettin Abi Linyitspor tarafından denenmek için Kütahya’ya gelmiştik hep birlikte. Bu hazırlık maçında Eşref ve ben  çok beğenilmiştik ama Hüsamettin Abi biraz zorlanmıştı karşısındaki sağaçığın süratli oyunu karşısında. Maç sonrasında yanımıza gelip dert yanmıştı. Yahu sağaçığın gözleri şaşıydı, sola bakıp sağımdan geçiyordu ya da tam tersini yapıyordu. Çocuklar ne yapacağımı bilemedim, demişti.
 
Bir de altmışların hemen başından bir anım var. Şeref Stadı’na A takımının maçı konmuştu. Ben henüz 16 yaşındaydım, genç takım kalesini koruyordum. Güven’di galiba kaleci ve gelmemişti. Mecburen sahte lisansla beni oynattılar. Hüsamettin Abi ceza sahasında kafayla müdahale edebileceği bir topa, saçları bozulmasın diye vurmayınca meşin yuvarlak eline çarptı. Böylece Galata’ydı galiba rakip, Galatalılar penaltı kazandı. Ben atışı kurtardım. Tebrikleri kabul ederken Hüsamettin Abi, Ben Bediz’in kurtaracağını zaten biliyordum, onun için yapmıştım penaltı, demişti gülerek.