HASAN LİMANOĞLU

 

 
 

 

Davutpaşa ailesinin Karadeniz kökenli evladı Hasan Limanoğlu’nu Esekapılı mırnavlar zeki ve teknik bir oyuncu olduğu kadar müthiş bir horon tepici olarak da hatırlıyor ve seviyor.
                                                            
Limanoğlu 10 Ekim 1964 doğumlu, nüfus kağıdında 1965 yazması ülkemizde sık rastlanan bir yaş küçültmesi. Memleket Trabzon, Araklı. Limanoğlu ailesi 1980 senesine kadar Trabzon’da yaşamış, sonra İstanbul’a gelip Küçük Çekmece’ye yerleşmiş. Hasan Limanoğlu’nun son on üç yılı ise Beylikdüzü’nde geçmiş.
 
Anne Nokta ev hanımı, baba Ahmet iş adamıymış, dört erkek, iki kız kardeşler. Erkeklerden biri daha topçu. 1957’li İsmail Münich’te, Almanya ikinci liginin güçlü takımı Türkgücü’nde başarılı bir futbolcuymuş seksenlerde.
 
Limanoğlu Sürmene İlkokulu, Sürmene Ortaokulu’nda okuduktan sonra, İstanbul Bakırköy Ticaret Lisesi’nin bitirmiş, mezuniyet yılı 1983.
 
Futbola başlangıç Trabzon’da, 1975’de Sümerspor altyapısında. Üç yıl burada temel ilkeleriyle tanışmış futbolun. 1978 yılında Trabzonspor seçmelerinde başarılı olup bordo mavili kulübe gelmiş. Üç yıl farklı kademelerde top koşturmuş.
 
Limanoğlu İstanbul serüveninde meşin topla ilk kez okul takımında, Bakırköy Lisesi’nde haşır neşir olmuş. İstanbul şampiyonasında rakiplerin tozunu attırmışlar.
 
Baba Ahmet’in iş yeri Aksaray’daymış.  İşten bir arkadaşı Kocamustafapaşa’da yönetici olduğu için, Genç Hasan’ı da bu köklü amatör kulübe göndermiş. 1982-85 yıllarında Genç Hasan’ı Paşa forması altında görüyoruz.
 
Davutpaşalı yöneticiler de görmüşler kendisini bu yıllar boyunca, beğenmişler. Davet etmişler Çukurbostan’a. 1985-86 mevsimi başında, Lütfü Isıgöllü’nün kurduğu genç ve enerjik takımın bir parçası olmuş böylece. Limanoğlu bugün bile hiç duraksamadan bu başarılı takımı sayıyor. Kalede Cihan, iki bek Mete ve Yalçın Güzel, iki sert kesici Demir Önen ve Muhittin Boşat, orta sahada Limanoğlu, Cüneyt ve Selim, forvette Atilla, Metin, Halil.
       
General Kılıç eski talebesinin topçu özelliklerini şöyle betimliyor. ‘’Hasan’ın iki ayağı da güçlüydü, orta sahanın sağında da görev verirdim ona, solunda da. Daha çok hücuma yönelik bir oyuncuydu. Gol şansı da vardı. Boyu 1.75 filandı ama kafa toplarına çıkarken hiç görmedim. Futbol zekası çok fazlaydı, fizik gücünden çok teknik özellikleriyle oyuna ağırlığını koyardı. Onu kulübe ben getirdim. Sertlik yapmazdı, düzgün bir sporcuydu.’’
 
Limanoğlu bu günleri hatırladığında takımdaki yaşlıları gönderen ve gençlerin önünü açan Isıgöllü’ye teşekkürlerini yolluyor ama Muhittin Boşat da çok önemli kendisi için. Gerçek bir abi olmuş çünkü Davutpaşa günlerinde.
 
1986/87 mevsimi Limanoğlu’nun pek hatırlamak istemediği bir sene. Hasan Meriç yönetiminde amatöre yuvarlanıyoruz çünkü. Bir kaos hakim kulübe.
 
Limanoğlu kişisel özelliklerini şöyle betimliyor. ‘’Karadenizliyim, bir Karadenizlinin tüm özelliklerine sahibim. Yalandan, dolandan nefret ederim. Doğrunun yanında dururum her zaman. Sinirli biriyim. Kolay parlarım. Doğa ve çevreye önem veririm. Doğu Karadeniz’e yapılan kazıklı yolun da, Hes’lerin de doğaya karşı yapılmış katliamlar olduğunu söyleyebilirim.’’
 
Biz amatöre yuvarlanınca, 1987 yazında Limanoğlu Zeytinburnu ile anlaşıyor. Cihat Erbil ile Ahmet Becedek hocaları. Bir sene lacivert beyazlılarda geçiyor. Şampiyon olup ikinci lige çıkan takımın kadrosunda.              
      
Limanoğlu’nun askerlik yılları 1987-88. Selimiye kışlasında geçiyor postallı günler. Daha doğrusu kramponlu geçiyor. Çünkü Ordu takımında. İki yıl boyunca ülkenin her yanında sahaya çıkıyor, şampiyon takımın aslarından.
 
1989 senesi gurbete çıkışını imliyor. Rota Münich’i gösteriyor. İsmail abisi orada. Türkgücü takımında dört yıl forma giyiyor. Bu süre içinde, uluslarası bir nakliye firması olan Baba Ahmet’in yanında da çalışıyor. Hem nakliyat, hem ayaktopu.
 
Sıla hasreti 1993’da bitiyor. Dönüş Küçük Çekmece’ye. Birinci amatör kümede yer alan eski takımından, yine aynı semtin takımı Cennet Barbaros’a yol alıyor. Derken iki sene de Tekirdağ’ın Marmara Ereğlispor’unda emek veriyor. Güçlü ekip BAL liginde şampiyonluk görüyor. 1997 yılı, harç bitti, yapı paydos.
 
Limanoğlu 1983 yılından beri büyük bir istikrar ile baba mesleğini sürdürüyor. Deneyimli bir nakliyatçı. İş yeri ilkin Aksaray semtindeymiş, şimdilerde Büyük Çekmece’de. Limanoğlu Nakliyat adını taşıyor.
 
Dünya evine girişi 1996 yılında, Ayşegül hanım ile. Dört çocuk sahibi. Üçü kız, biri erkek. 2000 doğumlu Emre Alper Beylikdüzü’nün altyapısında top oynuyor.
 
Hasan Limanoğlu futbol tutkunu, evlendikten sonra Cennet Barbaros’ta yöneticilik, genel kaptanlık, başkanlık  yapmış. Daha sonra ise Beylikdüzüspor ile ilgilenmiş. Başkan yardımcısı ve futbol şubesi sorumlusu olmuş. 
 
Limanoğlu Ortadoğu ve Yeniçağ gazeteleri okuyor, televizyon kanallarında doğa belgeselleri ve spor izlencelerine bakınıyor. Müzik denince akan sular duruyor. Karadeniz yöresinin folkloruna aşık çünkü. Erkan Ocaklı ve Onay Şahin en çok sevdiği ve dinlediği sanatçılar. Davut Güloğlu’nu çok pop buluyor, dinlemiyor.
 
Müthiş horon oynuyor semtindeki horon kursunda. Amacı bu şahane halk dansını gençlere de öğretmek.  Beylikdüzü’ndeki Trabzonlular derneğinin de ikinci başkanı. Çok sosyal biri aslında. Dernekçi de.
 
Arabası Peugeot, çok dikkatli kullanıyor, kurallara uyuyor. Milliyetçiliği benimsemiş, vatan, bayrak ve millet diyor. Yüzmek onun için vazgeçilmez tutkulardan. Kırklareli Yalıköy yeğlediği yazlık belde.
 
İstanbul’da Trabzon kökenli nüfusun özellikle Beylikdüzü, Büyük Çekmece, Kartal ve Tuzla’da yoğun olduğunu belirtiyor. Genç kuşaklara örf ve adetleri öğretmeyi hayat ilkesi olarak benimsediğinin ısrarla altını çiziyor.
 
Hasan Limanoğlu’nun Davutpaşa ailesinden en çok sevdiği takım arkadaşları yaşıtları Yalçın Güzel, Selim, Mete ve Muhittin Boşat ile Remzi Uz abileri. Davut Kılıç, Sıtkı Özcan ve Necati Şentürk de sevdikleri arasında. Kılıç, Özcan ve öteki kankalarla Pazar günleri Florya’da yaptıkları maçlar çok önemli onun için. Hem spor yapıyor, hem arkadaşlarını görüyor. Bir taşla iki kuş.
 
Limanoğlu her ne kadar hırçın biri de olsa aile ilişkilerinde yumuşaklığa önem veriyor, asla şiddete başvurmuyor. Dinine de çok bağlı. Çocuklarına karşı iletişimi en önde tutuyor, hep ılımlı yaklaşıyor. Vatana millete hayırlı evlatlar olsunlar istiyor.
 
Taksim direnişinin dış güçlerin, özellikle de İsrail’in bir oyunu olduğuna inanıyor. Davutpaşa ailesinin feysbuk sayfalarında bir araya gelmesinden de tarif edilmez bir mutluluk duyduğunu söylüyor. 
 
      Davutpaşa ailesinin Karadeniz kökenli evladı Hasan Limanoğlu’nu Esekapılı mırnavlar zeki ve teknik bir oyuncu olduğu kadar müthiş bir horon tepici olarak da hatırlıyor ve seviyor.
                                                            
Limanoğlu 10 Ekim 1964 doğumlu, nüfus kağıdında 1965 yazması ülkemizde sık rastlanan bir yaş küçültmesi. Memleket Trabzon, Araklı. Limanoğlu ailesi 1980 senesine kadar Trabzon’da yaşamış, sonra İstanbul’a gelip Küçük Çekmece’ye yerleşmiş. Hasan Limanoğlu’nun son on üç yılı ise Beylikdüzü’nde geçmiş.
 
Anne Nokta ev hanımı, baba Ahmet iş adamıymış, dört erkek, iki kız kardeşler. Erkeklerden biri daha topçu. 1957’li İsmail Münich’te, Almanya ikinci liginin güçlü takımı Türkgücü’nde başarılı bir futbolcuymuş seksenlerde.
 
Limanoğlu Sürmene İlkokulu, Sürmene Ortaokulu’nda okuduktan sonra, İstanbul Bakırköy Ticaret Lisesi’nin bitirmiş, mezuniyet yılı 1983.
 
Futbola başlangıç Trabzon’da, 1975’de Sümerspor altyapısında. Üç yıl burada temel ilkeleriyle tanışmış futbolun. 1978 yılında Trabzonspor seçmelerinde başarılı olup bordo mavili kulübe gelmiş. Üç yıl farklı kademelerde top koşturmuş.
 
Limanoğlu İstanbul serüveninde meşin topla ilk kez okul takımında, Bakırköy Lisesi’nde haşır neşir olmuş. İstanbul şampiyonasında rakiplerin tozunu attırmışlar.
 
Baba Ahmet’in iş yeri Aksaray’daymış.  İşten bir arkadaşı Kocamustafapaşa’da yönetici olduğu için, Genç Hasan’ı da bu köklü amatör kulübe göndermiş. 1982-85 yıllarında Genç Hasan’ı Paşa forması altında görüyoruz.
 
Davutpaşalı yöneticiler de görmüşler kendisini bu yıllar boyunca, beğenmişler. Davet etmişler Çukurbostan’a. 1985-86 mevsimi başında, Lütfü Isıgöllü’nün kurduğu genç ve enerjik takımın bir parçası olmuş böylece. Limanoğlu bugün bile hiç duraksamadan bu başarılı takımı sayıyor. Kalede Cihan, iki bek Mete ve Yalçın Güzel, iki sert kesici Demir Önen ve Muhittin Boşat, orta sahada Limanoğlu, Cüneyt ve Selim, forvette Atilla, Metin, Halil.
       
General Kılıç eski talebesinin topçu özelliklerini şöyle betimliyor. ‘’Hasan’ın iki ayağı da güçlüydü, orta sahanın sağında da görev verirdim ona, solunda da. Daha çok hücuma yönelik bir oyuncuydu. Gol şansı da vardı. Boyu 1.75 filandı ama kafa toplarına çıkarken hiç görmedim. Futbol zekası çok fazlaydı, fizik gücünden çok teknik özellikleriyle oyuna ağırlığını koyardı. Onu kulübe ben getirdim. Sertlik yapmazdı, düzgün bir sporcuydu.’’
 
Limanoğlu bu günleri hatırladığında takımdaki yaşlıları gönderen ve gençlerin önünü açan Isıgöllü’ye teşekkürlerini yolluyor ama Muhittin Boşat da çok önemli kendisi için. Gerçek bir abi olmuş çünkü Davutpaşa günlerinde.
 
1986/87 mevsimi Limanoğlu’nun pek hatırlamak istemediği bir sene. Hasan Meriç yönetiminde amatöre yuvarlanıyoruz çünkü. Bir kaos hakim kulübe.
 
Limanoğlu kişisel özelliklerini şöyle betimliyor. ‘’Karadenizliyim, bir Karadenizlinin tüm özelliklerine sahibim. Yalandan, dolandan nefret ederim. Doğrunun yanında dururum her zaman. Sinirli biriyim. Kolay parlarım. Doğa ve çevreye önem veririm. Doğu Karadeniz’e yapılan kazıklı yolun da, Hes’lerin de doğaya karşı yapılmış katliamlar olduğunu söyleyebilirim.’’
 
Biz amatöre yuvarlanınca, 1987 yazında Limanoğlu Zeytinburnu ile anlaşıyor. Cihat Erbil ile Ahmet Becedek hocaları. Bir sene lacivert beyazlılarda geçiyor. Şampiyon olup ikinci lige çıkan takımın kadrosunda.              
      
Limanoğlu’nun askerlik yılları 1987-88. Selimiye kışlasında geçiyor postallı günler. Daha doğrusu kramponlu geçiyor. Çünkü Ordu takımında. İki yıl boyunca ülkenin her yanında sahaya çıkıyor, şampiyon takımın aslarından.
 
1989 senesi gurbete çıkışını imliyor. Rota Münich’i gösteriyor. İsmail abisi orada. Türkgücü takımında dört yıl forma giyiyor. Bu süre içinde, uluslarası bir nakliye firması olan Baba Ahmet’in yanında da çalışıyor. Hem nakliyat, hem ayaktopu.
 
Sıla hasreti 1993’da bitiyor. Dönüş Küçük Çekmece’ye. Birinci amatör kümede yer alan eski takımından, yine aynı semtin takımı Cennet Barbaros’a yol alıyor. Derken iki sene de Tekirdağ’ın Marmara Ereğlispor’unda emek veriyor. Güçlü ekip BAL liginde şampiyonluk görüyor. 1997 yılı, harç bitti, yapı paydos.
 
Limanoğlu 1983 yılından beri büyük bir istikrar ile baba mesleğini sürdürüyor. Deneyimli bir nakliyatçı. İş yeri ilkin Aksaray semtindeymiş, şimdilerde Büyük Çekmece’de. Limanoğlu Nakliyat adını taşıyor.
 
Dünya evine girişi 1996 yılında, Ayşegül hanım ile. Dört çocuk sahibi. Üçü kız, biri erkek. 2000 doğumlu Emre Alper Beylikdüzü’nün altyapısında top oynuyor.
 
Hasan Limanoğlu futbol tutkunu, evlendikten sonra Cennet Barbaros’ta yöneticilik, genel kaptanlık, başkanlık  yapmış. Daha sonra ise Beylikdüzüspor ile ilgilenmiş. Başkan yardımcısı ve futbol şubesi sorumlusu olmuş. 
 
Limanoğlu Ortadoğu ve Yeniçağ gazeteleri okuyor, televizyon kanallarında doğa belgeselleri ve spor izlencelerine bakınıyor. Müzik denince akan sular duruyor. Karadeniz yöresinin folkloruna aşık çünkü. Erkan Ocaklı ve Onay Şahin en çok sevdiği ve dinlediği sanatçılar. Davut Güloğlu’nu çok pop buluyor, dinlemiyor.
 
Müthiş horon oynuyor semtindeki horon kursunda. Amacı bu şahane halk dansını gençlere de öğretmek.  Beylikdüzü’ndeki Trabzonlular derneğinin de ikinci başkanı. Çok sosyal biri aslında. Dernekçi de.
 
Arabası Peugeot, çok dikkatli kullanıyor, kurallara uyuyor. Milliyetçiliği benimsemiş, vatan, bayrak ve millet diyor. Yüzmek onun için vazgeçilmez tutkulardan. Kırklareli Yalıköy yeğlediği yazlık belde.
 
İstanbul’da Trabzon kökenli nüfusun özellikle Beylikdüzü, Büyük Çekmece, Kartal ve Tuzla’da yoğun olduğunu belirtiyor. Genç kuşaklara örf ve adetleri öğretmeyi hayat ilkesi olarak benimsediğinin ısrarla altını çiziyor.
 
Hasan Limanoğlu’nun Davutpaşa ailesinden en çok sevdiği takım arkadaşları yaşıtları Yalçın Güzel, Selim, Mete ve Muhittin Boşat ile Remzi Uz abileri. Davut Kılıç, Sıtkı Özcan ve Necati Şentürk de sevdikleri arasında. Kılıç, Özcan ve öteki kankalarla Pazar günleri Florya’da yaptıkları maçlar çok önemli onun için. Hem spor yapıyor, hem arkadaşlarını görüyor. Bir taşla iki kuş.
 
Limanoğlu her ne kadar hırçın biri de olsa aile ilişkilerinde yumuşaklığa önem veriyor, asla şiddete başvurmuyor. Dinine de çok bağlı. Çocuklarına karşı iletişimi en önde tutuyor, hep ılımlı yaklaşıyor. Vatana millete hayırlı evlatlar olsunlar istiyor.
 
Taksim direnişinin dış güçlerin, özellikle de İsrail’in bir oyunu olduğuna inanıyor. Davutpaşa ailesinin feysbuk sayfalarında bir araya gelmesinden de tarif edilmez bir mutluluk duyduğunu söylüyor.