HAKAN ÇOLPAN

 

 
 

 

Esekapı kedileri 1983-91 arası formamızı ıslatan Hakan Çolpan abilerini hareketli ve enerjik bir savunmacı orta saha olarak hatırlıyorlar.  Çolpan ailemizin başaklarından, 23 Ağustos 1967 tarihinde doğmuş
 
İsmail Bülent Baba hem eczacıymış, hem de futbolcu, Diyarbakır ve Şehremeni’de senelerce top oynamış. Ama kötü kader Minik Hakan henüz iki yaşındayken İsmail Bülent Baba’yı aramızdan alıp götürmüş. Hem annelik, hem de babalık yapan özverili Ülfet Yıldız Anne ise terziymiş. Çolpan’ın bir de abisi var.
 
Bahçelievler’deki Siyavuşpaşa İlkokulu ve Kocasinan Ortaokulu, Şişli Meslek Lisesi elektrik bölümü Çolpan’ın ilk ve orta öğrenimini gördüğü okullar, mezuniyet 1985 yılında.
 
Çolpan’ı bir Bahçelievler çocuğu olarak tanımlamak olanaklı aslında çünkü hayatının ilk 36 senesi Menekşe Sokak’ta geçmiş, 2003’te ise Beylikdüzü Megakent’e taşınmış.
 
Çolpan’ın lisansiye olduğu kulüp Davutpaşa 1926. Erzincan’ın güzel emekçisi Yalçın Güzel ön ayak olmuş kahverengi kavuniçi formayı giymesine. Sene 1983. İlkin genç takımda, sonra A takımda ter dökmüş. Davut Kılıç gibi, Enver Tuna gibi çalıştırıcıların yanında futbolun inceliklerini kapmış. Bu deneyim 1990 yılına kadar sürmüş. Ardından İskenderpaşa, Altınok, Cennet Mahallesi, Siyavuşpaşa ve Mahmutbey’de top koşturmuş. 1996 senesi futbolu bıraktığı yıl.    
 
Çolpan orta saha oyuncusuymuş. Sadece İskenderpaşa’da solaçık olarak görev yapmış. Kıvrak ve süratliymiş. Top hakimiyetiyle dikkat çekermiş. Hücumdan çok savunmaya yardım edermiş. Sarı ve kırmızı karta ise alerjisi varmış. Uzun top yaşantısında sadece bir kere sahadan atılmış.
 
Çolpan askerliğini 1988-89 senelerinde yapmış. Acemilik de, ustalık da güneyin dev fareleriyle dünyaya adını duyurmuş olan İskenderun cennetinde. İlk aylar Er Eğitim Alay Komutanlığı’ndaymış, ustalaştığında ise 200 yataklı deniz hastanesinde. Bu dönemde bol bol futbol oynamış, birlikler arası maçlardaki başarılı oyunlarıyla komutanların gözbebeği olmuş.
 
Çolpan’ın dünya evine girişi yirmi birinci yüzyıl şerefine gerçekleşmiş. 2000 yılında Galleria alışveriş merkezinde çalışan Hatice Hanım ile takmış nikah halkalarını. 2001 doğumlu Metehan ile 2005 doğumlu Alperen bu birlikteliğin taze meyveleri.
 
Çolpan’ın iş hayatı askerlik dönüşü 1990’da başlamış. Mercan, Tahtakale’de üç yıl boyunca hediyelik eşya satmış. Sonra kırtasiyeciliğe el atmış, on yıl da bu alanda geçmiş. Yirmi birinci yüz yıl Çolpan’ın hayatında çok olumlu etkiler yapmış olmalı ki 2000 sonrası gıda sektörüne kaymış ve Koska’da pazarlamacı olarak çalışmış. Tabi arada dört beş yıl, Anadolu’da pazarlamacılıkla da uğraşmış.
 
Çolpan meslek lisesi bitirmiş bir genç olarak sayısız el becerisine sahip ama bunları daha çocukluktan beri uyguladığını söylüyor. Yemek yapmak dışında marangozluktan, elektrik işlerine, badanadan doğramaya kadar sayısız maharetiyle arkadaşlarını kıskandırmış.
 
Çolpan’ın dikkat çekici bir özelliği de aşırı hassas bir müzik kulağına sahip olması. Aynı anda sayısız nota işitiyor olmalı ki ilk ve ortaokulda blok flütçüler arasında parmakla gösterilirmiş. Ayrıca hangi aleti eline alsa perdeleri, aralıkları kolayca keşfedebildiğini söylüyor. 
 
Çolpan Fenerbahçe taraftarı, Sabah ve Hürriyet gazetelerini okuyor, iyi bir bilgisayar ve internet kullanıcısı. Televizyonda spor izlencelerini yeğliyor, hayvanlarla arası iyi, küçükken köpek beslemiş.
 
Çolpan’ın en büyük tutkusu futbol, Silivrikapı’da her Pazar saat sekizde halı sahada birlikte top oynadığı Bakırköylü bir arkadaş gurubu var. Bir de yolculuklara çıkmayı çok seviyor. Ege ve Akdeniz favori bölgeleri.
 
Çolpan ehliyetini 1987 yılında almış. Şu anda Opel Meriva kullanıyor. Müthiş bir şöför olduğunu söylüyor gururla.
 
Davutpaşa ailesinde en çok Vedat Arda, Hüseyin Güngör ve Yalçın Güzel ile yakın. Tarihimize baktığında en çok Dimitri Pantazi, Atilla Demir, Yalçın Güzel, Hasan Limanoğlu, Demir Önen ve Muhittin Boşat’ı beğendiğini belirtiyor.
 
Çolpan siyasi görüşünü merkez sağ diye dillendiriyor. Belki ailesi CHP’liymiş ama o kendisini muhafazakar biri olarak tanımlıyor. Ali Filler gibi ekonomimizin iyiye gittiği kanısında. Eskiden olmayan şeyleri artık ürettiğimizi belirtiyor, geçmişin acınası durumundan kurtularak refaha erdiğimizi ekliyor. Tabi siyasi ortamın da sağlıklı olduğunu da. Çünkü memleketi batıran koalisyonlardan artık kurtulduğumuzu, tek parti iktidarının erdemli olduğunu düşünüyor.
 
Gelelim Davutpaşa 1926 ailesinin en seçkin taraftarı Vedat Arda’nın kankasıyla ilgili fikirlerine. ‘’Hakan ile 2013’te tanıştım. İkimiz de Beylikdüzü’nde oturuyorduk ama tanışmamız feysbuktaki Davutpaşa 1926 Portalı aracılığıyla oldu. Birlikte Tutye Sokak’taki yeni lokale gittik bir gün. Büyük Başkan İskender Keleş ve Muhittin Boşat ikimizi de çok sıcak karşıladı, yanaklarımızdan öptü. Bu dostluktan çok etkilenmiştik, böylece birlikte maçlara gelmeye başladık.  Hakan ve benim dışında arabada her zaman espirileriyle hepimizi kırıp geçiren Hilmi Gül de oluyordu. Böylece ayrılmaz bir gurup yaratmıştık. Sonra Hakan benim oturduğum Öğretmenler Sitesi Lokali’ne de gelmeye başladı. Orada geyik yapıp, çay içiyorduk. Tabi evime de geliyordu zaman zaman. Geldiğinde kendisine leziz kekler ikram ediyordum. Her şey çok güzeldi kısacası. Hala da çok güzel. Belki Hakan’ın kuşlara merakı yok ama bu bir sorun yaratmıyor. Ayrıca bu kadar kusur kadı kızında bile bulunur. Hakan benim en kıral arkadaşım. Umarım bu satırları Selçuk abi okumaz! Kıskanır diye korktum, bayağı ürperdim. Eli çok ağır çünkü Selçuk abinin.’’