ERTAN ÇOŞKEN

 








Alipaşa kedileri iktisatçı abileri Ertan Çokşen’i, futbol yaşantısı sadece ve sadece Davutpaşa ile sınırlı kaldığı için olsa gerek, çok seviyorlar. Dahası iktisatçı Ertan abilerini kirli patileriyle sık sık okşuyor ve tüylü bağırlarına basıyorlar.
 
Alipaşa kedilerinin Ertan abisi 16 Haziran 1962 senesinde Fındıkzade’de açmış gözlerini gezegenimize. Bu gözlerin açılışı ile Davut Kılıç abisi arasında  doğrudan oluşan bir bağ mevcut. Çünkü Çokşen ailesi Kılıç’ın efsane olmuş Karakaş kahvesinin ikinci katında oturuyormuş. Sözün kısası Çokşen’in Davutpaşa ilintisi çoklarının kahpe dediği kaderin bir cilvesi. Ama bu kez cilve neşeli ve olumlu anlamda.
 
Çokşen’in hayatı Fındıkzade, Beyazıt, Kocamustafapaşa ve Merter’de geçmiş. Baba Nihat esnafmış, anne Yüksel ise ev hanımı. Erkek kardeşi Gökhan ise voleybolcuymuş. Ama asıl hüneri çalıştırıcılıkta gerçekleşmiş Gökhan’ın. Hem Gassaray’ı, hem de ulusal kız takımını çalıştırmış, başarılar elde etmiş.
 
Ertan Çokşen’in oldukça şen geçen öğrenim hayatı Beyazıt İlkokulu’nda başlamış. Mezuniyet Hekimoğlu Ali Paşa’dan. Sonra Davutpaşa Lisesi’nin orta ve lise bölümlerini bitirmiş. Yüksek tahsil ise İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi’nden. Mezuniyet yılı 1987.
 
Çokşen’in futbol yaşantısı sadece kavuniçi kahverengi forma altında sınırlı. 1977 ile 1986 seneleri arasında. İlk hocaları İlhan Dragor ve Rıdvan Şumlulu’ymuş. Dragor kendisini Çukurbostan’da oynanan bir mahalle maçında görüp beğenmiş. Takıma gelişi böyle. Yıllar geçtikçe genç, amatör ve A takımlara emeğini akıtmış genç oyuncu.
 
İlkin genç takımda santrfor mevkisinde yer almış. Daha sonra orta sahada, sağaçıkta, sağbekte.
 
Davut Kılıç futbolcu özelliklerini şöyle anlatıyor eski talebesinin. ‘’Ertan’ın tekniği oldukça yüksekti. Yumuşak yaratılışlı bir oğlandı. Baskı filan yapmazdı pek. Kafa topları da orta karardı. Sağ ayağı çok iyiydi, sol ayağı vasattı. Genç takımdayken tüm serbest atışları, kornerleri o kullanırdı. Vuruş tekniği çok iyiydi. Disiplinli bir topçuydu. Antrenmanları asla kaçırmazdı. İyi çalışır, çalıştırıcısının sözünden çıkmazdı. Hiç kırmızı kart görmedi diyebilirim. Kavga ve gürültüden kaçardı.’’
 
Kılıç öğrencisinin şimdi de kişisel özelliklerini anlatsın. ‘’Dürüst bir çocuktu. Söz dinlerdi. Aklı başında ve çalışkandı.’’
 
Şimdi de söz yetmişlerin başarılı orta sahası Özcan Kır’da. ‘’Ertan ile birlikte oynamak nasip olmadı ama onu sayısız idmanda ve maçta seyrettim. Sağbek ve sağiçte çok iyi bir oyuncuydu. Süratli ve akıllıydı. Efendiliğini de özellikle vurgulamak isterim.’’
 
Çokşen 1983-87 yılları arasında koltuğunda üç karpuz taşıdı. Hem top oynadı, hem İktisat’ta okudu, hem de çalıştı. Askerliğini 1988-90 yılları arasında yaptı. Tuzla Piyade Okulu’nda geçen dört aylık temel eğitim sonrası, Kartal/Maltepe’nin yolunu tuttu. II. Zırhlı Tugay’ın kurasını çekmişti. Dört ay burada geçti. Sonra Küçükyalı lojmanlarında kantin subayı oldu. Bu kıyağı kendisine sağlayanlar tabur komutanı Mustafa Korkut Özaslan ve tugay komutanı Yaşar Büyükanıt’tı. Çünkü Çokşen’in futbolculuğunu çok beğenmişti komutanları. Çokşen askeri birlikler arasındaki maçlarda göz dolduran oyunlar çıkarmıştı.  
 
1990 Şubatında döndü askerden. Futbola noktayı koymuştu. Şimdi sıra iş yaşantısına odaklanmaktaydı. Necmi Mutlu’nun kardeşi Cezmi Mutlu ile sağlık ürünleri satan bir ticari ortaklığa girişti. 1990-2013 arası 23 yıl bu ticari faaliyetle geçti. Şu anda bünyede altı firma var. Ve Çokşen dış ticaret müdürü olarak çalışmakta Altunizade’deki şirkette.
           
İş hayatındaki başarı ve devamlılığı Çokşen aile yaşantısında da yineledi. 1992 senesinde evlenmiş olduğu muhasebeci Kudret hanımla dırıltısız, sızıntısız bir evlilik sürdürdü bugüne kadar. 1996 yılı ürünü Osman Berkay, babaya sorarsanız topa oldukça yetenekli ama okul yüzünden devam etmedi.
 
Çokşen işiyle özdeşleşmiş biri, bu nedenle farklı faaliyetlerle pek içli dışlı değil. Televizyonda genelde haber ve spor izlencelerine bakıyor, tatili, gezmeyi tozmayı seviyor, işi gereği Peugeot marka arabasını çok sık kullanıyor, kulağına iyi gelen müzikleri dinliyor, damağına iyi gelen yemekleri yiyor. Yemek yapmaya yetenekli değilim, diyor.