DOĞAN İREN




DOĞAN İREN (1937 – 1976)
 
Namı Kuzey Denizi’ne yayılan İren Biraderler’in 1937 doğumlusu olan Doğan  İren Davutpaşa 1926 formasını ellili yılların ilk yarısında giymiş, dahası uzun yıllar malzemeciliğimizi de yapmış bir yiğit. İren Alipaşa’da açmış gözlerini dünyamıza. Yaşamının tamamını Alipaşa’da geçirmiş. İlk yirmi yıl kulübümüzün eski lokalinin bulunduğu Shell benzin istasyonunun karşısındaki Değirmen Sokak’ta. 1956’da Menderes’in istimlakı İren ailesinin yaşadığı konağın yıkılmasıyla sonlanmış. İren hiç evlenmediği için yaşamının son yirmi yılında da ailesiyle birlikteymiş.
 
İren’in ataları Çerkes kökenli, 300 sene önce Kafkasya’dan gelmişler. Erkekler  çoğunlukla subaymış.  Edip Korhan Dede binbaşıymış, Çanakkale’de şehit olmuş. Mustafa Sait Baba da dedeler geleneğini sürdürüp Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirmiş. Ama yüzbaşı olduğunda ordudan ayrılıp Alipaşa’da bir bakkal dükkanı açmış. Semiha Anne ise ev hanımıymış. Sekiz kardeş varmış ailede, beşi kız, üçü erkek. 1981-83 yılları arasında kulübümüzde başkanlık yapan Orhan İren serinin en sonuncusu. 1926 doğumlu Kemal de Davutpaşa 1926 forması giymiş gençliğinde, kırklı yıllarda.
 
İren’in mektep hayatı pek uzun değil. Hekimoğlu Alipaşa İlkokulu’nu bitirmiş, Davutpaşa Ortaokulu’na yazılmış ama diploma almadan hayat okuluna yazılmış.
 
İren iş hayatı aslında bayağı istikrarlı, babasının yanından ayrılmamış çünkü. İlkin baba, sonra Kemal abisinin yanında Kartal Bakkaliyesi’nde çalışmış. Davutpaşa kulübü için malzemecilik yapması ise para için değil, sadece kulüp aşkından.
 
İren’in kankaları Babür Bentürk, Ayhan Tirki, Korsan Celal’miş. Bunlar Nazilli tayfası oldukları için de İren zaman zaman bu Ege kentine gider, orada kalırmış bir süre.
 
İren’in futbolculuğu ellili yıllarda. Savunmacı olarak forma giymiş, sonra semtinin takımına gönüllü malzemecilik yapmış.
 
Doğan İren’i abisi Orhan İren, Çok güzel bir gençti, kadınlar peşinde koşardı ama talihi çok parlak değildi, diye tanımlıyor. Bir de 1955’in yüz karası 6-7 Eylül olaylarında abisinin de yer aldığını utançla ekliyor. Doğan da, Menderes hükümetinin kışkırtmalarıyla, Atatürk’ün Selanik’te doğduğu eve bomba atılması mavalıyla başlayan ve ne yazık ki özellikle Rum yurttaşlarımızın hedef alındığı ve akıl almaz bir vahşetle, bu yurttaşların mallarının yağmalandığı olaylarda kara kalabalığa karışıp şiddet uygulayanlardanmış. Orhan Başkan Doğan’ın 18 yaşında olduğunu, başında bahar yellerinin esmesiyle bu tatsız hadiseyi ilişkilendirirken, abisinin Dalaman Açık Cezaevi’nde yatarak cezasını çektiğini de söylüyor.
 
Ama İren ailesinde bir de muhteşem bir örnek var. O da bileği güçlü, yumrukları bir boksörünkinden hiç de sert olmayan Kemal Abi örneği. Kemal İren olaylar sırasında bir Rum ailenin evinde kiracı. Ev kalabalık tarafından mimlenip de saldırı düzenlendiğinde Kemal İren tekme, kafa, yumruk darbeleriyle eve hücum edenleri haşat ediyor; sonra aileyi alıp kendi evinde konukluyor.
 
Orhan İren Doğan abisini, Candan, şakacı, şirin bir kişilik olarak çiziyor. Hiç evlenmediğini ekliyor, çapkın biriydi diyor. Abisinin merakları arasında aynen Kemal abisi gibi kuş merakının önceliğinin altını çiziyor. Saka ve florya kuşuymuş özellikle sevdikleri. Bir de ev güvercini.
 
Doğan İren denizi çok sever, Samatya’da uzun uzun yüzermiş. Orhan kardeşine de yüzme öğreten o olmuş. Giyim kuşamına da çok merak edermiş, ama en sevdiği kuşkusuz içkiymiş. Alkol nedeniyle sık sık kavga ettiğini söylüyor Bediz Baysal. Beylerbeyi Sahası’nda Karagümrük eski topçusu ve malzemecisi Selahattin ile soyunma odasının kapısını kilitleyip de şarap şişelerini devirmelerini hala unutamıyor.
 
Doğan İren Beşiktaşlıymış. Çok genç yaştaki ölüm nedenini tahmin etmek ise çok zor değil. Siroz hastalığı sebep olmuş bu erken ölüme.