ÇETİN KALKAN


 

 



Davutpaşa’da tek bir sene oynamasına karşın (1984-85 mevsimi, üçüncü kümedeyiz, Hadi Türkmen başkan) Alipaşa kedilerinin hala sevgiyle hatırladığı Çetin Kalkan topçu bir aileden geliyor. Çok kıral topçular çıkmış bu aileden. Hem de çok kıral topçular. Bu nedenle ayaktopuna gönül vermiş Esekapılı kedilerin Çetin abilerine hala büyük ilgi duymalarını kolayca anlayabiliyoruz. Ama bu hızlı ve hırslı sağaçığın top oynadığı yıllarda yüzünü kaplayan kirli sakallar bugün yerini tertemiz ve pürüzsüz bir cilde bıraktığı için Fındıkzade kedilerinin Çetin abilerini tanımakta güçlük çektiğinin de altını çizeyim.
 
Kalkan’ın soyadına aldanmayalım, Akdenizli değil Karadenizli çünkü. Şirin bir Karadeniz uşağı. Ve 1 Mayıs 1955 doğumlu. Yani Çetin Kalkan doğum gününü dünya işçi ve emekçileriyle birlikte kutluyor her Bir Mayısta. Ama hemen belirteyim o bir Fatih çocuğu. Küçükmustafapaşa diye de ek yapayım. Yani Cibali diye bildiğimiz ünlü semtin bir çocuğu. 
 
Kalkan’ın kökeni Rize. Anne Saniye ev hanımı, Baba Faik kaptan, denizci. Dokuz çocuk yapmış Baba Faik. Ama sayıyı yine de kafi bulmadığı için gözleri açık gitmiş. Öyle diyor oğul Çetin. Sekiz erkek kardeşmişler. Ve içlerinden çıkan futbolcular gerçekten de çok şaşırtıcı bir toplam oluşturuyor. Dile kolay, dört tane korkusuz cengaver duruyor karşımızda. Düşman çatlatan cinsten hem de.
 
Ellili ve altmışlı yıllarda İstanbulspor ve Zonguldakspor’da harikalar yaratan, usta  sağaçık Korsan Kemal, İstanbulsporlu acar sağaçık Zorbay, Vefalı solbek Deli Metin, Cibali’nin yılmayan sağaçığı Çetin.
 
Çetin Kalkan Salih Zeki İlkokulu ve Gelenbevi Ortaokulu’nda gereken eğitim ve öğrenimi aldıktan sonra hayat mektebine devam etmeyi yeğlemiş.
 
Futbol uzun süre odağında yer almış yaşantısının. Alibeyköy genç takımında yetmişli yılların başlarında başlamış top peşinde koşmaya. Sonra hayatının hep merkezinde yer almış olan Cibali takımına gelmiş.
 
Kalkan’ın top koşturduğu Cibali kulübünün başkanı, torna tesfiye işleriyle uğraşan İsmail Odabaşı’ymış. Kalkan da genç ve A takımlarında forma ıslatırken aynı zamanda bu faaliyetlerle kazanmış ekmeğini.
 
Kalkan’ın askerlik günleri 1975-76 senelerinde. Acemilik Burdur, 58. Topçu Tugayı’nda. Usta birliği ise Ankara Cumhurbaşkanlık Muhafız Alayı. Yani Muhafızgücü’nde top oynayarak geçmiş aylar. Çalıştırıcı ünlü Sabahattin Erman’mış. Dönemin ünlü topçularının buluştuğu yenilmez armada iki sene üst üste şampiyon olmuş. Kalkan da epey izin kullanmış olmalı bu dönemde. Ama yedek beklediğini söylüyor çoğunlukla.
 
1976 senesi terhis olduğunda, kulübü Cibali’nin yolunu tutmuş yeniden. Birinci amatördeymiş Cibali ve Kalkan burada iki kez şampiyonluk kupasını kaldırmış havaya.
 
Sonra amatörde birkaç takım değiştirmiş genç oyuncu. Tayyip’in takımı Erokspor, Ata Özbay’ın çalıştırdığı Eğrikapı semtinin takımı Bozkurtspor ve Davutpaşa 1926 Kalkan’ın emek verdiği kulüpler.
 
Kalkan kardeşlerinin ikisi gibi sağaçık oynamış, zaman zaman da sağiç. Hırslı, mücadeleci, süratli bir topçuymuş. Takım oyununu bireysel hareketlere tercih ettiği için çalıştırıcı ve taraftarların gönlünü kazanırmış hep. Çok hırçın ve kavgacı bir oyuncu olmamış. Ama daha iyi yerlere gelmesine ne yazık ki ileri derecede bozuk olan gözleri engel olmuş. Göremediği için top kontrolünde gecikir, gereken hamleleri yapamazmış. Özellikle de kafa toplarında çok zayıfmış. Öyle diyor kendisi ve General Kılıç.
 
1990 yılı Kalkan’ın futbolu bıraktığı yıl. Yaş 35, yolun yarısı ediyor çünkü. Yani Tarancı öyle demiş.
 
Kalkan tornacılık işlerini bıraktıktan sonra, sevgili kulübü Cibali’nin lokalini işletmiş. Sonra yine semtinde kahve çalıştırmış. Evlilik sonrası ise eşi terzi olduğu için tekstil alanına kayıp, bir dikiş atölyesi sahibi olmuş.
 
Evlilik Hanife Hanım ile. Sene 1996. Yaş kırk bir. Geç olmuş ama güç olmamış. Mutlu bir birliktelik bu, hala kazasız ve afiyetle yürüyormuş.
 
Hanife Hanım’ın terziliği bayağı nam yapmış. Onun hoş sosyeteye, tabii güzel ve bakımlı ve şık ve cici kadınlara kıyafetler diktiğini ballandıra ballandıra anlatıyor Alipaşa kedileri.      
 
Evliliğin ürünleri iki tane. Barış 2000 doğumlu, Rumeysa ise 1996. 
 
Kalkan kişisel özellikleri arasında sabırlı olduğunu, toplumla uyum sağlayabildiğini söylüyor ama Kılıç hemen bir düzeltme yapıyor. Kalkan’ın Karadenizli olduğunu, kafasının şalteri attığında onu bir manga askerin bile durdurmayacağını belirtiyor gülerek. Çok cesur olduğunu da ekliyor Kılıç, kardeşleri gibi onda da deli cesareti var, diyor.
 
Kalkan sporu çok seviyor, hala halı sahada oynuyor, yüzüyor. Bulmaca çözmeyi, kitap okumayı da seviyor. Kitapları ayırt etmeden okuyorum diyor. Sürekli aldığı gazete Milliyet, izlediği televizyon kanalları ise NTV ve TRT. Daha çok spor ve belgesel izlencelerini yeğliyor.