ÇAĞATAY UYGUR




ÇAĞATAY UYGUR (1938-2001)
 
1964 yazında Davutpaşa forması giymeye başlayan ve kavuniçi-kahverengi renklere 1969 yılına kadar faal futbolcu olarak hizmet veren Çağatay Uygur’u günümüzün Fındıkzade kedileri çok olumlu duygularla anıyor. Uygur, İstanbul birinci amatör kümede geçirdiğimiz 1976-77 mevsiminde de genel kaptanlık yapmıştı.
 
Uygur’un futbolcu olarak şöhreti Beşiktaş genç takımı forması giydiği ellili yılların ikinci yarısında, genç milli takıma seçilmesiyle ilişkili. Uygur’un ailemize katılması ise 1964-65 mevsiminde yenilenen takımla birlikte. Ergin Ümit, Turgut Yüksel, Türker Cengiz, Selçuk Toker, Ayhan Sönmez, Necati Balaban, Oktay Mat gibi yıldız gençlerin yanında Uygur’u takıma ağabeylik yaparken görüyoruz.
 
Unutulmaz başarılarla dolu 1965-66 mevsiminde ise Uygurhem mahalli kümede, hem de terfi liginde Galata’nın ardından ikinci olarak, tarihinde ilk kez ikinci lige yükselen genç ve enerjik takımın önemli bir parçası kimliğinde.
 
Buna karşın 1966-67 mevsiminde Erol İme, 1967-68’de Selçuk Toker, 1968-69’da Ahmet Mıcık gibi şahane solbekler artık yaşlanan ve ağırlaşan Uygur’u yedek kulübesinde bırakıyor.
 
Ama çok renkli bir yaşamı olmuş ve yaptığı nişan ve sözlerin sayısının parmakla sayılmayacak kadar çok olduğu, nerdeyse tüm Fındıkzade, Esekapı ve Alipaşa kedilerince onaylanan bu yakışıklı Davutpaşa1926  yiğidinin bir de Yeşilçam macerası olmuş üstelik. Ama nedense tek filmle kalmış!
 
Neriman Köksal gibi, kırklı ve ellili yıllarda, Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde yürüdüğünde erkekleri iskambil kağıdına çevirecek şuhlukta bir güzeli keşfeden yönetmen Çetin Karamanbey çekmiş bu filmi, adı Merhametsiz Gençlik, senesi 1959. Uygur’un genç milli takımda oynadığı seneler olmalı. Sinematürk sayfasında Uygur’un da yer aldığı ve negatifi çoktan yok olmuş bu filmin oyuncuları Nuray Uslu ve Oktar Durukan’mış.
 
Dev Kaleci Bediz Baysal, Çağatay Abisini şöyle hatırlıyor. ‘’Çağatay abi Bakırköylüydü galiba. Beşiktaş gençte oynarken seyretmiştim, çok iyi bir bekti. Boyu 1.85 filandı. Sol ayaklıydı. Hücumcu yönü elbette yoktu. O zamanlar bekler ileri çıktığında, antrenörler hemen ikaz ederdi çünkü. Geri dön, savunma boş kalmasın, diye. Çağatay Abi de santrayı geçmeden oynardı. Ayağı düzgündü. Çok uzun toplar atabilirdi ileriye. Yani topu oyuna sokması iyiydi. Ben onu biraz sallanarak, yalpa yaparak koşmasını, Boluspor’da da birinci ligde forma giyen, Sarıyerli Erdem’e benzetirdim. Çağatay Abi sağlam bir futbolcu olmasına karşın rakibe kasti hareketler asla yapmaz, hakemlerle de didişmezdi. Terbiyeli ve centilmendi.
 
Çağatay abinin saha dışındaki kişiliği çok renkliydi. Samimi ve espirilibiriydi, hem şaka yapardı, hem de iyi şaka kaldırırdı. Biz takımın gençleri Eşref, Hayri filan ona takıldığımızda hiç kızmazdı.’’
 
General Kılıç ise şunları söylüyor Çağatay Uygur hakkında. ‘’Çağatay Abi çok sevilen ve sayılan biriydi. Bir kere çok yakışıklıydı. Hem uzun boylu ve atletikti, hem de çok güzel giyinen, düzgün konuşan bir İstanbul beyefendisiydi. Pırıl pırıl bir insandı. İnsanlara iyi davranır, herkese Kaptan diye hitap ederdi. Onun lakabı ise Çarli’ydi. Herhalde üç heceli adını arkadaşları uzun bulup, iki heceliye çevirmiştiler.
 
Çağatay Abi belediyede çalışıyordu.  Ben Karakaş kahvesini işletirken onu sık sık Kaportacı Hakkı’nın dükkanında görürdüm. Kankaydı ikili.’’