BÜLENT SANÇ

 

 
 

 
Alipaşa’nın kirli tüylü ama hayat tecrübesiyle dolu kedileri sadece 1996-97 mevsiminde takımımızın formasını ıslatmış olsa bile Bülent Sanç abilerini yakından tanıyıp seviyor, sayıyorlar. Sanç Davutpaşa takımında oynamanın yanında Davutpaşa Lisesi’nde de başarıyla okumuş çünkü. Dahası Kızıl Elma’da hayatının önemli bir süresi geçmiş, geçmeye de devam ediyor.
 
Sanç 5 Şubat 1974 doğumlu, doğma büyüme Fatihli. Seyitömer mahallesinden. Bütün ömür bahçeli bağımsız baba evinde geçmiş. 39 senedir bu evde yaşıyor. 15 metre karelik bahçesinde hatmilerin, hanımelilerin, güllerin, zakkumların sıralandığı cennet mekanda.  
 
Anne Güner ev hanımı, baba Çetin çilingir, ama elinden her iş geliyor maşallah. Marangozluk, elektrik, elektronik, her şey. Abla Betül ailenin dördüncü üyesi.
 
Sanç ilk ve orta öğrenim günlerini Hekimoğlu Alipaşa İlkokulu ve Davutpaşa Lisesi’nde tamamlıyor. 1992 senesinde koyuyor cebine lise diplomasını.
 
Futbol yaşantısı Davutpaşa orta ve lise takımlarında başlıyor. Başarılı neticeler alan ekipler bunlar. Sonra genç Bülent 1996 yılında dönemin Davutpaşa başkanı Erdoğan Özgür ile tanışıyor. Özgür genç topçuyu kulübe davet ediyor. Antrenör İsmail Erdoğan da beğeniyor, evet diyor. Böylece bir yıllık serüven başlıyor. A takımda forma giyiyor Bülent.
 
Bu mevsimden belleğinde en çok iz bırakan anı son maçla ilgili. Birinci amatörde mücadele ettiğimiz yıllardan biri 1996-97. Düşme tehlikesi hissediyoruz mevsim sonu. Son hafta rakipler şike teklif ediyorlar bize. Ama uygunsuz teklifi geri çeviriyor, 2-1 kazanıyoruz karşılaşmayı alnımızın akıyla. Ve kümede kalıyoruz.
 
Sanç futbolculuğunu şöyle tanımlıyor. ‘’Mevkim sağbekti. Koşmasını severdim. Bir ileri bir geri gider gelirdim. Gökhan Gönül tarzı bir savunmacıydım. Tatlı sert oynardım. Adama değil, topa girerdim. Bu nedenle ne sarı kart gördüm hayatımda, ne de kırmızı.’’
 
1997 senesi bir sonu imliyor. Sanç henüz 23 yaşında ama futbolu bırakmaya karar veriyor. Erkenden indiriyor şalteri. Gazetede gördüğü bir haber kafasında bir ampul yakıyor çünkü. Hakem seminerlerinden söz ediliyor yazıda.  Lisedeki beden hocası Hüseyin Avni Pehlivan’ın sözleri geliyor aklına. Hocası onu hep hakem olmaya teşvik etmiş biri.
 
Bülent Sanç hakem olma yolunda ilk adımını atıyor böylece. Ali Sami Yen Stadı’nın eski açık türbünü altındaki hakem ve gözlemcilerin lokaline gidiyor hemen. Seminerlere kaydını yaptırıyor. 1997 sonunda, üç haftanın ardından  hakemlik belgesini koyuyor cebine.
          
1997-98 mevsiminde birinci ve ikinci amatör küme maçlarında yardımcı hakemlik yapıyor. Bir yıl sonra ise orta hakemliğe terfi ediyor.
 
Sanç’ın hakemlikte yükseldiği en önemli aşama süper gençler kategorisinde yönetmiş olduğu Beşiktaş Galatasaray maçı. Florya Metin Oktay tesislerindeki karşılaşmayı unutamıyor.
            
Ama Sanç’ın hakemlik uğraşı 2005 yılında sona eriyor. Nedenini şartlar uygun değildi diye açıklıyor, bir takım kirli insanların yalakası olmayı reddettim, diyor.  
 
Hakemlik anılarının en ilginci bir Davutpaşa maçıyla ilgili. 1997-98 mevsiminde yönettiği bizim maçlardan birinde yan hakem olarak bayrak sallıyor ve orta hakemi uyarıyor. Davutpaşa kalecisi degaj yaparken belirgin şekilde ceza sahasının dışına çıkıyor çünkü. Kullanılan endirek atışta topu ağlarımızda görünce tüm topçular üstüne çullanıyorlar. Maç sonunda da sataşmalar devam edince neyse General Kılıç araya giriyor oyuncularını uzaklaştırıyor da genç hakem darbe almadan soyunma odasına gidebiliyor.  
 
Bülent Sanç’a kimliğini kazandıran, varoluşunu şekillendiren unsur futboldan çok mesleği elbette. 1992 yılında lise bittiğinde babasının yanında çilingir olarak çalışmaya başlıyor genç Bülent ve bu gizemli işi bugüne kadar başarıyla devam ettiriyor. Dükkan Kızıl Elma Caddesi’nde, Bekir Paşa Camisi’nin karşısında.
 
Mesleğinde titiz biri Sanç. İşine itina gösteriyor, kapıya zarar vermeden sonuca gitmeyi amaçlıyor her zaman. Her türlü araba, ev, kasa kilidi açabiliyor tereyağından kıl çekercesine.
        
Bu bağlamda Türk insanının tedbir almayı bilmediğini söylüyor biraz buruk biçimde. Her şey çok kulaktan dolma yapılıyor, diyor. Düzgün ve bilimsel yönlendirmelere kulak verilmiyor, diye yakınıyor.   
 
Sanç’ların Fatih’teki evleri usta yüzü görmemiş bir ev. Çünkü hem baba Çetin, hem vefalı evlat Bülent’in elinden her türlü iş geliyor. Bütün tamir işlerini birlikte yapıyorlar. Baba Çetin aslında bir ağaç ustası. Bülent’e de öğretmiş marangozluk sanatını. Elektrik işleri için de aynı eğitim geçerli. Ne çamaşır, ne bulaşık makinaları kurtuluyor ikilinin elinden. Babanın bir başka marifeti yaptığı müthiş yemekler. Bülent daha alçakgönüllü ama makarna konusunda bayağı savlı o da.        
 
Sanç Davutpaşa ailesinin bekar üyelerinden, abla Betül gibi o da dünya evine girmemiş bugüne kadar. Dörtlü aile yaşamının huzurlu ve sakin yürüdüğünü belirtiyor gülümseyerek.
 
Sanç’ın hobilerinden ikisi yüzme ve su altı dalış sporları. 2008 yılında öğrenmiş dalmayı. Tüp ile gerçekleştirdiği dalışlar daha çok Saros ve Ayvalık’ta olmuş.
 
Sanç sahici bir çevre ve hayvan dostu. Beş yıl bir Sivas kangal, on altı yıl da bir Terrier bakmış. Şu anda bahçesinde on iki mırnav barınıyor. Armutsapı, Pamuk, Biber, Kartanesi ve ötekiler.
       
Sanç Posta, AMK ve Fanatik gazetelerini okuyor, Show Tv, Kanal D, Star ve NTV Spor’da spor ve yarışma izlencelerine bakınıyor. Sevdiği müzikler Türkçe slowlar daha çok, ama Türk Sanat Müziği’ne de bayılıyor. Zeki Müren, Muazzez Abacı ve Bülent Ersoy en çok beğendikleri.
 
Sinemaya ve tiyatroya şu günlerde zaman ayıramıyor. Küçükken Beyoğlu’na sık sık inermiş yabancı aksiyon filmlerini izlemek için. Sylvester Stallone, Nicole Kidman en takdir ettiği oyuncular. Unutamadığı film ise Tom Cruise’lu Top Gun.   
 
Koyu bir Cimbomlu. Bilgisayar ve interneti 1995 senesinden beri kullanıyor. Topçulardan Bülent Korkmaz ve Cüneyt Tanman en çok hayranlık duydukları. Kendine zamanında örnek aldığı hakem ise Muhittin Boşat abisi.
 
Kişiliğini ise şöyle betimliyor. ‘’Çabuk parlar, çabuk sakinleşirim. Uysal biriyim. Tutumluyum. Aile büyüklerine, özellikle de anneme babama karşı çok saygılıyım. Dediklerinden çıkmam asla. Poker ve satranç en çok sevdiğim oyunlar.’’