AYHAN TİRKİ


Esekapı, Samatya ve Yedikule kedilerinin nerdeyse tamamının çok yakından tanıdığı, efsaneleşmiş Davutpaşa yiğidi Ayhan Tirki bu namı seksenli yıllarda kahverengi kavuniçi ekibimizi çalıştırmış olduğu için değil, özellikle yetmişli yılların ikinci yarısında ve seksenlerde Çukurbostan sahamızda oynadığı Perşembe maçlarındaki futboluyla kazanmıştır.
 
Tirki 2 Şubat 1939 doğumlu. Hayatı Fatih’in iki semtinde geçmiş daha çok. İlki Taşkasap (Fındıkzade’nin altı), son otuz yıldır da Silivrikapı’da.
 
Öğrenim hayatı oldukça az ve öz olmuş kahramanımızın, Fatih 13. İlkokulu’ndan ayrılmış ve yaşamın ta içine bir yolculuğa koyulmuş 1953 senesinde. Baba Hikmet dokumacı, anne Hayriye ev hanımı. Beş kardeşler, biri kız, dördü erkek.
 
Tirki’nin ilk oynadığı kulüp İskenderpaşa, lisansı burada çıkıyor, sene 1955. 1960 senesine, askerlik günleri gelip çatana kadar birinci amatörün zorlu armadasında top koşturuyor.
 
Acemi birliği Edremit, usta birliği ise Uzunköprü. 24 ay boyunca Tirki amatörlerin kıralı Karagücü forması altında sergiliyor yeteneklerini. Edirne amatörde iki sene alınan şampiyonlukları neşeyle hatırlıyor.
 
Terhis olduğunda gerisin geri İskenderpaşa’ya geliyor genç oyuncu. Altı ay forma terletiyor, ikinci yarı boyunca. Sonra ver elini Nazilli Sümerspor. Bir yıl verilen emek, Denizlisporluların dikkatini çekmiş olacak ki ertesi yıl yeşil siyahlılarla anlaşıyor bu kez Tirki. İkinci lig henüz kurulmamış.
 
Ege’de geçen iki sene sonunda memleketini özlemiş olacak ki yeniden İskenderpaşa’ya geliyor başarılı futbolcu. Bir sene sonunda bu kez rota Vardar’a çevriliyor.
 
1967-68 senesi ve Orhan Şeref Apak federasyonunca üçüncü küme kurulduğunda, beyaz gurubun en güçlü takımlarından Nazillispor istiyor onu. Yakın arkadaşları Beyoğlusporlu Kemal Dirikan, Davutpaşalı Celal Sinangil ve Babür Bentürk ile kahverengi beyazlı formayı giyiyor.
 
Tirki’nin Nazilli günleri bir destan oluşturacak kadar ayrıntılarla dolu. Ama başkanla takışıp bir sene Muğlaspor’a sürgüne çıkışı bir kesinti yaratıyor bu dönemde. Dönüşünde ise onu topçu olarak değil, menecer olarak görüyoruz.
 
1972 İstanbul’a dönüş tarihi. 1973-75 İskenderpaşa’da antrenörlükle geçiyor. Seksenli yıllarda ise hem Erol Türkmen & Orhan İren, hem de Hadi Türkmen yönetimlerinde farklı aşamalarda görev üstleniyor. Genç takım çalıştırıcılığı, yönetim üyeliği gibi.
 
Tirki futbolculuğunu şöyle betimliyor. ‘’Orta saha, sağaçık ve solaçık mevkilerinde yer alırdım. Pire gibiydim. Çok süratliydim. Tekniğim kusursuzdu. Toplara çok sert vurmam en büyük özelliğimdi. Golü de iyi koklardım. Hiçbir mevsim attığım gol, sekiz-onun aşağısına inmemiştir. Hırslı bir oyuncuydum. Aslında sakin bir yapıya sahip olmama karşın sinirlendiğimde gözüm dünyayı görmezdi.’’
 
Tirki’nin ilginç bir yanı var. Davutpaşa ailesinin ender sayıdaki müzmin bekarından biri o. İzmir’de sevdiği kızla bir ara nişanlanmış ama kız İstanbul’a gelmekten cayınca Tirki’nin de dünya evine girme rüyası orada bitmiş nedense. 
 
Gelelim Tirki abimizin iş hayatına. Okul hayatının kısalığı, meslek hayatını çok eskilere götürüyor Ayhan abimizin. 1954 senesinde mobilyacılığa başlıyor. Futbol ve mobilyacılık zaman zaman bir arada, zaman zaman da duraklayarak devam ediyor hep. 1984 senesine kadar.
 
Ayhan abimizin, elinde büyüttüğü yaman savunmacı Ali Yavaş ile uzun bir birlikteliği başlıyor 1987 yılında. İskenderpaşa kulübünün müdürlüğünü yapıyor ikili. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor yıllarca. Araya zaman zaman kara kedi girse de köklü dostluk bozulmuyor.
 
Tirki’nin ilk Davutpaşa bağlantıları Rıdvan Şumlulu, Takoz namıyla tanınan Burhan ve Reşat Bakikuşağı biraderler ile. Yedikleri içtikleri ayrı gitmemiş, kankaya dönüşmüşler. Semtte efsane olmuş, dilden dile dolaşmış kavgalarda bir arada yumruk sallamışlar.
 
Tirki’nin ayırıcı özelliklerinden birisi içkiye olan düşkünlüğü. Rahatlamak için içtiğini söylüyor Ayhan abimiz, neşelenmek için. Çok nadir sarhoş olduğunun ve içki masasında asla saldırgan tutumlar sergilemediğinin de altını kalın kalın çiziyor.
 
Tirki’nin bir akşamcı olarak Türk Sanat Müziği’ne ilgi duymaması düşünülemez elbette. Zeki Müren ve bir ara mobilya işinde ortağı da olan Adnan Şenses en çok sevdikleri. Kendisi sesinin bir zamanlar çok güzel olduğunu, sık sık da şarkı söylediğini belirtiyor. Ama 1976 senesinde zedelenmiş ses telleri ne yazık ki. Şarkı söylerken başına gelmiş bu kaza.  Muğla’ya yaptığı bir yolculukta dostu Kemal Dirikan ve mühendis arkadaşlarıyla içerken duble rakısındaki buz sebep olmuş bu zedelenmeye.
 
Söylemek bile fazla, Tirki’nin çok yoğun bir gece hayatı olmuş. Ellili yılların ikinci yarısında başlamış, Beyoğlu pavyonları ikinci yurdu olmuş. Ama seksenlerin ortasından itibaren bu yoğunluğun azaldığını söylüyor Tirki abimiz.
 
Tirki’nin cigarayla olan dostluğu da oldukçe eskilere gidiyor. 1954 yılında, on beş yaşındayken başlamış, hala devam etmekte. Günde bir paket. Yeğlediği marka Lark.
 
Tirki araba ve motor hiç kullanmamış. Gençliğinde sık sık gidermiş sinemaya. Yabancı filmleri yeğlermiş, özellikle de gerilim ve kovboy filmlerini. Söylemek bile fazla John Wayne hayranı. Bir de Gary Cooper. Tiyatro da ilgi alanındaymış gençlik yıllarında. Özellikle Kenter kardeşlerin oyunlarını tercih edermiş.      
        
Ayhan abimiz Hürriyet gazetesi okuyor, Ulusal Kanal ve Halk Tv gibi kanalları izliyor, spor izlenceleri zorunlu favorileri elbette.
 
Davutpaşa ailesinin bugünkü üyeleri arasında Davut Kılıç, Muhittin Boşat, Sıtkı Özcan, İskender Keleş, Orhan İren kendisine en yakın olanlar.
 
Ayhan abimizin Çukurbostan’daki Perşembe maçlarına aboneliği yetmişlerin ortasından itibaren. Davut Kılıç’ın kaptanlığındaki takıma karşı takım getirmesiyle hep iddaalı maçlara  mührünü basmış. Nail Kır, Nedim Baloğlu, Şalom İsmail, Rıdvan Şumlulu, Reşat Bakikuşağı, Takoz Burhan onun takımının aslarıymış.
 
Ayhan abimiz hayvanları aşkların en güzeliyle seviyor, yani çok uzaklardan bakarak ve hiç dokunmayarak seviyor. Ama nükleer santrallar ve hes’ler konusunda çok tepkili. Gezi direnişine de sevecen ve ılıman gözlerle bakıyor.
 
Ayhan abimizin en beğendiği topçular Lefter Küçükandonyadis, Kadri Aytaç, Yusuf Tuna. Futbol dışında yüzme sporuyla hala haşır neşir, saatlerce yüzebiliyor. Ayrıca uzun ve yüksek atlama ile de uğraşmış gençlik yıllarında.
 
Tirki koyu bir Cimbom taraftarı, Davutpaşa tarihinden ise en çok Rıdvan Şumlulu, İbrahim Akan ve Rafet Vural’ı beğeniyor topçu olarak.