ARİF ERENER



Özcan Kır’ın hayranlıkla, O bir Messi’ydi, dediği, şahane topçu Arif Erener’i Alipaşa kedileri hem hayranlık, hem de hüzünle hatırlıyorlar. Arif Erener’in top tekniğini, cetvelle çizilmişçesine attığı paslarını, oyun zekasını, adam eksiltme yetisini, çabukluğunu hayranlıkla hatırlıyor Esekapı kedileri. Büyük bir takımda forma giyemeyişini, ulusal takıma kadar yükselememesini de hüzünle.
 
Arif Hücum Erener Fatih doğumlu. 29 Kasım 1957 tarihinde. Hayatı bu ilçede geçti. Kocamustafapaşa, Çukurbostan, Çapa gibi semtlerde.
 
Rahmetli Orhan Baba serbest meslek erbabıydı, Fikriye Anne ise ev hanımı. İki kardeştiler, abla ne yazık ki aramızda değil artık.
 
Erener Uzun Yusuf İlkokulu, Emil Ali Yasin Ortaokulu, Davutpaşa Lisesi, Bandırma Şehit Mehmet Gönenç Lisesi’nde gördü öğrenimini, 1977 mezunu.
 
Topçuluğunu ilkin Çukurbostan’da gösterdi. Birinci amatörün yaman takımı Çapa’ya geldi, lisansı burada çıktı. Sene 1974. İki yıl bu formayı terletti.
 
1976’da geldiği Bandırma’da profesyonel oldu. Hem okudu, liseyi bitirdi, hem de top koşturdu. Milliyetçi Cephe günleriydi, ülke bölünmüştü, sokaklardan kan akıyordu. Bandırmaspor güçlü bir armadaydı, ikinci kümede mücadele ediyordu. Üç sene geçti burada.
                    
1979 yazında Galata formasını giydi. Kuvvetli bir takım kurulmuştu. Kaleci Mete, Adnan, Ömer Ali, Selçuk, Hidayet filan. O mevsimden en fazla kalan anı Mithatpaşa’da terfi maçlarında Feriköy’e elenmeleri.
 
Sonra rota Davutpaşa’ya çevrildi. İkinci kümedeki şanssız günlerimizdi bu dönem. Unun, yağın, şekerin olduğu ama düzgün bir helvanın pişirilemediği günler.
 
Davut Kılıç öğrencisinin futbol biçemini şöyle anlatıyor. ‘’Arif Erener daha çok orta sahada oynadı, ama forvet olarak da görev yaptı zaman zaman. Sağ ayağı daha güçlüydü, ama solu da fena değildi. Kafa toplarında zayıftı. Boyu 1.65’ti. Hücuma yönelik bir orta sahaydı. Bir maçın kazanılması için tüm özelliklere sahipti diyebilirim. Hem oyun kuruyordu, hem adam eksiltiyordu. Bandırma’da Küçük Lefter lakabını takmışlardı ona. Pasları da cetvel gibiydi doğrusu. Enerjisi biraz azdı. Tekniği ve zekasıyla oynardı. Fizik kondisyon olarak eksikti hep. Ama disiplinliydi, idman kaçırmazdı. Hocasının dediklerini yapmaya çalışırdı. Sürati çok iyiydi, şimşek gibi çalım atmakta da üstüne yoktu.’’
 
Erener 1981 sonunda askerliğin yolunu tuttu. Acemilik Denizli’deydi, karacıydı. Usta birliği ise İzmit Kolordu’ydu. Askerdeyken izinli oynadı kahverengi kavuniçi takımımız için. Yüzbaşı iyi niyetliydi, izin vermekte cömertti.
 
Terhis 1983. O mevsim kendisini ikinci kümenin sert ve dişli takımı Alibeyköy’de görüyoruz. İki sene başarıyla geçti orada da.
             
Erener 1985 senesinde amatöre döndü. İstanbul birinci amatörün Kocamustafapaşa’sındaydı artık. İki sene de burada mücadele verdi. Sonra kısa bir süre için Tozkoparan formasını giydi. 
 
1986 önemli bir seneydi Erener için. Garanti Bankası Mecidiyeköy şubesine girdi. Ali Sami Yen Stadı’nın tam karşısındaydı şube. Feriköy, Fındıkzade gibi şubelerde de gösterdi bankacılık hünerini on altı yıl boyunca. Rakamlara, senetlere, tahvillere attı kıvrak çalımlarını.  En son genel müdürlükte çalıştı, 2002 yılında emekli oldu.   
 
Sonrasında ticari faaliyetlere girişti. Alçakgönüllü işlerdi. Çay ocağı işletmeciliği yaptı, ya da şoförlük. Boş durmayı sevmiyordu.
 
Dünya evine girişi 1997 senesinde. Kuaför Fikriye Hanım ile. İki oğlan çocuğu, Orhan (1999) ve Evrens (2002) bu mutlu birlikteliğin ürünleri.
 
Erener kendisini şöyle tanımlıyor. ‘’Doğru düzgün bir adamım. Haddinden fazla iyi niyetli ve saygılıyım. Güvenilir biriyim kısacası. Ama haksızlığa asla gelemem. Yıllar içinde çok insan tanıdım, insan sarrafı kesildim. Aile ilişkilerim çok sıcaktır. Hayvanları da çok severim. Özellikle de köpekleri. Eskiden işe giderken köpekler için kemik alır, dönüşte hayvanları doyururdum. Sokak köpekleri belli yerlerde beklerlerdi beni.’’ 
                 
Erener Fenerbahçe takımını tutuyor. Borsa ile ilgileniyor. Bankacılığın kendisine sunmuş olduğu bir getiri bu. Menkul kıymetlerde çalışmış çünkü. Çınarcık’taki evi de, kullandığı arabasını da borsa oynayarak kazanmış. İlginin doğduğu yıl 1987. Ereğli Demir Çelik hisseleri güldürmüş yüzünü, evini böyle satın almış.  
 
Erener seksenlerden beri araba kullanıyor, şu anda Spring Renault’su var. Yazlık ise Çınarcık’ta.
               
Futbol dışında basketbolu da seviyor ve NBA maçlarını izliyor, kahramanı Michael Jordan tabi.
                                          
Müzikte favorisi Türk Sanat Müziği, en sevdiği şarkıcılar Zeki Müren ve Muazzez Abacı. Futbolcu olarak ise küçükken hayran olduğu Fenerli Ziya Şengül’ü hala büyük bir beğeniyle hatırlıyor.
                       
Okuduğu gazetelerin özellikle ekonomi sayfaları önemli onun için, Milliyet, Hürriyet ve Vatan bu yayın organları. Sinema dendiğinde ise yabancı filmleri ve dizileri sevdiğini söylüyor.
 
Bilgisayarı bankacılıkta öğrenmiş, birkaç aydır internet ile haşır neşir. Feysbuk kullanıcısı aynı zamanda. İçki ve cigara gibi zararlı maddelerle ilişkisi yok. Gece hayatına da çok yadırgı, Çinliler kadar yadırgı hatta.
 
Arif Erener Taksim direnişini destekliyor, Atatürkçü biri. Tayyip benim başbakanım değil, diyor. Siyaseti hiç sevmiyor.