AHMET CAN BOŞAT



‘’3 Ağustos 1994 doğumluyum. Doğumumdan 5 yıl geçtikten sonra nasıl olduğu anlaşılamayan şekilde okuma yazma öğrendim. Bundan annemin babamın veya ablamın haberi yoktu. Tahtaya kendi kendime ismini yazarken anaokulu öğretmenim aileme haber vermişti. Okuma yazma bildiğim böyle anlaşıldı. Bu dünya gözüyle hatırladığım ilk ilginç olaydı.
 
Küçük yaşlarda arabalara özellikle F1’e inanılmaz ilgim vardı. 2000 yılında Çapa İlköğretim Okulu’nda öğrenim hayatım başladı. Bu günler aynı zamanda futbola olan ilgimin de başladığı dönem oluyor. Babam önüme topu yuvarlıyor, ben de dokunuyorum. Sihirli bir temasın başlangıç anı. Futbol tabii ki herkes gibi sokaklarda başlıyor ilkin. Ardından İstanbulspor’un yolunu tutuyorum.
 
Lisansım ise 2005’te Batı Trakya’da çıkıyor. 6 sene oynuyorum Batı Trakya’da. Bayağı başarılıyız altyapılarda. 7 grup şampiyonluğu, 4 de Türkiye şampiyonalarına katılış. İstanbul üçüncülüğü yaşamamız da cabası.
 
Hiç sorun çıkmadan liseye kadar geliyorum. 2008 yılıDavutpaşa Lisesi’ne giriş senem. Okumak pek ilgi alanım olmasada sürükleye sürükleye  bitiriyorumliseyi. Ama futbol hep var yaşamımda.
 
2012 yılında yeni bir serüvene atılıyorum.  Selvispor’da. Deniz Atak hocamSelvispor’a geliyor çünkü. Harekette bereket misali. Benide aralarında görmek istiyor hocalarım. İki sene burada ter döküyorum.
 
Selvispor ile birlikte yükseköğrenime de merhaba diyorum. Haliç Üniversitesi spor  yöneticiliği bölümünde. Okumayla pek alakası olmayan biri olarak üçüncü sınıfa kadar sorunsuz gelmeyi bir başarı olarak değerlendiriyorum.
 
2014 başında babam Muhittin Boşat, Gel Davutpaşa’da oyna, diye teklif yapıyor. Hem deneyim kazanır, hem Davutpaşa’yı birinci amatöre çıkartırız, diyor. Baba işte, kıramıyorum onu! Tereddütsüz evet diyorum Böylece başka bir deneyim daha yaşanıyor. Ve dört ay sonra birinci amatöre çıkıyoruz.
 
2014-15 mevsiminde, birinci amatördeki maçlarımıza şöyle bir bakıp da değerlendirdiğimde bayağı yanlışlar yaptığımızı düşünüyorum. Çünkü bu ligde daha önce hiçbirimiz oynamadığımız için bence fazla küçümsedik rakiplerimizi. Bu büyük bir yanılgıydı. Ama söylemem gerekiyor, Ağustos ayından Ocak ortasına kadar geçen beş buçuk ay boyunca çok sıkı, çok disiplinli çalıştık.
 
Hoşlandığım şeylere gelince;zamanımın  bilgisayarda geçtiğini söyleyebilirim. Hayatımdaki en olumlu öge bu. Çünkü şu anda oturduğumuz Başakşehir’deyapacak başka hiçbir şey bulamıyorum. Tekrar eski semtimize taşındığımız zaman herşeyin çok daha güzel olacağına inanıyorum. Şu anlık tek isteğim bu.
 
Ayrıca köpekleri çok seviyorum. Özellikle de bulldog cinsi olanları. Köpekleri insanlardan bile çok sevdiğimi itiraf edeyim.
 
Tembel olmam ve çok uyumam bence en olumsuz yanlarım. Ama zamanla düzelir diye umuyorum bu olumsuzluklarımın.’’