ADİL ÖZYEDİERLER


ADİL ÖZYEDİERLER (1920-1987)
 
Oğul Salih Özyedierler babası Adil Özyedierler’i anlatıyor:
 
‘’Babam Adil Özyedierler 1920 yılında dünyaya geldi, 1987 yılında dünyadan ayrıldı. Doğum gününü bilmiyorum, mezar taşına bakmam lazım. Doğumu Alipaşa semtinde oldu babamın. Tam adresini vereyim doğduğu evin.  Hekimoğlu Alipaşa caddesi, Atik Medrese Sokak, Numara 19. Kulübün sokağıydı bu. 1961 yılına kadar burada oturduk ailece. Sonra taşındık, Bahçelievler’e geldik. 2-3 sene orada kaldık. Derken Cerrahpaşa, Çukurçeşme Sokak, Numara 17. 1970 yılında da Ataköy’deydik. III.kısımda. Bahçelievler babamın son semtiydi, onu orada kaybettik.
 
Adil Özyedierler Hekimoğlu Alipaşa İlkokulu, Davutpaşa Ortaokulu ve Vefa Lisesi’nde yaptı öğrenimini. Babası Balkan Harbi sırasında Makedonya’nın Üsküp kentinden gelmişti. 17 yaşındaymış geldiğinde. Dökümcülük yapıyormuş. İlkin İzmir’e yerleşmiş, oradan da Alipaşa semtine gelmiş.
 
Adil Özyedierler futbola Davutpaşa takımında başlamış. Ortahaf oynamış. Sümerbank’a çalışmak için girdiğinde de Sümerspor takımına transfer olmuş. Davutpaşa topçularından solaçık Sabri de burada top koşturuyormuş. Babam boyacı ustabaşısıymış fabrikada.
 
Adil Özyedierler 1947 yılında polis teşkilatına girmiş. Doğduğum yıl bu. Polis teşkilatının takımı Emniyet’in güçlü takımında forma giymeye başlamış böylece. Davutpaşa’ya dönüşü ellilerin sonları, bu arada altı aylık da bir Beşiktaş serüveni olmuş. Hakkı Yeten’li, Şükrü Gülesin’li efsane Beşiktaş’ta.
 
Babam 42 yaşına kadar oynamış Davutpaşa’da. Oyunculuk yaparken, antrenörlüğü de üstlenmiş kulübünde. Anadoluhisarı maçında ayağı kırılınca futbola elveda demiş. Futbol yaşantısına yönetici olarak devam etmiş sonrasında. Yıllarca genel kaptanlık görevinde bulmuş kahverengi kavuniçi ekipte.
 
Babam bir seksen iki boyunda kapı gibi bir adamdı. Sağlam bir santrhaftı. Sağ ayaklıydı. Ama Şeref Stadı’nda çalışırken, kulübün havuzunda sol ayağını da güçlendirmişti. İkili mücadelelerde gücünden çok zekasıyla galip çıkmasını bilirdi. Terbiyeli ve ahlaklı bir topçuydu, kırmızı kart gördüğünü hatırlamıyorum. Sertlik asla yapmaz, efendiliğini saha içinde olduğu kadar, saha dışında da sürdürürdü. Naci Erdem’e benzerdi biçemi, onun gibi pırıl pırıl bir sporcuydu.
 
Babam 1944 yılında annem Naime hanım ile evlenmiş. Üç kardeştik biz. 1945 doğumlu Selma, 1947 doğumlu ben ve 1969 doğumlu Uğur.
 
Adil Özyedierler 2 Ocak 1972 tarihinde emniyetten emekli oldu. 1972-1987 yıllar arasını Alipaşa semtinde bir kahvede geçirdi. İşi gibi gelirdi kahveye, her gün gelirdi. Çok düzenliydi. Tavla, aznif, hoşkin oynardı arkadaşlarıyla.
 
Yedi kardeşlerdi, altısı erkekti. Birbirine çok bağlıydı hepsi. Babam ailesiyle geçirirdi bütün zamanını. Bütün zamanını aile üyelerine ayırırdı. Aldığı maaşla yaşardı. Kıt kanaat geçinip giderdik. Tutumluydu. Pek sosyal yaşamı yoktu kahve ve Davutpaşa dışında. Alkol ve sigarayı ağzına koymazdı.
 
Çocuklarını çok iyi yetiştirdi. Fiske bile vurmadı bize hayatı boyunca. Polis olmasına karşın ağzından ulan sözünü bile duymadım hiç.
 
Evimize giren gazeteler Yeni Sabah, Hürriyet ve Güneş’ti. Babamın tuttuğu takım Galatasaray’dı. Koyu bir taraftardı, Cimbom yenildiğinde çok üzülür, ağzını bıçak açmazdı. Babam emniyette santral memurluğu yaptı. Üçüncü şubede çalıştı, Sirkeci’de. Polislik görevi sayesinde Davutpaşa kulübünü bir rant yerine çevirmeye çalışan semtin bitirimlerine göz açtırmadı; bu kişilerin genel kurullarda Müfit Değer’i rahatsız etmelerini önledi. Bu da kulüp için çok olumlu oldu elbette.
 
Emekli olduğu yıl Davutpaşa’dan da ayrıldı. 1972 yılında yapılan genel kurulda Müfit Değer yerini Nejat Ayberk’e bıraktığında babam da genel kaptanlık görevini ve yönetim kurulu üyeliğini bırakmış, emekli hayatının tadını çıkarmaya koyulmuştu.’’