ABDÜL KADİR SAK

Çukurbostan’ın açıldığı 1968 senesinde aramıza katılan, korkusuz ve çevik kaleci Abdül Sak Davutpaşa ailesinin en zengin hayat deneyimine sahip üyelerinden biri kuşkusuz. İmam Hatip’lerden başlayan ve İngiltere’ye uzanan dolambaçlı yaşam öyküsü sayısız alt başlık içeriyor.
 
Abdülkadir Sak nüfus kağıdında 1952 yazsa da, aslında 1 Temmuz 1953 doğumlu. Doğum günü pastasını camianın has isimleri Zülfü Becerikli ve Behçet Vardarlı ile aynı gün dilimliyor, sevenleriyle birlikte.
 
Düzceli Mustafa Baba imam, Arnavut Emine anne ise ev hanımıymış. Mustafa Baba Davutpaşa ve Aksaray’daki Valide Sultan camilerinde çalıştıktan sonra yaşamına edebiyat öğretmeni olarak devam etmiş. Yedi kardeşlermiş, altısı erkek, biri kız. Küçük Abdülkadir’in talihsizliği sekiz yaşında annesini kaybetmek olmuş. Bu nedenle oldukça hırçın ve kavgacı bir çocuk olarak büyümüş, öfkeli bir gence dönüşmüş ilerleyen yıllarda.
 
Sak’ın yaşamının ilk otuz dört yılı Alipaşa’da geçmiş, 1986 senesinde Londra’nın yolunu tutmuş, on senelik bir İngiltere deneyimi yaşamış. 1996-99 arası Acıbadem, 1999-2004 arası Etiler, 2004-14 arası ise Yeşilyurt semtlerinde  oturmuş.
 
Sak’ın okuduğu okullar sırasıyla şöyle.  Alipaşa İlkokulu, Çarşamba İmam Hatip (6 sene), Pertevniyal Lisesi (1 sene), Fenerbahçe Lisesi (2 sene).
 
Sak futbola Vefa genç takımında başlamış. Selahattin Torkal olmuş ilk çalıştırıcısı. 1966-67 mevsimi.
 
1968 Çukurbostan açılışı onun için çok önemli çünkü Rıdvan Şumlulu görünce beğenmiş genç kaleciyi, jünyörler takımının kalesine koymuş hemen. O zamanki müthiş takımı hatırlayalım birlikte. Enver Tuna, Tahir Timur, Yavuz Bentürk, Ali Kara, Cumhur Değer, Celal Demirsoy, Behçet Vardarcı filan. İki sene jünyörlerde, bir sene de genç takımda geçirmiş Abdül Sak.
 
Sak kalecilik özelliklerini şöyle dillendiriyor. ‘’Çok cesur, çevik bir kaleciydim. Reflekslerim süperdi. Boyumun 1.74 oluşu belki bir eksiklikti ama çabukluğumla kapıyordum bu eksiğimi. Fenerbahçe Lisesi’nde de, Pertevniyal’de de okul takımı kalecisiydim ve beni o günlerin gözde file bekçisi Varol Ürkmez’e benzetirlerdi. Okulun son senesinde kolumu kırmam ise futbol yaşantımın en büyük talihsizliğiydi kuşkusuz.’’
 
Abdül Sak’ın kaleciliğinde efsanelerimizden Alpaslan Eratlı’nın da payı büyük. Unutulmaz isimlerin yetişmiş olduğu Davutpaşa Lisesi bahçesinde Sak’ı kaleye geçirip, file bekçisi olmasında ikna eden Eratlı olmuş çünkü. Üstelik de Alpaslan fırsat buldukça kaleyi şutlarıyla bombardıman edip deneyim kazandırırmış Genç Abdül’e. 
 
1972 senesinin Mart ayı askerlik günlerinin başlangıcı Sak’ın. Acemilik Ankara Etimesgut tank taburu, usta birliği ise Erzurum Ilıca, 206. tank taburu. İki sene 3.Ordu’da file bekçiliğiyle geçmiş.
 
1973 Kasım ayı terhis, hür amiral oluyor Sak. 2-3 sene şöförlükle geçiyor. Murat 124’üyle.
 
Bunu izleyen yıllarda Sak’ı Çorlu’da sütçülük, yoğurtçuluk ve hayvancılıkla uğraşırken buluyoruz. Cerrahpaşa Hastanesi’nin karşısında da bir dükkan açıyor. 1976-86 arası böyle didiniyor hayat sokaklarında.
 
1986 ver elini İngiltere. Abi ve ufak kardeşlerden biri orada, tekstil işiyle meşguller. Hazır bayan giysileri üstüne. İstanbul’da imalat, Londra’da satış. 1996 yılına kadar sürüyor bu deneyim de. Sonra kürkçü dükkanına dönüş.
 
1996 Düzce Yaşam A.Ş. su fabrikasını kurarak girişimciliğe devam ediyor Sak. 2002 yılına kadar bu işin başında kalıyor. 2002 yılı ise Anka Kimya Sanayi ve Ticaret Ltd. şirketiyle yeni ufuklara rüzgar açıyor. 12 senedir bu işle meşgul. Mekan İkitelli organize sanayi bölgesi.
 
Sak’ın aile yaşantısına göz attığımızda 1973 senesinde Canan hanım ile hayatını birleştirdiğini görüyoruz. On sene süren birlikteliğin ürünleri Alper (1976) ve Cenker (1980). Alper’in 1986 yılında Davutpaşa jünyörlerinde forma giymesi Sak ailesi için şahane bir ayrıntı.
 
Sak’ın ikinci kez dünya evine girişi ise Nilgün hanım ile, 1999 yılında. Bugüne kadar mutlu yürüyen birliktelikten ise çiftin Nil Mine adlı 2000 doğumlu bir kızları var.
 
Sak kişilik özelliklerinden bahsederken özellikle kavgacı yanını vurguluyor. Ama bu hırçınlığın gençlikte kaldığını, geçen yıllarla birlikte durulduğunu belirtiyor. Ayrıca bu kavgacılığın futbol sahalarına sıçramadığının da altını çiziyor.
 
Sak şahane yemek yapıyor, en çok bamya yemeye bayılıyor, yüzme sporuyla ilgileniyor. 1972 senesinden bu yana büyük bir ustalıkla direksiyon sallıyor. Şu anda Wolswagen CC’si var.
 
Sak beğendiği kaleci dendiğinde ilkin Ali Artuner’in adını sayıyor, sonra da Ali Filibeli diyor. Seyahat etmeyi seviyor, favori beldeleri batı ve güneyde daha çok. Bodrum’un Gündoğan’ı, Antalya’nın Tekirova’sı.
 
Sak nükleer santrallarla, Hes’lere karşı değil. Temel meselemiz enerji, diyor. Sıfıra mal etmemiz lazım, diyor. Orta öğretim döneminde öğrendiği Arapça ve Fransızcasına 1986 sonrası ana dili gibi akıcı konuştuğu İngilizceyi de katmış. Londra pub ve diskolarının tamamını avucunun içi gibi bildiğini söylüyor. Dilini bu mekanlarda yetkinleştirmiş olmalı.
 
Çok yönlü Sak’ın en sevdiği müzik türü disko, bu nedenle dansı da hobileri arasına katabiliriz kolayca. Sinemaya da gidiyor zaman buldukça, özellikle de Robert de Niro filmlerine.
 
Sak Gezi direnişini tasvip etmiyor, hayvanlara ise büyük sevgi duyuyor. Evinde beslediği kedisinin adı Badi, Badi bir Van kedisi, erkek, bembeyaz.
 
Kendisini en yakın hissettiği Davutpaşalı ise Enver Tuna ve Sıtkı Özcan.