ATİLLA DEMİR
Esekapı kedileri, Davutpaşa’nın güçlü ve süratli sağ açığı Atilla Demir’i özellikle yetmişli yılların ikinci yarısındaki birinci amatör küme maçlarımızdan hatırlıyor. Ama sevimli mırnavlar biraz da hüzünle karışık hatırlıyorlar Atilla abilerini. Geleceği yere gelemedi Atilla abi, diyorlar, oysa birinci kümede top koşturmaması için hiçbir neden yoktu. Israrla kendisini almak isteyen Beşiktaş ya da Gaziantep gibi takımlarda forma ıslatmasına engel olduğu için de, dönemin yönetimine veryansın ediyorlar Esekapı’nın haksever ve akıllı şirinleri. Alipaşa Camisi avlusunda sık sık işitiliyor bu konuşmalar.
Nüfusundaki 1962 kaydı yanıltmasın, Atilla Demir 13 Ocak 1961 doğumlu. Bayrampaşalı ama yetmişlerden beri Samatya’da oturduğu için kendisini daha çok Samatyalı olarak duyumsuyor.
Baba Ramazan serbest meslek erbabı, anne Müşerref ise ev hanımı. Ayhan abisi 1988 yılında, bir deniz kazasında, gencecik yaşta hüzünlü bir vedayla ayrılmış aramızdan.
Ahmet Haşim İlkokulu, Mehmet Akif İlkokulu, lise ikiden terk ettiği Yedikule Lisesi öğrenim gördüğü okullar Atilla Demir’in. Buna yine yarım bıraktığı Fatih Akşam Ticaret Lisesi’ni de ekleyelim.
Atilla Demir’in lisansını aldığı kulüp Davutpaşa. Çukurbostan’da denendi, beğenildi ve Rıdvan Şumlulu’nun gözetiminde çalışmaya koyuldu. Yetmişlerin başında geldiği kulübümüzde, 1981 yılına kadar minik, genç ve A takımlarının formalarını ıslattı. Müsellim Kesse, Rıdvan Şumlulu, Güngör Tetik, Hilmi Kiremitçi, Kadri Aytaç, İlhan Draghor gibi teknik adamların yanında futbol deneyimini zenginleştirdi.
Bu dönemden Esekapı kedilerinin yüreklerini sızlatan iki acıklı anı mevcut. İlki Gaziantepspor ile ilintili. Hüseyin Çakıroğlu ile kaleci Yaşar’ın güney iline geldikleri sene Demir’e de teklif geliyor. Atilla ve iki arkadaşı birlikte Doğu’nun Paris’inin yolunu tutuyorlar topluca. Ama sıcak ve ortamı sevmiyor genç oyuncu İstanbul’a geri kaçıyor.
İkincisi ise Beşiktaş ile. Prof. Dr. Ali Uras diz ameliyatını yapıyor Demir’in, sağlığına kavuşuyor genç forvet. Bir gün babasının çalıştığı Doğubank iş hanına bir telefon geliyor. Baba Ramazan’ın iş mekanı bu. Arayan Beşiktaş yöneticisi Affan Keçeci. Kartal’ın Atilla Demir ile ilgilendiğini söylüyor. Genç oyuncu da gidip Şeref Stadı’nda Gordon Milne ile konuşuyor. 1981 yazı, Davutpaşa terfi maçlarında başarı gösterip ikinci kümeye çıkmış. Yöneticiler izin vermiyor bu transfere. Atilla bize daha uzun yıllar yararlı olur, diyorlar.
1981 senesi askerlik günlerinin başlangıcını da işaret ediyor. Askere gitmeden yaşadığı tatsız olayı ise hiç unutamıyor. İkinci kümede mücadele ettiğimiz 1981-82 mevsiminin şampiyonu Sarıyer’e karşı 0-1 kaybettiğimiz ikinci maça ait bir anı bu. Sarıyer kaptanına attığı sağlam kafa nedeniyle 14 ay ceza alıyor Atilla. Bu nedenle futboldan kopup, palaska ve postal giymeye karar veriyor.
Acemi ve usta birliği Kars’ın, acılı tarihiyle hepimizin için sızlatan Sarıkamış ilçesi. Topçu eri olarak 18 ay kalıyor burada. Asıl etkinliği futbol oluyor. Erzurum ve Oltu’da yapılan kamp döneminin ardından düzenlenen ordular arası turnuvada göze giriyor, parlak oyunlar çıkarıyor. Üçüncü Ordu’nun Muhittin Boşat’lı, Fenerli Abdullah’lı, Serdar’lı takımında yurtdışından gelen takımlara karşı kazanılan şampiyonlukta katkısı büyük.
Atilla Demir 1983 yılında hür amiral olarak soluk alıp vermeye başladığında yeniden kavuniçi kahverengi aileye döndü. Bu kez 1986 senesine kadar aramızda kaldı.
1986-87 mevsiminde Demir’i ikinci amatör kümenin köklü armadası Langa’da görüyoruz. Acar forvetin şampiyonluk yaşadığı yıllardan biri bu dönemde. İki üç yıl emek veriyor Langa’ya. Doksanların başında ise Cankurtaran’a geliyor. Birinci amatör kümenin bu kuvvetli takımına da uğurlu ayağıyla bir şampiyonluk yaşatıyor. 1991 yılında yorulduğunu hissediyor. Harç bitti, yapı paydos, deme vakti.
General Davut Kılıç, eski talebesinin ayaktopu biçemini şöyle anlatıyor. ‘’Atilla’nın sağ ayağı çok iyiydi. Sağ açık, santrfor ve sağ bek olarak görevlendirirdim onu. Hem çok kuvvetli, hem de çok süratliydi. Teknikten çok kuvvetiyle, enerjisiyle, hırsıyla oynardı. Tam bir çizgi oyuncusuydu. Ortaları adrese teslimdi. Çalım atmayı genelde süratliyle becerirdi. Atilla’nın kişiliğini de çok beğenirdim, otur deyince oturur, kalk deyince kalkardı. Pırıl pırıl, tertemiz bir oğlandı. Boyu belki 1.72’ydi ama çok iyi yükselirdi kafa toplarına, zamanlaması mükemmeldi. Hiç unutamadığım bir golü var. İkinci kümedeydik, Alibeyköy’e karşı oynuyorduk, Eyüp Stadı’nda. Enver Tuna sahadan atılmış, on kişi kalmıştık. Sağdan Piç İsmail’in yaptığı ortaya, Atilla bir doksanlık savunmacıyla birlikte yükseldi ve kafayı çaktı. 1-0 galip geldik bu golle. Davutpaşa haftanın takımı oldu, ben de haftanın antrenörü. Maç sonunda feci olaylar çıkmıştı. Yedek kulübesine gelen topa Hayati vakit geçirmek amacıyla vurmuş. Alibeyköylüler de topluca Hayati’ye saldırmışlardı. Maç sonunda jandarmalar soyunma odamızı bastı. Oyuncumuzu alıp karakola götürecek, gözaltına alacaklardı. Sıkıyönetim günleriydi. Ben Hayati’yi hemen duşa soktum. Sonra jandarmalara döndüm, dedim ki, Beyler bakın soyunma odasında bu arkadaş yok. Maç sonunda hemen giyinip tüydü. Neyse kimse duşlara bakmadı da, başımız daha çok belaya girmeden terk ettik stadı.’’
Demir dünya evine 1988 yılında girdi. Bahar hanım ile gerçekleşen birliktelikten Bengisu (1988) adında bir kızı var. Kocaeli Üniversitesi’nde çevre mühendisliği okuyan Bengisu, Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisansla uğraşıyor şu sıralarda. İş güvenliği uzmanı.
Demir eskiden Hürriyet, Cumhuriyet okurmuş, bugünlerde Sözcü düşmüyor elinden. Televizyon ile arası pek iyi değil, haber ve spor izlencelerine takılıyor zaman zaman. Türk Sanat Müziği dinliyor, Zeki Müren, Adnan Şenses ve Müzeyyen Senar adlarını sayıyor sevdiği şarkıcılar arasında. Sinema, tiyatro, internet ve bilgisayar konuları ilgisini çekmiyor.
Atilla Demir en çok arkadaşlarıyla, sevgili kankalarıyla birlikte olmaktan, zaman geçirmekten hoşlanıyor. Topçulardan Engin Verel, Yasin ve Gökmen Özdenak kardeşleri beğeniyor. Arabalara olan tutkusu çocukluktan beri. Şu anda Wolswagen Scirocco’sunu kullanıyor. Gençken çok hızlı bir sürücüymüş, şimdilerde temkinli olmayı seçmiş.
1994-2011 arasında, serbest meslek erbabı olarak hayata emeğini akıtmış, 2011 sonrası ise ak mendiliyle terini silip emekliliğin keyfini çıkartmaya koyuluyor. 2015-16 mevsimin başından itibaren de kendisini A takımımızın teknik kadrosunda görüyoruz. Deniz Atak ve Güngör Odacı'nı’ yanında.
Atilla Demir kendini, ‘’saha içinde saldırgan, hırçın, saha dışında terbiyeli, efendi, saygılı, sakin biri’’ olarak tanımlıyor. Hayvanları çok seviyor, özellikle de kedileri. Ameliyatlı dişi kedisi Pandoş ile tam on altı sene aynı evi paylaşmış. Sık sık ciğer alıp dolaşıyor Samatya semtini, sokak hayvanlarını besliyor. Bu nedenle Alipaşa kedilerinin gözbebeği olarak tanımlayabiliriz onu Turgay Özcan abileriyle birlikte.