ALTAN ÜSTEM
Altan Ustem Davutpaşa ailesinin alçakgönüllü kahramanlarından biri. Nazım Hikmet’in Büyük İnsanlık dediği çalışkan, gösterişsiz, sabırlı bireylerden. Yani müthiş dirençli, kalabalıkların içinde, karmaşasında göze çarpmayan Türk’lerden. Onu Fındıkzade kalabalığında seçemeyebilirsiniz belki de.
Ustem’in bu mütevazi görüntüsünün yanında çok da gösterişli bir özelliği var. Ercüment Sölömbaz ile birlikte, Davutpaşa’lıların içinde akılda tutulması en zor soyadına sahip çünkü. Doğrulaması çok kolay bunu. Bütün Davutpaşa topçularını, küçük ad ve soyadları ve lisans numaralarıyla ezbere bilen General Kılıç bile 27 Aralık 2012 tarihine kadar Ustem’in baba yadigarı soyadını Üslen sanıyordu.
Altan Ustem 18 Nisan 1946 doğumlu. Annesi Fatma ev hanımı, babası Şükrü emekçi. Beş kardeşler; dört erkek, bir de kız.
Erkeklerden Ayhan 1969/70 mevsiminde, mahalli kümede oynayan takımımızda taş gibi bir sol bek olarak sivrilmişti. Davutpaşa, Yedikule ve Yayla’da süren topçu yaşantısı ne yazık ki büyük takımlara sıçrayamadı Ayhan’ın. Altan abisi bu durumu, Ayhan’ın yeterli cesareti yoktu, özgüveni gelişmemişti, gelebileceği yerlere gelemedi diye yorumluyor.
Ustem’in yaşamının ilk on sekiz yılı Kütahya Tavşanlı’da geçti. Babası bu ilçede çalışıyordu. Küçük Ustem Tavşanlı İlkokul ve Ortaokulu’nda ilk bilgilerini aldı. Sonra Eskişehir Sanat Enstitüsü’nde yatılı öğrenim gördü. Lisansiye olduğu kulüp Tavşanlı Gençlik’ti.
Askerlik günleri Balıkesir’de geçti, 1967-69 yılları arasında. Acemi birliği de, usta birliği de orasıydı.
Ustem 1969 yılında Davutpaşa’ya geldi. Fındıkzade’ye taşınmıştı aile. Semtinin takımıydı kavuniçi kahverenkliler. Baba Şükrü de etkili olmuştu bu seçimde. Çünkü o da eski topçusuydu bu kulübün. Formasını terletmişti kırklı yıllarda.
Ustem topçuluk yaşantısında sağ ve sol açık mevkilerinde emek verdi Davutpaşa için. Her iki ayağını da kullanabiliyordu. Çok ufak tefek olmasına karşın güçsüz ve dayanıksız değildi. Ustem, ‘’Kuvvetli olduğumda iyiydim, kendime bakmadığım zamanlarda çok zayıftım’’ diye hatırlıyor bu günleri.
Ustem topçuluğu hep amatörce yaptı, yani top koşturmayı sevdiği için onca teri döktü. Ciddiyetini hiç yitirmedi. General Kılıç ve Sıtkı Özcan, Ustem’in idmanları hiç kaçırmayan, çok disiplinli bir top emekçisi olduğunun altını çiziyorlar.
Ustem’in Elektrik İdaresi’ndeki işi ise hayatının hep ana ekseninde yer aldı. İETT’ye 1969 yılının ikinci ayında girdi, 2011’e kadar bu kurumda çalıştı. Kırk iki yıl sonunda emekli oldu.
Ustem Kütahya’da top oynarken de Termik Santralı’nda görevli olarak gösteriliyordu. Sosyal güvence konusunda bilinçli biriymiş demek ki.
Ustem Davutpaşa’ya 1969-76 arası hizmet verdi. 1976 senesinde futbolu bıraktı. İETT’deki yeraltı bölümü bölge sorumluluğu görevi ağır bastı bundan sonra. Bayrampaşa, Sefaköy ve Beyoğlu bölgelerinde çalıştı.
Futbolu bıraktığı yıl evlendiği yıldı aynı zamanda. Münevver hanımla birleştirdiği hayatında, bugün kızı Didem aileye mutluluk taşıyor.
Ustem futbol dışında pek bir merakının olmadığını söylüyor. Kahve hayatı yoğun elbette. General Kılıç, Altan kardeşinin hoşkin ve okeyde usta bir oyuncu olduğunu belirtiyor.
Ustem’in Davutpaşa günlerinden en çok aklında kalan şey idmanlarda kaptan Ersin Ergülten’i deli etmesi. Çok zor çalım yiyen Ergülten’i çift kalelerde ufacık fiziğiyle duman etmesini, kaptanın çok sinirlenmesini unutamıyor.
Genaral Kılıç, Ustem’in topçuluğundan söz ederken, Zayıf fiziğine karşın, çok cesaretli, korkusuz bir forvetti, diyor Altan kardeşi için. Her topa girer, çıkardı, tekniği de yeterliydi, diye ekliyor. Kılıç ile Ustem oda arkadaşlarıymış, yetmişlerde çok sık girilen Davutpaşa kamplarında.
Ustem kendini yardımsever biri olarak tanımlıyor. Kılıç da kafasını sallıyor gülümseyerek. Alipaşa Camisi’nin yanındaki lokalimizin 2005 seneki yapımında Ustem’in elektrik tesisatını tek başına kotardığını söylüyor. Mühendisi bulduğunu, projeyi çizdirdiğini, gereken herşeyi özveriyle yaptığını.