KEMAL İREN
KEMAL İREN (1926-2012)
Namı Orta Asya’ya yayılan İren Biraderler’in 1926 doğumlusu olan Kemal İren Davutpaşa 1926 formasını kırklı yılların ikinci yarısında giymiş bir yiğit. İren Alipaşa’da açmış gözlerini dünyamıza. Yaşamının ilk otuz senesini, kulübümüzün eski lokalinin bulunduğu Shell benzin istasyonunun karşısındaki Değirmen Sokak’ta geçirmiş. 1956’da Menderes’in ‘meşum istimlakı’ İren ailesinin yaşadığı konağın yıkılmasıyla sonlanmış.
İren’in ataları Çerkes kökenli, 300 sene önce Kafkasya’dan gelmişler. Erkekler çoğunlukla subaymış. Edip Korhan Dede binbaşıymış, Çanakkale’de şehit olmuş. Mustafa Sait Baba da dedeler geleneğini sürdürüp Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirmiş. Ama yüzbaşı olduğunda ordudan ayrılıp Alipaşa’da bir bakkal dükkanı açmış. Semiha Anne ise ev hanımıymış. Sekiz kardeş varmış ailede, beşi kız, üçü erkek. 1981-83 yılları arasında kulübümüzde başkanlık yapan Orhan İren serinin en sonuncusu. 1937 doğumlu Doğan da Davutpaşa 1926 forması giymiş gençliğinde, ellili yılların ilk yarısında.
Kemal İren’in mektep hayatı oldukça kısa. Hekimoğlu Alipaşa İlkokulu ve Davutpaşa Ortaokulu. Sonrası hayat okulu, tabi söylemek bile fazla, 14-15 yaşlarında Mustafa Sait Baba’nın bakkal dükkanında çalışmaya başlıyor. Sonra devralıyor dükkanı babadan.
İren’in futbolculuk hayatı şanssız bir olayla çok erken noktalanıyor. Dönemin taşlaşmış, yamuk yumuk toplarına vurduğu amansız kafa darbeleri nedeniyle göz damarları çatlıyor Kemal İren’in. Bu nedenle ışığa bakamıyor ve ömür boyunca kara gözlükler takıyor.
Bakkal dükkanıAlipaşa’da, tam kulüp lokalinin karşısında. Yetmişli yılların başında ise kendisini semtinde bu kez pazarcılık yaparken görüyoruz. 1986 yılında gelen emeklilik sonrası bu kez Orhan Birader’in yanına geliş ve Kızıl Elma’daki, bir katı kıraathane, bir katı düğün salonu olan binada yöneticilik. İş hayatını böyle özetleyebiliriz Kemal İren’in.
Dünya evine girişi ellili yılların ortasında. Türkan Hanım ile. Üç oğul var bu birliktelikten. Orhan Amca’larının yanında çalışmış olan Bülent 1957, Sait 1956 ve altmışlı yılların ürünü Ufuk. Hemen eklemem gerekiyor yine Orhan Amca evlendiriyor üç yeğenini de.
Kemal İren’in en ateşli aşkı kuşlarmış. Vedat Arda ile tanışmamış olmasını büyük bir şanssızlık olarak nitelendiriyorum. Kemal abimiz Florya Kuşu diye adlandırılan türün meraklısıymış. Zamanının önemli bir kısmı bunları yetiştiren ortamlarda, başka amatörlerle geçermiş. Ama hayvan sevgisi büyükmüş. Köpekleri de bakarmış.
Bediz Baysal kendisini semtin en sağlam delikanlılarından biri olarak hatırlıyor. Çok aksi, vurduğunu deviren ama çok dürüst ve ahlaklı biri olarak.
Kemal İren hasta bir Beşiktaşlıymış. Sık sık gidermiş maçlara. Orhan Birader onu sol görüşlü biri olarak tanımlıyor. CHP’ye atarmış oylarını.
İren’in aile hayatı oldukça düzgün ve huzurluymuş. Türkan Anne semtin tanınan yetenekli terzilerinden biriymiş.
Kemal İren’in pek zararlı alışkanlıkları yokmuş, biraz cigara tüttürürmüş, alkol dendiğinde, sosyal içiciymiş. Seksenlerin ortasında bırakmış cigarayı zaten.
İren’in meraklarından biri de sinemaymış. İstanbul’da ve Samatya’daki Şen Sineması’nda sık sık yabancı filmler izlermiş. İyi de yüzermiş.
İlginç olan bir şey İren hiç araba kullanmamış, ehliyet almaya tenezzül bile etmemiş. Bu arada Orhan Birader’in üstünde büyük emeği geçmiş. Çünkü Mustafa Sait Baba 1956 yılında aramızdan ayrıldığı için yarım babaymış bir anlamda. Ama sert ve haşin bir babaymış, laf aramızda. Ellilerin sonunda bir langırt salonunda gördüğü Orhan Birader’e patlattığı tokadın acısını hala yanağında duyumsuyor eski başkanımız.
Kemal İren’in gece hayatı yokmuş. El becerileri de sıfırın altındaymış. Çekiç ve tornavidayı eline aldığında aile korkarmış, kaza çıkacak diye!