KAYA YOLAL




 






Alipaşa kedileri semtlerinin havadar cami avlusunda uzun ikindiler boyu toplanıp da geleneksel geyiklerini yaparlarken, laf Kaya Yolal’a geldiğinde, yakışıklı topçunun Davutpaşa tarihindeki ‘kızların en çok sevdiği topçu’ olduğunda fikir birliği ederler. Yığınla konuda düşünce ayrılıklarına düşen mırnavların bu konuda gösterdikleri uyuşum alkışlanmaya değer kuşkusuz.  Demek ki Kaya Yolal için Davutpaşa’nınMaykılCakson’u, Elvis’i, Kıvanç Tatlıtuğ’u diyebiliriz kolayca.
 
Yolal 20 Haziran 1959 doğumlu. Balat çocukluğunun, Karagümrük ise yetişkinlik ve gençlik yıllarının geçtiği semtler. Baba Bahattin matbaacı, anne Şöhret ev hanımı. Üç kardeşler. Abi Yaşar da top peşinde koşmuş ama amatörce yapmış bunu.
 
Yolal’ın öğrenim yılları Karagümrük İlkokulu, Vefa Lisesi’nde olmuş. Ama liseyi bitirdiğinde bir yandan baba mesleğine yönelip, bir yandan da top peşinde koşunca yüksek öğrenim yapmamış.
 
Yolal önce mahalle aralarında göstermiş yeteneklerini, sonra Kırklarelispor’un seçmelerini kazanıp 1976 yılında bu Trakya kulübünde lisansiye olmuş. Ama doğrudan A takımlarda oynamış, çok gözde bir topçuymuş çünkü. Aksaray’da bir mevsim geçirdikten sonra Karagümrüklü yöneticilerin dikkatini çekmiş. 1978 yazında geldiği kırmızı siyahlı camiada on küsur yılı geçmiş. Ama iki aşamalı bir toplam bu.
 
Çünkü 1980-82 arasında askerlik için uzaklaşıyor İstanbul’dan. Acemilik devresi Manisa Batı Kışla, usta birliği İzmir Narlıdere.
 
Karagümrük’te yaşanan zor yılların ardından Kaya Diyarbakır’ın yolunu tutuyor. Seksen ortaları, yeşil kırmızılılar birinci kümede. Burada bir buçuk yıl ter döktükten sonra da Kaya’nın ikinci Karagümrük serüveni başlıyor. Altı yılın ardından ise Kadırga ve Beykoz’da geçen birer mevsim geliyor. Perde Davutpaşa’da kapanıyor. Birinci amatör kümedeyiz. İki yıl top koşturuyor Kaya bizde; Erdoğan Özgür’ün başkanlık yaptığı yıllarda. Doksanların ortalarındayız artık. Yaş otuz beş, otuz altı; Dante gibi ortasındayız ömrün.
 
Sıtkı Özcan, Yolal’ın futbolculuğunu şöyle anlatıyor. ‘’Kaya şahane bir topçuydu. Ama gelmesi gereken yere gelemedi. Çok yetenekliydi. Yazık oldu. Sağ ayağı da, sol ayağı da iyiydi, kafa toplarında da üstündü. Top tekniği kusursuzdu. Bu nedenle oynadığı takımlarda farklı mevkilerde yer aldı. Daha çok santrfor oynadı ama bizde Davut Kılıç onu savunmanın ortasında oynattı. Kaya’nın şanssızlığı diziydi. Dört menisküs ameliyatı geçirmesi topçuluğunu çok olumsuz etkiledi. Toplara sert vururdu. Ama daha çok tekniğiyle öne çıkardı. Sertlik yaptığını, kırmızı kart yediğini hiç görmedim. Fiziki gücü de oldukça yeterliydi. Enerjikti. Mücadeleyi asla bırakmazdı.’’
 
Davut Kılıç ise kişiliğini şöyle anlatıyor Kaya’nın. ‘’Kaya çok sinirli bir oğlandı. Ama daha çok kendi kendisiyle kavga ederdi. Aşırı yardımseverdi, bu nedenle herkesle arası bozulurdu. Onun kadar özverili birini az tanıdım. Çok cömertti, çok merhametliydi. Aşırıydı bu iyi yönleri. Bu nedenle sürekli başı belaya girerdi.’’
 
Yolal’ın 1987 senesinde dünya evine girdiğini görüyoruz. Tülay hanım ile. Beraberliğin ürünleri Caner (1988) ve Selina (1996). Evliliğinin iyi gittiğini söylüyor. Sorunsuzmuş. Çift Merter’de yaşıyor seksenli yıllardan beri.
 
Yolal’ın iş hayatı çok erken başlıyor. Daha on beş yaşında baba Bahattin’in yanında matbaacılığın ilkelerini öğrenmeye başlıyor. İş yeri Cağaloğlu, Hadımköy, İkitelli ve Aksaray arasında değişmiş durmuş.
                
Yolal gece hayatını seviyor, içki içmesini de. Salaş meyhanelerde dostlarla geçen gecelerde rakı yudumlamaktan haz duyuyor. Haliyle Türk Sanat Müziğini dinliyor, dahası icra da ediyor mikrofon geceleri kendisine tutulduğunda.
 
Yolal her sporu amatörce yapmış, yazlarını Bodrum Yalıkavak’ta geçiriyor ailesiyle. Ama siyasete uzaktan bakıyor, ilgilenmiyor. Hürriyet ve Sabah gazetelerini okuyor. Televizyon kanallarında spor ve belgeselleri izliyor.
 
Araba kullanmak (onun BMW’Si var), şık giyinmek olmazsa olmazları.
 
Yolal uzun futbol yaşantısından sözederken biraz hüzünleniyor. Olabileceği kadar olamamasının nedenini kırık bir sesle anlatıyor. Kırılma noktası 1978 yazında. O yıl Fenerbahçe’nin transfer listesinde genç oyuncu. Antrenör Kaloperoviç kendisini idmanlarda deniyor çok beğeniyor. Kaya antrenman maçlarında önüne gelene bacakarası atıyor, bastığı çalımlarla baş döndürüyor. Cemil ve Alpaslan’ın başını çektiği klik ona dik dik bakmaya başlıyor. Kaloperoviç uyarıyor bu nedenle kendisini. Bu kadar üstlerine gitme, diyor. Sıra imza atmaya geliyor, sezon açılış yaklaşıyor çünkü. Genç oyuncuya bir gün ve saat söyleniyor. Kaya da orada oluyor istenen yer ve zamanda. Ama ne gelen var, ne giden. Çünkü Fenerli yöneticiler Yugoslavya’dan gelecek olan İvançeviç ve Antiç için havaalanındalar o sırada. Uçak da gecikme yapmasın mı! Kaya saatlerce bekliyor kulüpte, sonra lanet okuyup dönüyor mahallesine. Kendisini karşılayan Karagümrüklüler de zaten Fener’in önerdiği paranın aynısını sayıyorlar avucuna. Böylece Fener macerası daha başlamadan bitiyor, Kaya Yolal da kırmızı siyahlı renklerle öpüşüyor.