İBRAHİM TEZEREN



 

 



General Kılıç yetmişlerin kaya sertliğindeki Davutpaşa savunmacılarını sayarken, en başa İbrahim Tezeren’i yerleştirir. Tezeren, General’in tanımlamasıyla, Hırslı, gözünü budaktan esirgemeyen, yorulmak nedir bilmeyen, dahası pozisyon almakta mahir bir cengaverdir. Kulübün ağır toplarından Hüseyin Güngör de Davut abisinin görüşünü destekler;Tezeren için, Tek kişilik savunma ordusuydu, der. Sözün özü İbrahim Tezeren savunmacı becerisi ve birleştirici/toparlayıcı kişiliğiyle kavuniçi kahverengi aile içinde bir simgedir. En azından otuzlu yıllardan  altmışlara kadar doğan kuşakların gözünde.
 
Tezeren’in dünyaya gelişi 30 Ocak 1948. Tekirdağ doğumlu. Rıfat Baba memur olduğu için aile sık sık yer değiştirmiş, Tezeren oldukça hareketli bir yaşam sürdürmüş küçük yaşlardan itibaren. Anne Muzaffer ev hanımıymış. Küçük Tezeren’ler üç kardeşlermiş, iki abi de top oynamış ama Tekirdağ’ın amatör kulüplerinde.
 
Tezeren’in öğrenim hayatı oldukça farklı okullarda. Tekirdağ Süleyman Paşa İlkokulu, Malkara Şair Nevi İlkokulu, Edirne Kurtuluş İlkokulu, Edirne Ortaokulu, Tekirdağ Lisesi,Tekirdağ Meslek Lisesi. Mezuniyet motor sanat bölümünden.
 
Tezeren’in yaşamış olduğu kentleri sıralayayım şimdi de. Tekirdağ, Edirne, Malkara, Bursa, Mersin, İstanbul, Hakkari, Şırnak’a bağlı Silopi.
 
Tezeren’in ayaktopuna başlayışı 1960 yılında, Tekirdağspor’da. Lisansı burada çıkıyor. Daha bismillah demeden başarılı müdafasıyla genç milli takım ilgililerinin dikkatini çekiyor. Mevsim 1963-64.  PTT  ve Fener’in file bekçisi Yavuz Şimşek, PTT sağbeki Esenali, Gençlerbirliği’nin orta saha dinamosu Hayrettin, Vefa’lı Nedim Güven genç milli takımdaki arkadaşları. 
 
Genç millilerin başındaki kurt hoca Sabri Kiraz çok beğenmiş genç sağbeki, elinden tutup Bursaspor’a götürmüş. Cengiz’li, Özmetin’li, Necati Göçmen’li canavar yeşil beyazlı genç takım Türkiye şampiyonluğunu kazanırken Tezeren sağbekte ter dökmüş.
 
1967-68 mevsiminde Orhan Şeref Apak federasyonu üçüncü ligi kurduğunda,Tekirdağspor genç oyuncuyu istemiş Bursa’dan, almış. Tezeren’in bu mevsim çıkardığı başarılı futbol, birinci kümenin güçlü ekibi Mersin İdman Yurdu yöneticilerinin gözüne çarpmış. 1968-69 mevsiminde Tezeren’i bu kez Güney’de görüyoruz. Turgay Şeren’in yönetiminde, Kadri Aytaç’ın kaptanlığında deneyimine deneyim katıyor.
 
Ama Tezerenbüyük bir şanssızlık yaşıyor, bileği kırılıyor Mersin’deki ikinci yılında. Futbola ara vermesine neden oluyor bu sakatlık. İyileşince 1970-72 arası Tekirdağ’ın efsane takımında görüyoruz onu. Dev kaleci Bediz Baysa, İbrahim Ekmekçi, Selim Baltepe ve Necati Balaban’ın yanında.
 
Askerin yolunu sonra, sene 1972. Acemilik Amasya, usta birliği Ankara Mamak Muhabere Okulu, spor kampı. Karagücü takımında top oynayarak geçiyor karavanalı günler.
 
Terhis sonunda İstanbul’a yerleşiyor Tezeren. 1973-74 mevsiminde Davutpaşa’yıçalıştıran  MustafaYürür’ün tavsiyesiyle Davut Kılıç ile tanışıyor, savunmamıza enerji ve direnç katıyor. Oynadığımız iyi futbola karşın küme düştüğümüz bu sene sonrası da takımı bırakmıyor. İstanbul amatör kümedeki ilk mevsimde yeni kurulan genç ekibimize hem kaptanlık yapıyor, hem de çalıştırıcı Rıdvan Şumlulu’ya yardımcılık.
 
Davutpaşa sonrası Tezeren’i sadece Yeni Gayretspor’da görüyoruz. Antrenör futbolcu olarak. Futbolu bıraktıktan sonra da antrenörlük kurslarına gidiyor, diplomasını alıyor. Edirne’nin güçlü amatör takımı PTT’yi çalıştırdığı altı sene boyunca aldığı beş şampiyonluk en mutlu anıları arasında.
 
Tezerenfutbolcuğunu şöyle betimliyor. ‘’Ben görev adamıydım herşeyden önce. Hırsla dolu bir oyuncuydum. Topa karşı çok serttim ama asla kasti hareketlerde bulunmazdım. Kafa toplarına yükselişim, zamanlamam oldukça iyiydi. Savunmada oynamama karşın sık sık ileri de çıkardım. Beni seyredenler, Sen Gökhan Gönül gibiydin, diyorlar. Ama benim kendime örnek aldığım sağbek Fenerli Şükrü Birant’tı. Hiç kırmızı kart görmedim. Hem topçuluk, hem de çalıştırıcılık yaşantımda hakemlere karşı hep saygılıydım.’’
 
Tezeren’in dünya evine girişi 1970 senesinde. Memur emeklisi Ayten Hanım ile. Cenk’in doğumu 1971, Cüneyt’in  doğumu ise 1982.
 
İbrahim Tezeren’inçok uzun bir memurluk yaşamı var. Gümrük görevlisi olarak çalışıyor çok uzun yıllar boyunca. İstanbul, Tekirdağ, Hakkari, Şilopi, Dikili, Edirne gibi kentlerde. 
 
Tekirdağ’a yerleşmesi, iki binli yıllarda.  Fenerbahçe Futbol Okulu’nu açışı ise 2002 senesinde. Altı sene sürüyor bu etkinlik. Dikili ve Uzunköprü tayinleri aksatıyor okul çalışmalarını, kapıyor bu nedenle.
 
2008 sonrası Tezeren emlak komisyonculuğu yapıyor. Kendisini, insanları seven, dostluğa önem veren, yalana tahammülü olmayan, çok sosyal biri olarak tarif ediyor. Balık tutmayı, yürümeyi, arkadaşlarıyla bir arada olmayı seviyor. Yemeklerden favorisi karnıyarık.
 
Tezeren sinema aşığı ve daha çok yumuşak filmleri yeğliyor. Yerli yabancı ayırt etmiyor. Ağlamak istiyor daha çok, film izlerken. Dizilerle ise pek arası yok. Daha çok Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş kulüplerinin televizyon kanallarına bakınıyor. Nükleer enerjiye ve Hes’lere karşı. Gezi Direnişi’ni olumlu gözlerle değerlendiriyor. Cahil kesime önderlik yaptılar, diye özetliyor görüşünü.
 
Tezeren’in zararlı alışkanlıkları arasında ne yazık ki cigarayı görüyoruz. Top oynarken de tüttürürmüş günde birkaç tane. Ama neyse ki yetmişlerde başladığı içki belasından beş sene önce kurtulmuş. Ama her akşam sadece bir bardak rakı içiyormuş. Yorgunluk atmak için, sükunet bulmak için içiyormuş bu bir bardağı.
 
Tezeren’in içkiyi bıraktığında yerine koyduğu şey ibadet olmuş. Bir arkadaşının önerisiyle gerçekleşmiş bu dönüşüm. Şimdi günde beş vakit namaza duruyormuş.  
 
Tezeren 1968 yılından bu yana araba kullanıyor. İlk arabası Chevrolet, şimdi BMW’si var, bir de Hyundai’si. Kaşarlı yumurtasının çok leziz olduğunu, kola içmediğini, meyve sularını yeğlediğini söylüyor.
 
Şükrü Birant dışında Alex, Vedat Okyar ve Hagi beğendiği meslektaşları. Çalıştırıcı olarak da Fatih Terim.  Fenerbahçe taraftarı.
 
Davutpaşa1926 ailesinden en çok Zülfü Becerikli, Davut Kılıç, Mehmet Ecevit, Özcan ve Hüseyin Güngör biraderler, Veli Öztürk, Ahmet Nergis, Ahmet Bilgin ve Muharrem Önen’e yakınlık duyuyor.
 
Müzik konusunda aynen sinema gibi ağır ve yumuşak parçaları yeğliyor. Ama Türk Sanat Müziği sevgisi ağır basıyor. Zeki Müren ve Müzeyyen Senar’ın yeri tartışılmıyor onun için. Erol Evgin ve Yaşar Özel de dinledikleri arasında.